Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Bez misin yoksa kadife mi?

Bez misin yoksa kadife mi?
 

Hatalarımla, üzüntülerimle öğreniyorum her şeyi, keyifli günlerimin tadını çıkartıyorum ama asıl ben olduklarım; üzgün olduğum günlerim. Onlar benim asıl öğretmenim. En kendim olmam gereken, kendimi en yargılamam gereken anlarım.

Büyümüşüm, farkındayım. Farkındayım çünkü kendimi eleştirebiliyorum. Kimselerin söylemediklerini, söylemesine izin vermediklerimi, en acı sözlerimi kendime söylemeyi öğrendim. Dosdoğru, düşünmeden, korkmadan. Ne anne, ne baba, ne de dost hiç biri sana senden daha yakın değil.

Önceleri çok zor bunları duymak, içinden ta derinlerinden en gizlerindeki gerçekleri. Sen bilirsin onları sadece. Önce duyarsın kendinden acıları; göğsün buz gibi üşürken. Ya da ateşlerin içince yanarken, üstüne bir de kaynar su dökülür. Hislerin en kötüsü, gelir seni bulur sen tam da o anda yapayalnızken. Ama işte o anda orda kalacaksın. Gitmeyeceksin kimseye, sığınmayacaksın öylesine birine. Kendine sığınacaksın sadece. Hem kendini kırıp, hem de tamir edeceksin itinayla.

Önce kızacaksın kendine bir anne gibi, sonra gerçekleri vuracaksın yüzüne bir dost gibi, belli şeyleri yasaklayacaksın belki de kendine bir baba gibi ve bir karar alacaksın en kendin gibi. Sonra yaralarını saracaksın yine kendin, sen, tek başına.

Sonra çıkacaksın dışarı. Sonra açılacaksın yeniliklere. Asla sorunlarını, üzüntülerini aşmadan devam tuşuna basmayacaksın hayatın. Bırak donsun hayat. Yaşa sonuna kadar üzüntünü. Tanı kendini daha güzeli var mı? Nesin sen önce onu bul. Öylesine bir bez parçası mı yoksa kadife mi? Birine ne kadar değer verirsin, diğerini öylesine yere atıp üstüne bile basarsın. Kumaş mı evet ikisi de kumaş. Ama işte sen hangisisin? Bir bez parçasıysan; boş ver durdurma hayatını hiçbir aşamasında, bırak geçsin zamanın öylesine! Üzülme de zaten fazla bir şeye… Kendisinin bu durumuna üzülemiyorsa insan daha önemli neye üzülebilir ki? Ama eğer kadifeysen, o zaman işte değerini de bileceksin. Öylesine bir terzinin kesip atmasına izin vermeyeceksin. Kadife bilirsin yumuşaktır, sıcaktır ve küçük de olsa fitillidir. İşte o fitiller senin gizlerin, derinlerin, en sen oldukların, sadece anahtarının sende olduğu girişlerin. İstediğine izin verdiğin, istediğine tamamen kapattığım en acı gerçeklerin. Herkesin, evet herkesin sadece kendine sakladığı bir sırrı var. Mutlaka vardır. Olmalıdır da. Yoksa bezsin işte öylesine herkese açık, kimin elinde olduğunun önemi olmayan.

Sırlarınla varsın, fitillerinle… Evet her bir kişi fitillerine yeni bir şeyler ekliyor. Yeni çizgiler oluşturuyor hayatında. Kimileri daha derin ve etkili kimileri ise öylesine bir kıvrım işte. Her gelenle değişiyor hayatın. O yüzden severim ben insanları, bana getirdikleriyle kabul ederim hepsini, bilmeden bana öğrettikleriyle yaşatırım hayatımda onları… Kalbimin evini o insanlarla döşerim. Kimini evimi süslesin diye rafa koyarım, kimine sırtımı yaslarım bütün yorgunluğu alsın diye. Yeni motifler eklendikçe kalp evime bir heyecan kaplar beni, biri artık eskiyip hayatımdan giderken üzülürüm ve en yoğun gidişleri, bitişleri yaşarım. Çünkü biliyorum ki o yaşananlar beni şuanda ben yapanlar, bugün de yarın beni ben yapacakları yaşıyorum keyifle…

Sevgiler

 
Toplam blog
: 5
: 629
Kayıt tarihi
: 06.04.08
 
 

1981 yılında İzmir'de dünyaya gelmiş olmam bence hayatımın en güzel başlangıç şekli.. En yaşanılası ..