Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '08

 
Kategori
Deneme
 

Bie İstanbul masalı

Bie İstanbul masalı
 

BİR İSTANBUL MASALI

Bugün 14 Şubat... Sevgililer Günü bugün... Aşkı, sevdayı Esma ve Selim ile anlatmak istedim sizlere.Hani kitaplığının önünde bitkin bir şekilde Esma'nın telefonunu tuşlamıştı Selim... Esma o an girmişti içeriye...Ama Selim tele sekretere konuşmaya başlamıştı bile.Esma göz yaşları içinde bu mesajı dinlemişti...Ve Selim'in onu beklediği otele kadar gitmişti de yanına gitmemiş garsonun eline bir not sıkıştırmıştı...Hatırlar gibisiniz değil mi... Şimdi ben diyorum ki o sahneye bir de Papatya gözüyle bakın...Ne dersiniz bu aşk hakketmiyor mu okunmayı...

SENİ ÖYLE SEVDİM Kİ....


Bugün Sevgililer Günü
Kucaklamak hakkım değil mi
Sensizliği olsun.
Canımın yarısı,
Bitmeyen türküm,
Kana kana içtiğim özlemim,
Sevdanla yoğrulduğum,
Alnıma sayfa sayfa yazılı umudum,
Gel artık gönül köşküme
Misafirim ol, yine git, razıyım
Yeter ki gel, tadımlık olsa da gelişin.
Göreyim gül yüzünü
Çimen yeşili gözlerine bakayım doyasıya.
Sevinç getir, gelirken
Şenlensin ayak bastığın her yer.
Ben aşkına tutsak bir ağacın gölgesinde
Gözlerimdeki hüznü görürsün de belki
Acırsın halime, insafa gelirsin.
Sevdam seni de sarar, kim bilir
Vurur kalbini derinden
İtiraz edemezsin de kadere
Teslim olursun bu sevgiye.
Yitirilen yıllara mutluluğu eklersin de
14 Şubat hatırına dindirirsin içimdeki ateşi
Kalırsın bir ömür boyu yanımda.

Elindeki şiir kitabını bağrına bastı Selim….Sevdiğini basar gibi göğsüne…Sımsıkı…Dudağında yarım kalan bir sevda türküsü vardı genç adamın…


Diz çökmüştü kendinden vazgeçmiş bir şekilde genç adam kütüphanenin önüne, yere… Belli ki acı çekiyordu…Yeşil gözleri ıslak ıslaktı....Yaprağa düşen çiy taneleri kadar üzgündü bakışları… Seviyordu olabildiğince… Çok seviyordu… Çaresizdi…Yalnızdı, yapayalnız… Yetmiyordu artık sevdiği kadının hayallerine saklanıp orada, onunla yaşamak genç adama… Bir şeyler yapmalıydı… Ama ne… Çekip kolundan getirmelimiydi tüm itirazlarına karşılık kızın… Bu özlem mecnuna çevirmişti dağ gibi adamı… İçki kadehlerinde aramıştı gün olmuş sevdiğini… Gün olmuş başka kollarda unutmak istemişti sevdiğini… Olmamıştı.. Yapamamıştı… Unutmayı bırakmıştı bir kenara da… Hasret.. Ah… Bu hasret derbeder etmişti onu… Hele bugün… Sevgililer gününde tek başına.. Yüreğini kaplayan özlemiyle baş başa…

“Gücüm yok karşına çıkmaya Esma “ diye mırıldandı güçlükle…

“Ya hayır dersen bana… Duramam karşında, yıkılırım…Hiç değilse şimdi bir ümit var içimde… Ama ya hayır dersen bana…”

Bir yolu olmalı sana ulaşmanın… Tüm kapılarını kapadın yüzüme, yaklaşmama izin vermedin sana… Ama bir yolu olmalı… Sen BENİM OLMALISIN…BENİM…

Daha çok koymuştu bu gün ona özlem… Sevmek…

Nasıl acı çekiyordu derinden derinden….

“Evet… Telefon edebilirim.. Karşına çıkmaktan daha kolay olur buy…zira sesini duyunca sevinçten kalbim durabilir… Olsun ne önemi var bunun senin yoluna ölmek bile çok güzel…”

Tüm dermanını topladı genç adam… Çevirdi telefonunu sevdiğinin… Uzun uzun çaldı karşı ucu ahizenin… Kimseler açmadı…

Kırıldı topladığı umutları… Kırıldı cesareti… Kapamak üzereydi ki ahizeyi…Telesekreter cevapladı onu…

Sevdiğinin sesini bunca zamandan sonra telesekreterden de olsa duymak hoş bir eda ile aktı yüreğine, ısıttı…. Ve döküldü son bir gayretle ağzından o duygu dolu cümleler…

“Bugün sevgililer günü…

Saat işte öğle vakti…

Seni niye aradım.. Bilmiyorum, kafam karmakarışık…

Bir yanım bırak diyor.. Rahat bırak onu..

Kararlarına saygı duy..

Nasıl rahat ediyorsa öyle davransın..

İstiyorsa gitsin, dönerse zaten senindir...

Öbür yarım tut kolundan, omuzlarından sars şöyle, kendine getir…

Benimsin, hiç bir yere gidemezsin diye bağır diyor...

Çaresizim... Sensizim...

Ama garip bir şey var…

İçimde bir ses hala beni sevdiğini söylüyor.

Aptalca belki ama bazen bunu öyle kuvvetli hissediyorum ki...

Eğer yanılmıyorsam... Yani.... Eğer hala seviyorsan.....

Yeni yıla birlikte girdiğimiz otelde.... Bekliyor olacağım bu akşam.... Hoş çakal....”

Esma bu duygu dolu mesajı göz yaşları içinde dinlemişti tele sekreterden ama kolunu kımıldatıp da ahizeyi kaldırıp “ İçimdeki ses de bana seni çok sevdiğimi söylüyor… Ben de… Ben de seni çok seviyorum “ diyememişti her nedense…

Nerden bilecekti ki Selim o konuşurken sevdiğinin onu dinlediğini… Göz yaşlarında kaybolduğunu…

Evet… Sevgililer Günüydü o gün... Herkesin sevgilisine koştuğu, sarıldığı o gün…Yapayalnızdı Esma… Çaresizdi… Selimsizdi…

Oysa sabahtan beri hatta kaç gündür bu anın hayalini kurmamış mıydı…Selim arayacak mı acaba diye içi içini yememiş miydi…Kendine itiraf etmeye bu kadar zorlansa bile, onu deliler gibi beklediğini al al olan yanakları, küt küt atan kalbi ele vermemiş miydi…

”Yerim, yurdum belli işte. “

Demişti sonra kadınlığın gururu ile… Gurur sevgisinden üstün gelmişti zafer kazanmış bir eda ile…

”İstiyorsa gelir, gelir ve benimsin, hiçbir yere bırakmam seni” der…

“Sarar, sarmalar eskisi gibi…”

Kaç gündür beynini hatta tüm varlığını esir alan bu düşüncelerden sıyrılabildiğinde Onun sesini duymayı ne kadar da özlediğini fark etmişti bir kez daha…


Tekrar basmıştı tele sekreteri dinlemek için telefonun düğmesine…


“Bir yanım bırak diyor.. Rahat bırak onu..

Kararlarına saygı duy..

Nasıl rahat ediyorsa öyle davransın..

İstiyorsa gitsin, dönerse zaten senindir...

Öbür yarım tut kolundan, omuzlarından sars şöyle, kendine getir…

Benimsin, hiç bir yere gidemezsin diye bağır diyor...”


Cümleler bittiğinde göz yaşarlı yanaklarını yıkamaya devam ediyordu…

“Selim …Aşkım “ diye inledi sızılı kalp…

Kaç kere dinlemişti bu mesajı bilemiyordu….

Ama birden silkelendi… Sanki birisi, bir gizli güç onu sallamıştı…Uyuduğu uykusundan uyandırmak istercesine…


“Yeni yıla birlikte girdiğimiz otelde....Bekliyor olacağım bu akşam....Hoş çakal....”

Son cümle dolanıyordu artık kafasında…

“Yeni yıla birlikte girdiğimiz otel… “

O geceyi hatırlayınca yüzünde bir gülümse belirdi genç kızın…Şakır şakır yağan yağmurun güzelliğini armağan ettiği gökkuşağı gibi bir gülümseme yayıldı yüzüne…Şimdi hem ağlıyor hem gülümsüyordu…Nasıl olabilirdi böyle bir şey..Aynı anda yağmur yağar, güneş ışıtabilir miydi hiç…

“Çok seviyorum Selim seni… Canımdan çok… Ama gururum… İzin vermiyor koşmama sana… Öteki kadın onu da sevdin mi benim kadar… Ya yatağında gördüğüm o kadın… Hangimizi daha çok sevdin sen… Söyle Arhan daha kaç yüzün var benden gizlediğin… “

Şuursuz bir biçimde kalktı yerinden… Hiçbir şey düşünmüyordu artık..Sanki ruhu göğe yükselmişti… Bedeni hareket ediyordu yavaşça… Önce duşun altında durdu hareketsizce…Sonra Selim’in onda kalan lacivert bornozu sardı bedenini…. Saçlarını kuruladı diğer havlu ile… Ne yaptığını, neden yaptığını bilmiyordu ama otomatiğe bağlanmış gibi hareket ediyordu sadece…Saçlarını kurutmuştu ve üzerindeki bornozu koklayarak içine çekmişti Selim’in traş losyonunun kokusunu…Selim’in kokusunu…

İçine bahar sevinci gibi doğmuştu telesekreterdeki o sesi sevdiğinin… Umut hep vardı belki de onlar için…İtina ile hazırlanmıştı Selim… Son bir kez baktı gümüş çerçevedeki gülümseyen , mahcup gözlere…


“Az sonra bir tanem gözlerinin ta derinliklerinde kaybolup gideceğim Allah’ın izniyle diye mırıldandı genç adam… Günlerdir defalarca öptüğü camdan dudakların soğukluğunu hissetmedi bu kez alev alev yanan bedeninin yüzünden …Acele ile çıktı evden…Esma’dan önce orada olmalı ve ona dönüşünü gözleri ile görmeliydi…

…………………………………..


Otelin önünde olduğunu fark etti genç kız… Ne zaman gelmişti buraya…Nasıl gelmişti… Ama girebilecek miydi bu kapıdan içeriye..Selim geldi mi acaba diye düşünmeden edemedi… Girdi dönen kapıdan içeriye… Göz gezdirdi salona görünmeden… İşte oradaydı Selim…Aynı masada…;O geceyi hatırladı en ince ayrıntısına kadar… Ve gecenin nasıl mutlu sonla bittiğini…

“Bu bizim ilk sevgililer günümüz… Lakin… Ayrıyız… Aramıza giren bunca şeye karşılık hala SEVGİLİ MİYİZ BİZ”

Bir melek belirdi sanki sağ omzunun üzerinde Esma’nın… Salladı bacaklarını muzipçe oturdu, bacak bacak üstüne attı…Ve fısıldadı…

“Hadi git ona…Git …Bak nasıl da hüzünlü gözleri… Dokunsan süzülüverecek yaşlar gözünden….


“Gidemem…”

“Neden…Onu çok seviyorsun…Beni kandıramazsın…Melekler her şeyi bilir…”

“Her şeyi biliyorsan söyle bakalım sevimli şey…Selim…Selim seviyor mu beni hala…”

“Bunu bana sormana gerek yok küçük kız…Kalbine sor sana o söylesin…”

“ Çok seviyor kalbim çok…”

“Eeeeee… Ne duruyorsun koşsana yanına..Bıraksana kendini..İzin versene sarmasına bu sevginin seni…”

“Yapamam…Gidemem..İstesem de gidemem yanına…”

“Ama neden..

“Ayrıldık biz…”

Kahkaka koptu genç kızın sağ omzunun üzerinde gök gürültüsünden bile yüksek bir ses tonu ile …

Ve fısıldadı sonra kulağına kızın…

”Gidebilirsin dedi..

“Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili”

Kızın yanaklarına süzülmüştü göz pınarlarında beliren damlalar…

Meleği de şaşırtarak alelacele yazdığı kağıdı sıkıştırıverdi garsonun eline… Olduğu yere iyice sinerek izledi Sevdiği adamın nasıl da üzülerek okuduğunu o kağıtta yazılanları…göz damlalarının ıslattığını kağıdı…İçi sızladı…Gitmek istedi yanına…Adım atamadı ayakları…Geri dönmek istedi …Kıpırdayamadı…Küçücük melek onu olduğu yere mıhlamıştı sanki..Ve sihirli değneğini hareket ettirerek selim’in gözlerinden akan yaşların yönünün çevirmişti kıza doğru….Buğulu gözler kavuşmuştu o an… Mıknatıs gibi çekmişti iki farklı kutup birbirini…

“Esma…biliyordum geleceğini” diyerek kalkmıştı yerinden Selim…

Ama fırdöndüden daha hızlı bir şekilde dönmüştü Esma ve kendini asansörün içine atıvermişti… Selim ise merdivenlerden yuvarlanıyordu adeta yetişebilmek için sevdiğine… Bir sağa, bir sola baktı adam…yoktu esması..Fırladı döner kapıdan dışarıya korku içinde…

“Ya gitmişse…Ya bulamazsam onu…” diye mırıldandı genç adam…


Beyaz elbisesi uçuşuyordu rüzgarın dalgalarında kızın… Bukle bukle saçları dans edercesine salınıyordu.

Haykırdı tüm gücü ile genç adam…

“Esma…. Esmam…

“Durdu Esma…Bu ses…Çok özlediği bu ses…Sevdiğinin sesi…Tek adım daha atamadı…”

“Koştu Selim nefes nefese….”

Durdu… Durdular öylece… Gözleri buluştu… Hiç konuşmadılar…Kelimelerin yetersiz kaldığı bir yol ayırımındaydılar bilmem kaçıncı kez…Sadece baktılar gözlerine…Yeşil yeşil, ela ela…

Ani bir atakla döndü Esma…Koşmaya başladı… Bakakaldı Selim…Beklediği bu değildi…Toparlanması çabuk oldu neyse ki…Koştu sevdiğinin peşinden…Eli omzuna değdiğinde genç kızın tüm bedeni boşaldı sevinçten… Döndü sevdiğine, güneşe dönen ay çiçekleri gibi…

“Hadi “ dedi Melek “Hadi…Öfkeni unut, sevgiye kucak aç…”

Kaybolmuştu o yeşil gözlerde Esma…Duymadı Meleği…titreyen yaprak gibi uzandı titreyen elleri genç adamın yanağına tam da gamzesinin üzerine kondu bir kelebek yumuşaklığında….Öyle derinden baktı dökülürken dudaklarından içinde biriktirdikleri….

]“Kimliğimi yitirdim kara gecelerde
Zemheri soğuğu çöktü üzerime
Kurtulmak istedim senden
Söküp atmak yüreğimden
Aşk bir adım öndeydi öfkemden
Yapamadım
Sevdim ölesiye her dakikada daha çok.

Her martının kanadında çırpındı kalbim.
Ayrılık düştü aklıma her vapur düdüğünde
Kalbimi sızlattı senin sevgin acımasızca
Kaçmak kurtuluşum değildi, gelecekti gölgen yanımda
Her uzaklaşmak istediğimde daha da yakınlaştı bana
Gidemedim
Sevdim ölesiye her dakikada daha çok.

SEVDİM


Genç adamın boğazı düğüm düğümdü…Öfke aşka yenilmişti..esma seviyordu hala onu…Sevinmişti şüphesiz…elleri saçlarının buklelerinde dolaşıyordu yavaş yavaş…Tuttu omuzlarından kızı, sarstı bu kez…bir ileri bir geri sallandı kız …Kendinde değil gibiydi…

“Bu kez olmaz Esma… Bu kez kaçamazsın benden…Hastaneden annene gider gibi, eşyalarını almaya gelmiş gibi..Bu kez olmaz…Sen gidemezsin… “ dedi titreyen dudakları adamın endişe içinde…”

Titreyen dudaklarından dökülürken içinde birikenler adamın… Sımsıkı sarmıştı kolları narin bedenini kızın…


“Bir ateş düşse yüreğine
Cayır cayır yanan benim.
Buğulansa gözlerin nedensiz
Sırılsıklam ıslanan benim.
Biraz asılsa yüzün
Kahrından ölen benim.
Anlamıyor musun sevgilim
Aldığım nefes senin.

SENİN”

Kokusu sevdiği kadının…Özlediği her şeyi…Kollarının arasında titreyen küçük narin bedeni…

Kokusu sevdiği adamın…Özlediği her şeyi… Kollarının arasında olmak istediği tek adam…

Güneş gülümsüyordu…Sıcacıktı sarışın yüzü…Ay serenad yapıyordu saklandığı yerden…Nasıl bir ışıktı o Yarab…Nasıl parlaktı…Pırıl pırıl…Yaldız yaldız…Yıldızlar tango yapıyordu aşka yakışır şekilde…Alkış sesleri yıkıyordu oracığı masallar diyarından… Bulutlar konfeti olmuş uçuşuyordu saçlarına…Kuşlar cıvıldıyor…Papatyalar açıyordu demet demet…

İkisi de titriyordu…

Heyecan…Sevgi…Kavuşma…Tutku…Arzu…Şehvet…Özlem…AŞK…O kadar çok duygu birikmişti ki ayrı geçen zamanlarda bu bedenlerde….Şimdi başı dönüyordu ikisinin de…Aşk sarhoş etmişti iksirinden içirerek yine sevenleri… Sonra bir uçağa bindirmişti de uçuruyordu sanki mavi semalarda…Beyaz pamuk yığınlarının arasında…

Melek ellerini çırptı Esma’nın omzundan uçarken başka yaralı kalpleri iyileştirmek için yollara düştüğünde…Yüzünde güller açıyordu ve açan her gül dalı bir hayranın, kalbiyle bağlananın, yüreğini kaptıranın bu sevdaya elleri arasına…Kırmızı bir kalp oluyordu avuç içlerinde…Esma’nın kalbi…Selim’in kalbi…Kalp kalbe…

Aşk titriyordu kirpiklerinde kızın…engel olamadı bu kez dudaklarından akmak isteyen duygularına…Bıraktı kendini sonsuza kadar sevdiğinin kollarına…

S evdim, bir sevdim ki bilemezsin
E n kuytusunda gizledim kalbimin
L odoslardan sakladım
İ lk yaz güneşi ile sarmaladım
M utluluğumuza gölge düşmesin diye.

A ma, olmadı , başaramadım, özlem düştü payımıza
R üyalarımdasın her gece , bilemezsin
H asretimsin , özlemimsin, sevdiğimsin
A nlatamadığım sözcüklerimsin sen benim
N e olursa olsun vazgeçmem senden..

BEN SENİ ÇOK SEVDİM SELİM ARHAN

Aşk titriyordu kirpiklerinde adamın… Elleri ayrılmıyordu sevdiğinin ellerinden…dudaklarından akmak isteyen duyguları bırakmıştı yüzsünler diye engin sularda…Bıraktı kendini sonsuza kadar sevdiğinin kollarına…

E şimsin bu dünyada, öteki yarımsın
S evdi kalbim bir kere seni, ah bilemezsin
M asal ne derse desin, yok başka bir çözüm
A yıramazlar korkma, kavuşacağız inan.

K albime öyle bir girdin ki
O sensiz yapamaz bunu bil
Z alim olur bazen kader
A ldırma, mutluluk var sonunda, inan
N e olursa olsun vazgeçmem senden.

SENİ SEVİYORUM ESMA KOZAN

"Tüm dostların Sevgililer Günü kutlu olsun.Hep sevin ve sevilin...Yüreğinizden sevgi, yüzünüzden gülümseme eksik olmasın..."

"RESİM:ALINTI"

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..