Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '12

 
Kategori
Şiir
 

Bi'tanem

Bi'tanem
 

ölüm yok


Bi’Tanem !

Bu sana ilk mektubum. Bu, ilk düşüşüm sayfaların üzerine, senden ayrı. Güneş yakıyor ensemi, yağmur yağmıyor epeydir, yazımı dağıtanlardan gayrı. Hoşça kal! diyemeden gittin, lakin istemesen de bekle, geleceğim. Bir kez olsun Güle güle! diyebilse idim vuslatı, film gibi bittiğinden severdim.

Hiç el ele dolaşamadığımız Tunalı’nın Vitrinleriyle, yem veremediğimiz kuğular bir garip. Tanımasalar da seni, Nerede? diye bana soruyorlar. Onlara ne diyeyim?
Yapraklar hep aynı. Açışları, titreyişleri, düşüşleri ve tekrar asılışları… Yalnız bazen yeşil bazen kırmızı oluyorlar bazen de sarı. Bir gün bütün tonlarını bir arada gördüm, kimi görevliler teneke bir kutunun içine tıkıştırmaya kimi de bir köşede hepsini yakmaya çalışıyordu. Dedim ki; İnsanın eli nasıl bir alev, ne yeşil dinliyor ne sarı, ne fidan ne dev! Tabii içimden. Yoksa çok seviyorsan al evine götür! Lafını duymak hiç işime gelmezdi. Canlısının kıymetini bilmeyen ölüsünden ne beklerdi! Çamlar çok güzel, onlar için de. Dökülüp pislik (!) yapmıyorlar ya. Beyaz tüllerin altına saklanıp bekliyorlar güneşi, sabırla. Senin için bir “Kardan Adam” yaptım, Sol Duyuma göre Deniz Oğlanı vardır ya. Senin gibi kömür gözlü, senin gibi kırmızı fakat benim gibi uzun burunlu. Bana yaptığın gibi avucumla yüzüne bastırdım onu “Kardan Pinokyo”. Sevgimin üzerine hiç kış gelmediği için sana veremediğim atkımı ona sardım, üşümesini istemezdim. Yanağını gamzeli yaptım, ağzını gülücüklü. İlk, gözlerinden eridi hem hüzünlü hem ikircikli. Gidemediğimiz tatil var ya, çöpten adam çizerken kumsalda yaktıkları ateşten sıçrayan iki genç geldi yanıma. İşte! Dedi kız olanı, göstererek kayan yıldızı. Bak bak, Bi’tane daha! Dumanlı bir solukla sırtüstü uzandım. Yanıma oturdular, yine kız çocuğu kolunun altından:
-Sen neden bakmıyorsun amca!..
Büyü! Der’din, büyümüşüm bak!
- Bi’Taneden Bi’Tane daha olmaz ki! dedim. Benim için her insanın bir yıldızı vardır, benimki duruyor ama...
-İyi geceler! Dedim. Umarım, uyuşuk olur da yıldızlarınız hiç kaymaz.

Kara kedi arıyorum önümden geçsin, merdiven altında yatıyor, nazarlık takmıyorum, başıma daha ne gelebilir? Merak ediyorum.

Bak, gelmiş pencereme konmuş sessizce, kanatlarında bahar.
- Cik cik diyor, çıksana dışarı alsana sevgilini koluna, bizim gibi mutluluktan uçsana!..
Odamda konacak dal, içinde ve içimde yırtılacak bulut mu var!
Evet, çıkmıyorum odamdan. Conta bozuk, etraf göl, yırtık perdem pupa yelken, sensiz odam ıssız ada, palmiyelerim duvar, salınıp üzerime geliyorlar.

Bi’Tanem!

Beni anlamıyorlar!..
Ayrılık ölüm gibi değil
Kavuşmak, bilsem de mümkün değil
Bir ümit yaşıyor!
Nefessiz bekliyorum
Ölsem de yaşayacak sevgimi, seviyorum
Birinle toprağı sıkıyor
Birinle gülü tutuyorum
Ellerimde ellerin, bana yetiyor
Seni, pek seviyorum
Kırılmıyor umudum, geçmiyor hevesim
Ben, seninle yaşıyorum
Dualarım yerini bilmek, yanında olmaktı
Avuçlarımla usul usul toprak kokulu saçını okşuyor
Yaş çiseli mermer yontu vücudunu yıkıyorum
(Postanede; Arkadaşların oraya ne zaman gideceği belli olmaz! dediler. Ben getirdim, yanındayım, başucuna bırakıyorum)

Böyle sevgiye, yok ölüm
Ölüm yok
             biliyorum.

 

 
Toplam blog
: 63
: 945
Kayıt tarihi
: 30.08.12
 
 

Reklam ve Metin Yazarıyım. 1962 Yılında başkentte doğmuşum.  O beni bitiremeden ben O'nu ..