Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '07

 
Kategori
Felsefe
 

Bilgi, kültür, felsefe üzerine

Bilgi, kültür, felsefe üzerine
 

Bilgi; gözleme, deney, okuma, düşünme ve sezgi yoluyla edinilen teorik ve pratik gerçeklerin, bellege kaydedilmiş halidir denebilir. Bir başka deyişle obje ile suje veya nesnel olanla öznel olanın arasındaki bir ilişki ve süreçtir de diyebiliriz.

ANCAK, bilgi dedigimiz şey, hafızalarımıza aynadan yansır gibi yalın bir şekilde işlenmez, tarihsel sürec ve üretim ilişkileri içinde biçimlenen belirli bir mantık çerçevesinde ve içinde bulunulan "kültür ortamı"nda biçimlenerek, bir formasyon ve öznellik kazanarak kaydolurlar. Bu "dizilenme" formu, mentalite dedigimiz şeyin de kaynagını oluşturur. Ve bu zihinsel işleyişin forme edilmesinde, kişinin ait oldugu "kültür" çok büyük etkileme özelligine sahiptir.

Kültür (culture) ise; bir toplumun (ki bu sınıflı bir toplumdur, uzunca bir zamandan beri) gelenek, görenek, sanat, düşünce yapısı, ideoloji, üretim ilişkileri, tarihsel birikim ve oluşturdugu sosyal kurumlar gibi bir çok kavramın tümünü kapsayan, bireyler arasında duygu ve düşünce birligi oluşturan, şekillendiren kollektif maddi ve manevi bir degerler toplamıdır. Daha genel bir ifadeyle kültür, "dogada belli amaçlar ugruna yapılan degişiklik ve dönüşümlerin" toplamıdır.

Öyle ki, kültürel kategoriler dogayı tanımlama ve algılamamızda çok etkili olmuş, hatta "bilimi dahi" çerçevelemiştir. Bir Orta Çağ Avrupalı'sı için daglar ıssız korkunç yerler olarak gözükürken, romantizm çagının avrupalısı dagları şiirlere konu etmiş övmüştür. Bir avcı - toplayıcı kabile için "vahşi doga" çok anlamlı bir ifade olmazken, bir çiftçi için tehdit, bir kentli için bugün yapay ortamdan kaçış ümidini ifade eder olmuştur.

Bugün modern bilim dedigimiz şey, aslında "batı" dünyasının dogal dünyaya bakışını içermekte, diger kültürlerle arasında bir bakış açı (paradigma) sorunu yaşanmaktadır. Batı da (aslında sınıflı toplum tarihi de denebilir) çogu bilim"dogayı anlamayı", onu zaptetmek ve sömürmekle eşdegerde tutmuş, ekoloji bile, dogal ilişkileri kontrol edebilmemiz amacıyla çalışan bir bilim dalı olmuştur. Doga bilimlerinin birleşmesi bile, bilimin kendisi tarafından degil, insanoglunun dahil oldugu ekonomik-sosyal sistemlerin bir geregi olarak yaptıgı hareketlerin çevreyi tehdit eder hale geldiginin farkına varan "halk" tarafından ortaya çıkarılmıştır.

Her insan işte böylesi bir karmaşık sürecin ve dahil oldugu kültür ortamının içinde yogrulmuş bir ürün olarak kendini bulur ve saf bir halde degildir. Bu yogrulmuşluk durumu da sabit bir halde degildir, dogada devamlı meydana gelen bilimsel ve teknolojik degişimlerle, buradan üreyen bilgi, düşünce üretim ilişkileri içinde bir nevi "ortakyaşam klibi" şeklinde sürekli bir degişime ugrar ve bir metaformoz hali var gibidir.

İşte tam bu nokta da içinde bulundugumuz çagın "küreselleşme" boyutu da dikkate alınacak olursa, hayal etmede bile güçlük çekecegimiz çok karmaşık süreclerin ve fenomenlerin etkisi altında oldugumuzu görebiliriz. Ki, dünyada yaşanmakta olan felsefi krizin altında da bunun etkilerini görmek, modern-postmodern tartışmalarının vardıgı noktada durumu biraz olsun algılamak mümkündür. İnsanoglu acze düşmüştür! (Devam edecek..)

 
Toplam blog
: 88
: 1115
Kayıt tarihi
: 09.01.07
 
 

Ankara SBF'yi bitirdim. Öğrencilik yıllarında gazetecilik, sonrasında uzun yıllar özel sektörde ü..