Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '10

 
Kategori
Deneme
 

Bilge kralla küçük serçe

Bilge kralla küçük serçe
 

Ben mi /Sen mi / Biz mi?


Hayaller ülkesinin gerçek bir kralıymış 

Sorulmayan sorulara sorular soranıymış 

Hem hayale hükmeder hem de hayal örermiş 

Hayalin içindeki gerçeğe yol bölermiş 

..... 

Yüreği titretirmiş yüreğinin tınısı 

Zalimi titretirmiş o yürekli kılıcı 

Hem sözün ustasıymış hem de asil sessizin 

Hem dertlinin sazıymış hem de tümden dertsizin 

.... 

Gecenin ışığında günün bütün renginde 

O kocaman yüreği bir aslanın denginde 

Haksızlıklarda konuşurmuş kılıcı 

Hakkı teslim etmekte kalpleri ısıtıcı 

Gündüz çevresindekilere şefkatini dağıtır 

Gece oldu mu Bilge, acıları damıtır 

............. 

Gün içinde verirken en zorlayan kararı 

Korkuturmuş tebayı o kararlı kaşları 

Fakat gün karardı mı onu candan görenler 

Bilirlermiş Bilge’nin akıttığı yaşları 

......... 

Hayatın zorlukları bir pişirmiş ki onu 

Zorlukları eritmek ona çocuk oyunu 

Fakat gönlündeki düşe gelince konu 

Hayallerinin bitmez tükenmez sonu 

....... 

Sevgi Bilge Kralın en doruktaki düşü 

Sevgisine denk dünyada yok bir eşi 

Platon bile aradığı estetiğe ulaşmaz 

Bilge Kralsa bu aşkından hiç şaşmaz 

........ 

Ruhta arar sevgiyi ten ondan sonra gelir 

Onun bu sevgisinde tüm sahtelikler erir 

Der ki insan sevdi mi tenle ruh birliktedir 

Yine de ruh sevgisi tenlerden önce gelir 

........... 

Aradığı estetiğe ulaşmak bir cevherdir 

O ulaşma gayreti yüreğinde güherdir 

Hayatının tümünü bu hayaline adar 

Yoluna bir serçeyi çıkarır adil kader 

........... 

Bilge önce serçeyi eline almak ister 

Serçe ele konmadan Bilge’den dilek diler 

Benim bir hayalim var, Ey Bilge Kral 

Hayalimi duy da beni öyle ele al 

........ 

Şu minicik cüsseme kanan bunca insanlar 

Yüreğimi de bir küçük top sandılar 

Bilmezler ki o yürek yıllardır neye kanar 

Ruhumu da sevecek bir Bilge için ağlar 

......... 

Bilge duyduklarına inanamaz ilk anda 

Bir serçe mi konuştu şu kararmış zamanda? 

Bunca yıl sen yüz de ruhların ummanında 

Küçücük serçe bitsin, Yüce Kral yanında… 

........ 

Uzattığı elini aniden geri çeker 

Serçeye gülerek şu sözlerle dil döker 

Sana üç sorum var; Ey akıllı serçecik 

Bu soruları bilirsen hemencecik 

Yıllardır aranılan ruhları bulacağız… 

Hayal ile gerçeğin gizine varacağız… 

Belki de ikimiz bir anda sevgiyi tadacağız… 

....... 

Havada duran serçe Bilge’ye doğru döner 

Ey Bilge Kral cevapları bulsam eğer 

İnan ki hayat rengi ikimize de değer… 

.......... 

Bilge serçeyi kondurmuş omuzuna 

Kulak ver minik serçe şimdi şu ilk soruya: 

-Sence, Ben Kral mıyım? 

............ 

Serçe biraz düşünmüş; gitmiş bir güle konmuş 

Bir vakit sonra gelmiş, Bilge’ye geri dönmüş… 

-Ey Bilge Kral… Sen ülke yönetirsin… 

Ama “ben”ini asla… 

Seni yöneten “ben” var… 

Bence “sen” Kral değil, Beninin Sahibisin… 

Gündüz adaletinle ülkeyi yönetirsin… 

Gece hayallerinle sevgiye yönelirsin. 

......... 

Bilge Kral sevinmiş; çatık kaşlar düzelmiş… 

Tamam küçük serçecik.”Ben” de öyle diyordu… 

Ruhum ardından hep sek sek koşuyordu… 

.................. 

Geldik ikinci soruya; uzandık en doruğa: 

-Sence, sen bir kuş musun? 

Serçe Kral’ı bırakmış bir zaman yine yalnız… 

Gitmiş ağaca uçmuş… 

Kanatlarını açmış… 

Ay ışığına bakmış… 

Kanat çırparak gelmiş… 

................ 

Kralın eline konmuş: 

-Ben kuş gibi görünsem de, senin gibi ruhum var… 

Kanat çırpar tenimde… Sevgiye hayal kurar… 

O zaman ben bir kuş değil; ruh denen bir “var”lığım… 

Tanırsın sen de onu “ o gizem” sende de var… 

Benim ruhum özgürce gizem duyar göklerde… 

Ey Bilge Kral, senin ruhun dolaşır, sana ait hayalde… 

..................... 

Bilge Kral düşünmüş… 

Evet, demiş içinden… 

Hayallerimle özgür oldum niceden… 

Her hayalimin ardı renkli yağmur inceden… 

.......... 

Pekala, küçük serçe… 

Şimdiye kadar tamam,  

Geçtin bütün surları; bu soruyu bilmezsen; 

Bil ki ben ikna olmam, ayırırız yolları… 

......... 

Ben Bilge Kral görünürüm, sen de bir kuş… 

İkimizde de özgür ama içli bir ruh var… 

Diyelim ki beraber gökte uçmamız gerek 

Şimdiden sonra arasız sonsuza dek… 

Ben mi elime alacağım seni, sen mi konacaksın bana? 

Ve hangisinde en asil, en şefkatli mana… 

............... 

Serçe, Bilge’nin gözlerine bir bakmış… 

Bilge de serçeye aynı gözlerle bakmış… 

Serçe Bilge’nin omuzuna sıçramış… 

Bilge önce şaşırmış,  

sonra bir benliğini çok çabuk toparlamış… 

............... 

Serçe sesini iyice alçaltarak Bilge'ye fısıldamış; 

Aslında soruyu sorduğunda cevabını da verdin Kral’ım… 

Bilge bir Kral olduğunu, işte şu an gösterdin… 

............. 

Sevgiye varmak için; ne cüsse gereklidir ne beden 

Ne makam bir yol açar ne de şan… 

Tek tenle seveceksen bunun adı hüsrandır. 

Yalnız ben diyeceksen; hayallerin dumandır… 

Uzaklarda dolaşan ruhlar bizi görmezse 

Sen git o nadanları uykusundan uyandır… 

............... 

Duydum ki sen yürekli bir Bilge imişsin 

Platonun güzellik fikrine erişmişsin… 

“Güzellik hayalini” göz bebeğinde şefkatle eritmişsin… 

Duyduklarımı demin o gözlerinde gördüm; 

Hayallerimi o an gerçeklerinle ördüm 

Ruhla ten birleşir de gözlerden süzülürse 

İster beni eline al, ister eline konayım 

Farkı var mı Ey Bilge yürekten sevilirse… 

........................................ 

Platon; taaa karşıdan zirveye tırmanan bir Bilge ve Bilge’nin eline konmuş bir serçe gördüğünü söyledi…Ve ben, gözlere kulağımdan önce inandım…Bilge kim mi? Bilge “Var” olduktan sonra, soruya gerek var mı? 

Yegâh Elif Mirzâde 

 
Toplam blog
: 191
: 769
Kayıt tarihi
: 21.07.09
 
 

“Yazı yazmak” bir Yürek Yolculuğudur. Okumak ve yazmak bana Edebiyat alanının kapılarını açtı… Ed..