Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '12

 
Kategori
Efsaneler
 

Bilge tanrılıktan kötü şeytanlığa; Silenos

Bilge tanrılıktan kötü şeytanlığa; Silenos
 

Sardes şehrinden bir görüntü


Yassı burunlu, kafası kel, sakalı birbirine girmiş, koca karınlı,  sarhoş bir ihtiyar. Eşek sırtında gezer, kafası iyi olduğu için ikide bir düşer. Belinden aşağısı teke görünümünde, hayvan kulakları ve at kuyruğu olan erkeklik organı belirgin bir şekilde hep dik ve gözlerinde boğa bakışları olan bilge bir varlık. Tanrı Dionysos ve alayı ile birlikte gezer. Alayın içindeki Satir’lerin en yaşlı olanıdır. Adı Silenos.

Kır tanrısı Pan’ın ya da Hermes’le bir Nympha’nın oğlu olduğu rivayet edilir. Görüntüsünün tanrı Pan’a benzemesi onun oğlu olduğu iddiasını güçlendirse de, aslen Frigyalı olduğu ve bölgede su tanrısı diye anıldığı da bilinir. Animizmin inanç olarak hakim olduğu dönemde su tanrısıdır da, Tanrıların Olympos’a çekilmesinden sonra kahramanların yanında ikincil karakter rollere  düşmüştür. Bu itibarla Tanrı Dionysos’un yanında bilge kişiliği ile yer alır. Hatta Dionysos’u onun büyüttüğü ve yetiştirdiği söylenir. Şarap yapmayı ilk o bilmiş ve Dionysos’a öğretmiştir. Mitolojide bilinen en meşhur hikayesi Kral Midas ile yaşadığıdır.

Dionysos ve alayı bugünkü adıyla Bozdağlardan geçerken Silenos her zamanki gibi şarabı fazla kaçırmış ve bir ağacın dibinde sızıp kalmış, onun yokluğunu fark etmeyen alay yoluna devam etmiştir. Dönemin Kralı Midas’ın askerleri Silenos’u ağacın dibinde uyurken görürler ve bu tuhaf görünümlü yaratığı derdest edip krallarının önüne çıkarırlar. Kral Midas onu tanır ve yanında krallara layık olacak şekilde misafir eder. Onun bilgeliğinden pay almak için kolay kolay konuşmayan Silenos’un ağzından laf almak için epey uğraşır ve çok meşhur olan şu dialog ortaya çıkar.

Kral Midas: İnsan için en iyi şey nedir?

Silenos:  Doğmamak!

Kral Midas: İkinci en iyi şey?

Silenos: Mümkün olduğunca çabuk ölmek!

Dionysos ve alayının yeniden Bozdağlarda görülmesi ile Kral Midas on gün misafir ettiği Silenos’u Dionysos’a teslim eder. Bu durumdan çok hoşnut olan tanrı, kralın bir dileğini yerine getireceğini söylediğinde bilindiği üzere Kral Midas dokunduğu her şeyin altın olmasını isteyecektir. Çok zengin olacağını düşünen Kral dokunduğu yemeğin de altın olduğunu gördüğünde tekrar koşar Dionysos’a, ondan af diler ve eski hale dönmek istediğini söyler. Çözüm, kralın bugünkü adıyla Gediz nehrinde yıkanmasıyla bulunur ve Midas eski haline döner. Tarihte parayı bulan ilk medeniyet olan Lidyalıların kenti olan Sardes, işte bu nehirden çıkarılan altınlarla zenginleşmiştir. Karun gibi zengin olmak deyimi dönemin kralı Kraisos’dan gelmektedir.

Silenos’a yeniden dönecek olursak; zamanının su tanrılığından, Tanrı yardımcılığına tenzili rütbe olan kahramanımız çağlar boyunca anlatılan bilgelik hikayelerinin ardından tek tanrılı dinlerin ortaya çıkmasıyla daha da vahim bir duruma düşmüştür. Artık durmadan Nympha’lere musallat olmasından mı, hep dik duran erkeklik organından mı, yoksa şarabı yaratıp sarhoşluktan vazgeçmemesinden midir bilinmez; kötülüğün simgesi olan şeytan, görüntüsünü Silenos’dan almıştır.

İnsan varoluşunun uç noktalardaki yaşamsal güdülerinin güçlü bir karakteri olan ve olağan üstü sembollerin giydirildiği Silenos; vahşi doğamızla, medeniyetimizin bir arada kaynaştırıldığı, insan aklının yarattığı olağan üstü bir yaratıktır. Edebi bir karakter olmanın ötesinde canı ile kanıyla içimizde  -sürgünde de olsa- yaşamaya devam eden ruhumuzun bir parçasıdır. Ve bize iyi ile kötünün çağlar boyunca nasıl yer değiştirdiğini ve insan algısının ne denli uçlarda yanılgılara açık olduğunu öğretir hala.         

 
Toplam blog
: 58
: 536
Kayıt tarihi
: 14.09.11
 
 

"Uzun ince bir yoldayım" diye tarif etmiş hayatını Ozan Aşık Veysel. Yazdığı bu sözlerinde beni e..