- Kategori
- Şiir
Beyoğlu aşk'ını rütuşlama zamanı
Karaköy’ün Haliç tarafı,
Tahta masamda
Ekmek arası balık yerken,
Artık
Soğan kokmaz ellerim
Neden.
*
Uzaktan
Süzülüp gidiyor
Hüzün martıları.
Bir bakın maziye,
Şimdi olmuşuz bir yabancı.
*
Tünel’e çıkmadan önce,
Ağır ve aheste
Zamanın arkasına saklanan
Galata Kulesi;
Sesini soluğunu çıkarmaz.
Bizi, bizden başkaları
Asla anlayamaz.
*
Tünel;
Yaşamın Yorgun ayak sesleri,
Yine başını ağrıtmaktadır.
Tarifin de pek zordur.
Hatıraların yanık kokusunu,
İstiklal Caddesi’ne savurur.
*
Bunlar da neyin nesi.
Renkler etrafınızda cıvıl cıvıl;
İstiklâl Caddesi, Oda kule,
Markiz Pastanesi.
Smokinleriniz pek de yakışıyor,
Yaşlandıkça,
Kokoniklenme
Galiba en geçerli akçe.
*
Ya
Haçopulos Pasajı;
Kader ona küs,
O kadere.
Terk etmiş
Mevsimler ve günışığı.
Yok bi tanıdık
Kesmişler selam sabahı.
*
Galatasaray Meydanı;
Beni benden iyi tanırsın.
Bir gün çökeyim yanı başına da,
Yaz çileli biyografimi.
Eski Çilli Sevdiceğimden hiç bahsetme.
Bırak
Asılı kalayım, yüzsüz zamanda.
*
İstemem renkleri, neon ışıklarını.
Ve de
Boşu boşuna geceleri meşgul eden
Sahte duyguları.
*
Kaymaklı burma kadayıf lezzetindeki,
Gecelerim- gündüzlerim
Manevi değerlerimizle dopdolu,
Çocukluk-gençliğimi arıyorum
O eski arka sokaklarda.
Tanıyan – gören- bilenden bir haber
Bu çok şeylere değer .
*
İşte Taksim Meydanı;
Çek git buralardan Dursun;
Gecenin geç saatleri
Tramvay Durağı bile,
Kabullenmiyor seni.
Anılar komada,
Düşünceler bitkisel hayatta.
*
Cumbaların arkasında fosilleşmiş;
Eski Beyoğlu Aşkı’mı,
*
Artık Rötuşlama zamanı…
(8.9.2010 tarihli 8.Şiir Kitabımdan)