- Kategori
- Şiir
- Okunma Sayısı
- 657
Biçare su...

Fotograf: ''O şimdi mavi ırmak:)''
Hangi taş suya çaredir
üşütürken bir acıda
derinliğini eylülün
ve hangi gül yaredir
kanayan kasımpatlarına güzün,
çaresizsiniz anladım ben.
Akıp giderken dünya
bir atlasın kenarından
o hüzünlü kadınlar
deprem dokurken yolda
yanlış bir güne doğru,
çaresizsiniz anladım ben.
Suyun başındayken
cennetin haramileri
bir karanlık zamandır rüzgar
kapısını sürgülüyen suların
göçüp giden akşamda
çabalar girdap olur,
çaresizsiniz anladım ben.
12.eylül.2009 / Tarabya,
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

İnsanlık tarihi penceresinden su ve ateşe bakıldığında; 'hava' gibi yaşamı borçlu olduğumuz su hep vardı. Yıldırm düşmeleri ile doğanın tanıttığı ateş ise insanoğlunun keşfi... Sufizm açısından bakarsak, sanki Su, Yaratan'ın, ateş ise Yaratılan'ın eseri gibi duruyor... Daha da ileri gidersek -erkek egemen bir bekışla-'Su' erkek, ateş 'kadın' gibi duruyor. Her ikisi olmadan da olmuyor. Diyalektik derinliklerden sızan çok güzel bir şiirdi. İyiliklerle kalınız. Dostça selamlarımla sevgideğer Zeki bey.
Ersin Kabaoglu 14.09.2009 17:21- Cevap :
- Bu güzel çağrışımlar ve yorum için, teşekkürlerimle. Dostça selamlarımla. 14.09.2009 17:57