Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '07

 
Kategori
Sinema
 

Beyoğlunun son laventeni

Beyoğlunun son laventeni
 

Sinema tarihçisi ve araştırmacı yazar Giovanni Scognamillo tam 60 yıldır aralıksız yazıyor. kitapçılık, dekoratörlük, bankacılık, reklamcılık, gazetecilik, filmcilik, videoculuk, yazarlık gibi birçok meslekle uğraşan Scognamıllo son kitabı "Bir Levantenin Beyoğlu Anıları"nda 78 yıla sığdırdığı belleğindeki hatıralarını okuyucuları ile paylaşıyor.

Scognamıllo'nun Bianco e Nero'da başlayan sinema yazarlığı atmış yıl devam etti. Önce italyanca yazmaya başlayan Scognamillo, Türkiye'nin önemli sinema dergilerinde ve kimi zaman magazin basında da yazmayı sürdürdü

İtalya'da, Norveç’de, Hindistan’da Türk sineması hakkında ilk yazıları o yazdı. Bianco e Nero'da çıkan ilk yazısı ise "dünden bugüne Türk sineması"ydı.

Giovanni Scognamillo 19.yüzyıl ortalarında Napoli'den İstanbul'a göç etmiş olan bir İtalyan ailesine mensup araştırmacı yazardır. Özellikle Sinema ve Metafizik konularında uzun yıllar yapmış olduğu çalışmalar nedeni ile uzmanlaşmış, çeviriler dahil 50'ye yakın kitaba imza atmıştır. Yarım asırdır kalemini elinden bırakmamış, yıllar boyu Türk sinemasının gelişimi için emek sarfetmiştir. Hayatı, kitapları ve sinemayı keşfetmesiyle değişmiş, bir daha da hiç bırakmamıştır onları. Kendisi ile başta Türk sineması olmak üzere uzun bir röportaj yaptık. Scognamillo, şu sıralar Türk sinemasındaki kıpırdanmanın gerçeği yansıtmadığını, medyatik insanların filmlerde oynamasının gişe hasılatlarını artırdığını söylüyor. Gerçek sinema ile uğraşanlar ise ona göre seslerini duyuramıyorlar. Kendisi en azından bu furya dönemi bitene kadar temkinli olmayı daha akılcı buluyor.

Sizce sinema nedir ?
Sinema bir sanattır, ancak teknolojiye dayandığı için sanatların en pahalısı, en masraflısıdır. Teknolojiye dayalı bir sanat olduğundan da sinema, aynı zamanda, bir endüstri, bir iş kolu, bir meslek, bir piyasa ve bir pazar, bir finans tüketicisi ve üreticidir.

Yazarlığa ne zaman başladınız ?
Sinema yazarlığına dış basında 1948'de, Türk basınında 1961'de başladım. 1973'de Türk sinemasında altı yönetmen ile ilk kitabımı yayımladım.

Neden Türk sineması gibi zor bir dalda yazma gereği duydunuz ?
Genelde sinema tarihi zor bir daldır. Türkiye'de ilk dönemlere ait çogu filmlerin varolmaması, halen gerektiği kadar geniş bir kaynak taraması yapılmamış olması bu işi muhakkak zorlaştırıyor. Bir sinemasever olduğumdan, yazarlıktan hoşlandığımdan, araştırma/inceleme bana heyecan verdiğinden Türk sinemasını ( ama salt Türk sinemasını değil ) yazmayı seçtim.

Türk sinemasının bugünkü durumu hakkında görüşleriniz nelerdir ?
Doğrusu henüz kesin bir karar veremiyorum, biraz bekle ve gör durumundayım. Kimi medyatik filmlerin gişede büyük iş yapması kimilerini bir yeniden doğuş'tan söz etmeye itiyor ama sinemamızın halen kritik bir durumda olması beni temkinli olmaya zorluyor. Alternatifler ve güvenilir yaratıcılar var ancak bunlar da henüz hitap ettikleri, etmek istedikleri seyirciyi tümü ile bulamadılar, kimi filmler yurtdışında daha iyi değerlendiriliyor, anlaşılıyor. Medya salt medyatik isimlerle çevrilen filmleri önemsediğinden bu kategorinin dışında kalanları hiç önemsemiyor. Tutum hem sakat, hem haksız, hem de anlamsız. Herhalde, bir tüm olarak, Türk sinemasının yararına hiç islemiyor ama bu da bir başka çeteleşme. Hem, unutmayalım, gerçek sanatın ve gerçek sanatçının kim olduğunu bilinmediği bir ülkede yaşıyoruz, bir değer karmaşası içinde.

Türk Sinemasının hangi dönemini daha çok seviyorsunuz ?
Şu dönemi severim, bu dönemi sevmem diyemem haksızlık olur. 50'li yıllarda ilk çıkışlar var, 60'lı yıllarda kimi yönetmenlerin gayretleri var, 70'lerin çeşitliliği var ve bu böyle gidiyor.

Yeni hazırlamakta oldugunuz bir kitap var mı ?
Yayınlanmak üzere iki kitabım var : Metin Demirhan ile hazırladığım Erotik Türk Sineması ve daha önce yazmış olduğum Bir Levantenin Beyoğlu anıları'nın bir hayli genişletilmişi bir yeni baskısı var. Bir de üzerinde durduğum bazı tasarılar. (Erotik Türk Sineması kitabı çıktı)

Bir kitabı ortalama ne kadar sürede hazırlıyorsunuz ?
Kitaba göre değişir. Bazen 3/4 ay olur, 1 yıl ya da daha fazlası. Türk Sinema Tarihi, örneğin, aralıklı olarak bir on yılımı aldı. Genelde çok sistemli çalıştığım için oldukça verimli olabiliyorum.

Hiçbir filme yönetmen, senaryo yazarı, oyuncu vs... gibi direk bir katkınız oldu mu ?
Oldu, yapım görevlisi olarak çalıştım, yönetmen yardımcısı olarak çalıştım, kimi filmlerde ( İstanbul kanatlarımın altında, Karanlık sular, Bay E, Kuşatma altında aşk vs ) küçük rollerde oynadım.

En çok begendiğiniz sinema sanatçıları kimlerdir ?
O kadar çok ki... Yılmaz Güney, Metin Erksan, Halit Refiğ, Ömer Kavur, Kutlug Ataman, Yeşim Ustaoglu, Zeki Demirkubuz, Derviş Zaim. Yabancılardan Luchino Visconti, Vittorio de Sica, Rossellini, John Ford, William Wyler, Frank Capra, Steven Spielberg, Stanley Kubrick v.s.

Kitap olarak basılmış kaç eseriniz var, en çok hangilerini beğeniyorsunuz ?
Telif ve çeviri olarak 50 kadar kitabım var. En beğendiklerim : Türk Sinema Tarihi, Bir Levantenin Beyoglu anıları, İstanbul Gizemleri, Dünyamızın gizli sahipleri, Dehşetin kapıları ve en son çıkan Beyoglu kabusları ve diğer öyküler.

Yaşamınızı değiştiren kilometre taşları nelerdir ?
Galiba en başta sinemayı keşfetmek sonra da kitapları keşfetmek, ya da ikisini bir arada keşfetmiş olmak. Gerisi geldi.

Neden kendinize Levanten diyorsunuz ve anlamı nedir ?
Levanten, sözlük anlamı ile, Doğu'da ( Yakın Doğu, Orta Doğu ) yerleşmiş ve kök salmış olan bir Batılıdır. İtalya'dan 19.yüzyıl ortalarında Napoli'den İstanbul'a göç etmiş olan bir İtalyan ailesine mensup olduğumdan Levanten sayılırım.

Hazırlamakta olduğunuz "Beyoğlu kabusları ve diğer öyküler" 'den biraz bahsedermisiniz.
Son kitabım " Beyoğlu kabusları ve diğer öyküler ", Okyanus yayınlarından bir ay önce çıktı ve benim ilk öykü kitabımdır. Ağırlıkta Beyoğlunda geçen fantastik öykülerden oluşuyor. " Bir Levantenin Beyoğlu ve Yeşilçam anıları " sanırım Eylül-Ekim arasında Kabalcı yayınları tarafından yayınlanacaktır.

Batı sineması genel olarak Türkiye'ye nasıl bakıyor ?
Batı sineması gerek geçmişinde gerekse son örneklerinde Türkiye'ye oryantalist bir yaklaşım ile baktı ve bakıyor. Türkiye çok güzel bir ülke, Türkler çok cana yakın, İstanbul bir harika ama... bu cennet bir yabancı ( Batılı ) için tehlikeli de olabilir tarzında.

Metafizik konulara olan ilginiz nereden kaynaklanıyor ?
Fantastik edebiyata ve dinler tarihine olan ilgimden kaynaklanıyor. Aslında yazdığım kitapların türünden de anlaşılacağı gibi bir çok konu ile ilgilenir o konuları araştırma kitaplarımda değerlendirmeği çalışırım ister sinema, ister Beyoğlu, fantastik ve korku edebiyatı, gizemcilik, eskiden ufoloji.

Medyatik Türk sineması sizce, bir dönem Türk sinemasında furya döneminde olduğu gibi birkaç senede bitecek bir yapıya mı sahip?
Bu yıl çevrilmekte ve tasarlanmakta olan filmlerin bir kısmına bakarsak evet medyatik Türk sineması furyaya dönüşmek eğilimini gösteriyor. Hiç kimseyi suçlamak niyetinde değilim herkes sermayesini korumaya, kara geçmeye bakıyor ama bir çabuk tükenmek tehlikesi ortada.

Sinema sanatçısı mı yoksa, Tiyatro sanatçısı mı daha iyi rol yapar. Şahsen ben Tiyatro sanatçılarının sinemada tiyatro oynar gibi oynadıklarını ve bununda sinemanın yapısına aykırı olduğu görüşündeyim.
Türkiye'de sinemanın başından beri tiyatro oyuncusu, eğitilmiş olduğu için, prim yaptı, tercih edildi ta ki sinemaya direkt olarak gelen oyuncular karşımıza çıktı hiç bir eğitim almamış olan ve doğal yeteneklerine ya da fiziklerine güvenen. Tiyatro sanatçısı sinemada genelde iyi yönetilmezse abartmaya meyillidir, bir kontrole muhtaçtır ancak sinemaya geçtiğinde, sinemanın kurallarına alıştığında eğitimli olduğu için daha sağlam bir oyun verir. Bir tiyatro sanatçısının abartmaması onu yöneten, yönetmek durumunda olan sinema yönetmeninin elindedir. Ancak bir oyuncuyu yönetmek ona trafik çizmek anlamına gelmez.

Batı sinemasında devletin sinemaya bakış açısı nedir ve Türkiye'de devletin bu konuya yaklaşımı nasıl ?
Batı'da devlet kendi ulusal sinemasını korur, yasalaştırır, onu bir tanıtım ve kültür aracı olarak kullanır. Türkiye'de ne yazık ki gelmiş geçmiş hükümetlerden hiç biri ülke sineması ile gerçekten ilgilenmedi, adam yerine koymadı, gücü üzerinde durmadı. Dolayısı ile Türk sinemasının yaşadığı ve onu bir ara çökmeye iten krizler oldu.

Oyunbir sendikası ile tüm oyuncuların bir çatı altında toplanması konusunda ne düşünüyorsunuz.?
İyi olur derim, yeter ki bu kuruluş kendi üyeleri için gereken mücadeleyi versin, gerekli hakları elde etsin. Yasalar olmadan hiç bir şey olmaz ama Türk sineması yıllar yılı yasasız yaşamayı öylesine benimsedi ki...

Türk sineması neden batıya açılamıyor. (Yurtdışı festivallerinde bol ödüller aldığımız doğru ama hala Yılmaz Güney dışında bir Dünya Starımız yok)
Sorun bir kalite sorunu değildir, bir tanıtım sorunudur ve Türkiye'de bir filmin tanıtımı için harcanan miktarlar halen o filmi yurt dışında tanıtmaya yeterli değildir. Evet, halen Batı'da Türk sineması denildiğinde ilk alınan yanıt Yılmaz Güney oluyor, herhalde Kahpe Bizans ya da Hemşo olacak değildir.

Türk sinemasına emek veren Figuranların, Salon sahiplerinin, Sinema yapımcılarının, Senaryo yazarlarının, Dağıtımcıların tarihi konusunda bir çalışma düşünüyormusunuz.
Türk sineması bir hayli yazıldı ama yazılanlar yeterli değildir. Saydığınız konulardan her biri için birer araştırma gerekiyor ve başka konular için. Ben şimdilik türler üzerinde duruyorum, " Yeni İnsan Yeni Sinema " dergisinde Türk sinemasının ekonomik tarihini yazıyorum ve " Türk sinemasında oyunculuk " adlı bir araştırma için görsel ve basılı kaynak tarıyorum. İlerde ortak yapımları ve Türkiye'de sinema devlet ilişkilerini incelemeyi düşünüyorum. Bu ve bu gibi araştırmalara kanımca sinema akademisyenleri ve öğrencileri de katkıda bulunmalı. İlginç tezler yazılıyor ancak bunları bir yazan bilir ve bir de bağlı olduğu üniversite. Tabii bir de yazılanları yayınlayabilmek sorunu da var, her yayın evi sinemaya pek açık görünmediğinden

GİOVANNİ SCOGNAMİLLO KİMDİR?
Araştırmacı yazar ve sinema tarihçisi Giovanni Scognamillo 1929'da İstanbul'da doğdu. 1948-1961 yıllarında başta İtalyan ve Fransız basını olmak üzere yabancı basında, 1961'den sonra ise Türk basınında Akşam, Yön, Sinema 65, Ulusal sinema, Yedinci sanat, ses, Hayat, Bravo, Video-Sinema, Beyaz Perde, TV'de 7 gün gibi gazete ve dergilerde sinema yazarlığını sürdürdü. Türk sinemasında 6 yönetmen adlı kitabının yanı sıra Agah Özgüç'le birlikte Türk sinemasında Kadın ve Cinsiyet ve 1965 sinema yıllığı'nı hazırladı. Nijat Özön, Agah Özgüç, Yılmaz Güney, Cüneyt Arkın, Halit Refiğ Türk sinemasının önemli şahsiyetleri ile yakın arkadaşlıklar kurdu. Tarihçiliğinin yanında, korku edebiyatı ve gizemli konular hakkında Türkiye'nin en önde gelen kalemlerindendir. En önemli eserim dediği Türk Sinema Tarihini 10 senede hazırladı.

Alıntılar
"Medya salt medyatik isimlerle çevrilen filmleri önemsediğinden bu kategorinin dışında kalanları hiç önemsemiyor. tutum hem sakat, hem haksız, hem de anlamsız."

"Halen batı'da türk sineması denildiğinde ilk alınan yanıt yılmaz güney oluyor, herhalde kahpe bizans ya da hemşo olacak değildir."

KİTAPLARI
Dünyamızın Gizli Sahipleri
Uzaydan Geldiler
Geleceğimizin Anahtarları
Batının İnanç Temelleri
Bir Levantenin Beyoğlu Anıları
Cadde-i Kebir'de Sinema
İstanbul Gizemleri
Beyoğlunda Fuhuş
Dehşetin Kapıları
Amerikan Sineması
Batı Sinemasında Türkiye ve Türkler
Korkunun Sanatları
Yeşilçamdan Önce, Yeşilçamdan Sonra
Dünya Sinema Sanayisi
Türk Sinema Tarihi
Fantastik Türk Sineması
Bir Levantenin Beyoğlu Anıları

Erhan IŞIK

Not: Bu röportaj 2001 yılında Turkishnews gazetesi adına şahsım tarafından yayınlanmıştır. Röportaj günümüze uygun bir şekilde güncellenmiştir. Tarihler günümüze uygun hale getirilmiştir. Giovanni hoca şu an hasta yatmaktadır. Kendisine acil şifalar dilerim.

 
Toplam blog
: 38
: 6499
Kayıt tarihi
: 27.07.07
 
 

Sinema ile yıllardır amatör olarak uğraşıyorum. Uğraşıyorum dedi ise, sinemacı değilim. Daha çok ..