Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '11

 
Kategori
Öykü
 

Bıdık' ın öyküsü

Bıdık' ın öyküsü
 

bıdık'ın musluktan su içerkenki bir görüntüsü


Birgün doğduğum yerden kaçtım. Sokakta kayboldum. Evimin yolunu bulamadım; annemi kardeşlerimi özledim. Ben şimdi ne yapacağım; halim ne olacak? 

Kardeşlerimi, annemi kaybettim diye miyavlayıp dolaşıyordum. Bir kaç küçük çocuk beni gördüler. Çok korktum ama; beni birisi kucağına aldı. Hep beraber bir teyzeye götürdüler. Çocuklar: ''Biz bu minik yavru kediye bakamayız.''dediler. 

Teyze bütün hayvanları, özellikle de kedileri çok severmiş. Teyzeye , olanları anlattılar. Teyze de beni aldı, sevdi.''Çok da minikmiş. Bunun adı BIDIK olsun.'' dedi. 

Artık sıcak bir yuvam vardı; karnım doyacaktı. Yeni bir annem, sıcak bir evim, bol bol da yiyecek; daha ne isterdim. Yeni annemi de çok sevdim, çabuk alıştım. Ama evde adı Fıstık olan, benim gibi kapkara, bir büyük kedi daha vardı. Benden hiç hoşlanmadı. Annemi kıskandı. Annemin kendisini sevmesine izin vermedi. Mamasını yemedi;su bile içmeden büyük bir dolabın üstüne çıkıp orada uyuyor, ara sıra aşağıya inip geri çıkıyordu. 

Günler benim yalnızlığım, onun da hırçınlığı ile geçiyordu. Sonra Fıstık yavaş yavaş bana alışmaya başladı. 

Daha yaşım küçük; oyun oynamayı, Fıstık'ın kuyruğunu ısırıp onu kızdırmayı, Fıstık'ın oyuncakları ile oynamayı, koşmayı çok seviyorum. 

Biraz büyüdüm galiba. Ara sıra hırçınlık yapıyorum. 

Annem bana da küçük oyuncaklar, çıngıraklar aldı. Onları da seviyorum. Patilerimle oyuncaklara vuruyorum, koşuyorum, pencereden dışarı bakıyorum. Annem gazeteleri kaldırmayı unutursa onları yırtmayı; sinirli olduğum zaman evdeki çiçeklerin diplerini patilerimle karıştırmayı, kaka toprağımı savurmayı çok seviyorum. Evimizin önündeki ceviz ağacından balkondaki dallarından benimle oynamaya gelen küçük kız arkadaşlarımı, Fıstık'ı bana kızsa da saklandığı yerlerden onu bulup onunla uğraşmayı çok seviyorum.Eğer musluk iyi kapatılmamışsa musluktan su içmeyi, sinek yakalamayı çok seviyorum. 

Annem bize haşlanmış patates, beyaz peynir haşlanmış yumurta ve her gün su kabında taze su, süt verirdi. 

Sabahları Fıstık görmeden annemin göğsünün üstüne yatarım. O da başımı okşar; ben de mırıl, mırıl ona şarkı söylerim. 

Fıstık çok akıllı bir kedi. Anne ne söylerse anlar, ben de yavaş yavaş annemi anlıyorum. 

Annemin en çok kızdığı şeyler ``benim mutfak dolaplarının, buzdolabının, tezgahın, masanın üstünde gezmem. 

Annem ikimize de vurmaz; Fıstık'ı da beni de çok sever. Ama Fıstık kıskanç olduğu için, hasta olmasın diye annem beni arkadaşına vermeyi düşünüyor. Bunu duyduğumda çok üzüldüm;ama ne yapabilirdim ki... 

Biz kedilerin kaderi... Bir de kediler nankör diyenler var. Bizi gerçekten seven biri evine alıp bizi sahiplenirse, çok şanslıyız. Sıcacık bir yuvamız olur, onları çok severiz. Ama ne gezer! Artık insanların çoğu hiçbir hayvana yaşama hakkı tanımıyor. Çocuklar da bu sevgiden mahrum büyüyor. 

Bütün bunları düşünürken annemden nasıl ayrılacağım? Fıstık'ı, balkondaki kuşları, evimi, annemin ;'' Bıdık akıllı ol, gürültü yapma!'' dediğini, beni sevip okşadığını çok özleyeceğim. Bunu bana nasıl yaparsın anne! 

Hoşçakal Anne, seni çok seviyorum... 

Ben de seni çok seviyorum Bıdık.... 

 
Toplam blog
: 6
: 359
Kayıt tarihi
: 13.11.08
 
 

Emekliyim, çocuklarım ve torunlarımla, mutlu bir yaşamımız var. Doğayı, kedilerimi, balkonumdaki ..