Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '15

 
Kategori
Güncel
 

Bi' durun, n'oluyor allah aşkına?

Bi' durun, n'oluyor allah aşkına?
 

Dışarıdan bakınca gerçekten felaket görünüyorsun Türkiye!  Milletçe ve devletçe cinnet getiriyorsunuz! Kartopu camına geldi diye esnaf rahat rahat adam öldürüyor. Araba boş diyen cani rahat rahat bir genç kızı katlediyor. Şizofren koca karısını kıtır kıtır 50 parçaya bölüyor. Boşanmak isteyen kadınlar kocaları tarafından katlediliyor. Sevgilileri ile kaçan kızlar aile meclisinin kararı ile sokak ortasında   öldürülüyor. Surları gezmeye çalışan Amerikalı turist öldürülüyor. Karavanı ile gezmeye gelen İtalyan turist aracının tepe camından içeri giren canilerce öldürülüyor. Japon turist tecavüze uğrayıp, öldürülüyor.Turisti de öldürülüyor, vatandaşı da öldürülüyor. Düğün yolunu kesenler damadı yerlerde sürükleyip öldürüyor! Gürültüden rahatsız olan komşuyu, komşusu çocuğunun gözü önünde kafasına kurşun sıkıp öldürüyor . Polis yürüyüş yapan vatandaşın kafasına gaz bombası fırlatıyor ya beyin travması geçiriyorlar, ya kör oluyorlar ya da hayatlarını kaybediyorlar. Bi' durun, n'oluyor allah aşkına? 16 yıl önce gazeteci sıfatı ile aranızdan ayrıldığımda, böyle bir ülke değildi burası.

Bunca olanı gördükten sonra, Türkiye'de tatil yapmak isteyen arkadaşlarım fikrimi almak istediklerinde maalesef "Ay süper ve çok güvenli bir ülkedir" diyemiyorum, mecburen uyarmak zorunda kalıyorum :

"Aman dikkatli olun, sakın boş sokaklara, ormanlık yerlere, güvenlik görevlilerinin olmadığı ve gerekli önlemlerin alınmadığı tarihi mekanlara girmeyin. Tanımadığınız insanlarla konuşmayın. Sizi gideceğiniz yere götürmeyi vaat eden insanlara asla kanmayın. Toplu taşıma araçlarında tanımadığınız kişilerin teklif ettiği yiyeceği ya da içeceği almayın. Yoldan taksi çevirmeyin. Cebinizde her zaman birkaç lira olsun, tinerciler yolunuzu keserse verin ve hızla, gerekiyorsa koşarak yanlarından uzaklaşın. Ama en önemlisi ne pahasına olursa olsun kimseyle tartışmaya girmeyin" diyorum.

Özgürlük medeni ülkelerde yasalar ile güvence altına alınır. Ama gelin görün ki Türkiye'de, yasalar ile güvence altına alınanlar caniler, katiller ve tecavüzcüler. Türkiye'de iyi hal indirimi diye bir yasa var! Ben buna "hakime iyi davrandın" yasası diyorum. Bir de adam öldüren delilerin cezai ehliyetinin olmadığına dair bir yasa var. Deliler her türlü cinayeti işlemekte serbest yani! Adam öldürüyor sonra "ben deliyim" diyor,  "eyvallah" diyor yasa ve bu caniler yine aramıza karışıyor! 

Türkiye'de namusunu sen koruyacaksın, hatta canından da, malından da sen mesul olacaksın! Çantanı çalarlarsa sana diyecekleri "öyle çanta kullanırsan kaptırırsın tabii", tecavüze uğrarsan, "o kadar kısa etek giymeyecektin", dolandırılırsan "sende hiç akıl yok mu!" Türk insanı can, mal ve ırz güvenliğine dair her şeyden mesul bir hayat yaşar oldu.

Amerika'ya yerleştiğimde hakikaten medeni bir ülke neymiş anladım ve gerçek medeniyeti cidden tecrübe ettim :

1) Hosteslik yaptığım dönem, ilk uçuşum için sabah 04.30'da arabamla yola çıktığımda, kimse beni ışıklarda veya yolda taciz etmedi.

2) "Bozuk param yok" dediğimde, "yine de teşekkür ederim, Tanrı seni korusun" diyen olağanüstü sarhoş ama çok kibar dilencilerle karşılaştım.

3) Sevgilimi sokak ortasında öptüğümde ayıplamayan, "elaleme şapur-şupur" deyip, taciz etmeyen, ama sevgiyi görüp, gülümseyen insanlarla gözgöze geldim.

4) Yolun kenarındaki posta kutuma kimsenin dokunmadığını, mektuplarımın benden önce açılmadığını görüp şaşırdım.

5) Ormanda tek başıma bisiklete bindim, korkmadan uzun yürüyüşler yapabildim.

6) Alışveriş yaptığım marketlerde, paketini açtığım hatta bir miktar kullandığım yiyecekleri bile beğenmezsem, market sahibinin tacizine uğramayacağım bilinci ile güvenle geri iade edebildim!

7) Gecenin bir körü 24 saat açık marketlerde alışveriş yapabildim ve park yerine döndüğümde, arabama giderken asla korkuya kapılmadım.

8) Giydiğim kıyafetin şekli ve uzunluğu namusumu temsil etmedi. Hiçbir erkek giydiğim mini etek için "biz bakalım diye giyiyor" mantığı ile düşünüp beni taciz etmedi!

9) Asla bir erkek tarafından takip edilmedim. Eğer bir erkek benden hoşlandıysa, karşıma adam gibi çıkıp bunu söyledi. Çıkma teklifini kabul etmediğim hiçbir erkek bunu erkekliğine hakaret olarak algılamadı.

10) Yolda yürürken yavaşlayan hiçbir araç beni korkutmadı, çünkü gerçekten adres sormak için yavaşladıklarını tahmin edebiliyordum.

11) Çalıştığım iş yerlerinde hiçbir patronumun tacizine uğramadım.

12) İş yerlerimde kadın ve erkek çalışanların ortalaması her zaman 50/50 oldu!

13) 30 yaşımdan sonra üniversiteye başladığımda, 50 yaşının üstünde sınıf arkadaşlarım oldu. Kimse kimseye "bu yaştan sonra, burada ne işin var" demedi!

14) Eşinden boşanmış, çocuklu-bekar arkadaşlarımın hiçbirine "ne de olsa müsait" diye bakılıp, cinsel tacizde bulunan olmadı!

15) Yanlış anlaşılmalar, yolda meydana gelen minik kazalar insanları birbirine düşürmedi.

16) Bir komşudan rahatsızlık duyulduğu vakit (gece yarısına kadar süren parti v.b.), kimse o komşunun kapısına dayanmadı, durumu sadece polise bildirdi ve polis kısa süre içinde olaya hakim oldu.

17) Restoranlarda servisten ya da yemekten memnun olunmadığı vakit, şefin bizzat elinde tatlıyla müşteriye gidip özür dilediğine ve asla hesabı ödemelerine izin verilmediğine şahit oldum.

18) Sinemalarda izlediğim filmi beğenmezsem, gişeden paramı hiç sorun çıkmadan geri alabileceğimi öğrendim.

19) Kendimi rahatsız hissettiğimde, erkek iş arkadaşım beni kolumdan tutmadan önce müsaademi istemesinin altında yatanın sadece onun centilmenliği değil yasalar olduğunu görüp mutlu oldum.

20) Ve her zaman "bu benim hayatım" diyebildim, çünkü asla sosyal dayatmalar hayatıma şekil vermedi. Yaşadığım hayattan her zaman ben mesul oldum. Ne namusumu koruduğunu söyleyen sözde namus bekçileri, ne de eve saat kaçta girip-çıktığımı kontrol eden ve namusuma değer biçen mahallenin ahlak zabıtaları olmadan, hayatımda ilk defa gerçek özgürlüğü tattım!

21) Sabah 04.00 civarında arabamı apartmanın açık otoparkında saplandığı karın altından çıkartmaya çalışırken, hiçbir zaman tecavüz korkusu yaşamadım.

Eğer bu ülkede hayatınız yasalar ile güvence altına alınmış olsaydı, hiç bir kadın gece yarısı araba kullanmaya korkmazdı. Toplu taşıma araçlarında tacize uğramazdı. Eğer yasalar çok keskin ve güçlü olsaydı, bir cinayet zanlısı zaten minibüs şoförü olamazdı! Biliyorsunuz değil mi? Özgecan'ın katili aynı zamanda başka bir cinayetin katil zanlısı ve özgürce aramızda dolanıyordu! Bu ülkede azıcık adalet olsa kadınlarımıza erkeklerle (buna trans kadınlarımız da dahil) eşit iş imkânı tanınırdı. Ayrıca gece veya gündüz hiçbir kadın kendi gölgesinden korkmadan rahatça dışarıya çıkar, boşanmak isteyen kadınlar ise sapık ruhlu kocaları tarafından katledilmezdi!

Victoria Toumit

 
Toplam blog
: 50
: 8547
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Gazetecilik mesleğine ilk olarak Hürriyet Haber Ajansı'nda muhabir olarak başladım. Daha sonra Ümit..