Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '11

 
Kategori
Siyaset
 

Bile bile lades

Bile bile lades
 

Kim kimden izin almış da bizim adımıza bize sormadan lades oynayabiliyor Noluyoruz hanımlar beyler?!


Daha çok, bizim çocukluğumuzda bilinir ve oynanırdı; heralde lades oyunu... Tavuğun göğsünden çıkan, çatal şeklinde ince kemiğin iki ucundan tutan iki kişi, bir iddaya girer, sonra: 

- Ladesim lades olsun mu?... 

- Olsun!... 

- Vermeyen gavur olsun mu?... 

- Olsun!... 

- Hadi o zaman, çek kopsun! 

tekerlemesi, karşılıklı olarak söylendikten sonra, kemik ortadan ikiye kırılır... İddayı kaybeden kazanana bir hediye alırdı. 

Bir kuralına göre oynardınız ladesi... Harbisine yani... Bir de, sevdiğiniz ve kaybetmesini istemediğiniz birine, bile isteye, yenilirdiniz işte! Bu, olurdu size, bile bile lades!... 

Ya da, daha sonra ne olacağı baştan bilinir, öngörülebilir olduğu halde, gerçeği görmezden gelir; kazaya, belaya, kötülüğe başınıza geleceği bile bile, davetiye çıkarırsanız eğer; bunun adına da halk arasında bile bile lades denir. 

Seçimlerden önce BDP, MHP, CHP destekli milletvekillerinin, seçilseler bile, milletvekili olmalarının önünde duran ciddi engeller, göz önünde değil miydi? Başta, Yargıtay eski başkanlarından Sabih Kanadoğlu olmak üzere, birçok saygın hukukçu bu milletvekili adaylarının seçilseler bile, mevcut kanun ve hukuk düzeniyle, milletvekilliği yapamayacaklarını belirtmemişler miydi? 

Madem, bu adaylarda ısrar edilecekti. Seçimlerden önce, siyasi bir uzlaşı sağlanarak, mevcut kanunlarda gerekli revizyon yapılıp, sorun daha oluşma aşamasındayken engellenemez miydi? 

Sebahat Tuncel örneği ortada dururken, sayın başbakan da benzer mağduriyetleri yaşadıktan sonra, ister kabul etsin, ister etmesin, o dönemde, CHP genel başkanı sayın Deniz Baykal'ın kişisel insiyatifi ve çabası sonucu siyaset yapabilme özgürlüğüne kavuşmadı mı? 

Bu gün gelinen durumda, sorun çıkarmak için bahane arayan BDP, Diyarbakır'da toplanıyor. CHP son derece haklı da olsa, yemin etmeyerek siyasi tansiyonun böylesine yükselmesinde başrolü oynuyor. Sorunu çözebilecek kilit isim, sayın başbakansa, kılını kıpırdatmıyor. Nuh diyor, peygamber demiyor. 

Çok gecikerek de olsa, sadece cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün devreye girmesi, tek başına, sorunun çözümüne yeter mi? 

Durumun bu hali alacağı aylar öncesinden belliyken, söz konusu tüm partiler, olanlarda sorumluluk sahibi ve siyasi vebal altında değil mi? 

Hiç arzu etmiyorum. Ama böyle bir kriz daha da derinleşir, yeni bir seçim zorunlu olursa eğer, gerçekten sizce de bu günahın tek sorumlusu CHP' mi? Bu güzel ülkenin, yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen, özü hala taş gibi sağlam olan büyük Türk milletiinin, kaybedecek daha fazla zamanı var mı peki? 

Bu, göz göre göre, bile bile lades değil mi? Peki tutuşulan bu aptal ladesin kazanana bile zerre faydası olacak mı? 

"Olacak!" diyen beri gelsin hele... Hiçkimsenin bilmediği bir şeyler biliyor besbelli ki... O anlatsın ki, sayesinde biz de huzur bulalım. Olma mı canım?! 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..