Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '09

 
Kategori
Eğitim
 

Bilgi çağında öğretmen olmak

Pozitif yönde değişen dünyada bilgi, haberleşme ve teknolojinin baş döndüren ilerlemesi gerçekte toplumların sahip olabileceği en önemli kaynağın hammadde sanayi ya da teknoloji değil, bilgi olduğu(gözlenilen, yaşanılan ve yapılan araştırmalar) apaçık ortaya koymuştur. Enformasyon çağındaki maddi ve manevi zenginlikler bilgi sayesinde olmuştur. Öyle ki bilgi ekonominin en önemli hammaddesi haline gelmiştir.300 yıllık bir süreden fazla geçmişi olan “sanayi toplumu” kavramı yerini hızla bilgi toplumu kavramına bırakmıştır.

Bilginin baş döndürecek şekilde ilerlemesi, ister istemez kuşaklar arasındaki diyalogu da değiştirmiştir. Bilgi çağında hayatı yaşamayı becerebilmek, çevreye ayak uydurabilmek, ilerlemeyi takip etmek, kendimizi zamana göre ayarlamak ve empati yapmak biz öğretmenler için zorunluluk haline gelmiştir. Bilgi çağı toplumunun öğretmeni bilginin felsefi ve eğitim açısından değerini bilmeli, ses, söz ve beden dilinin özelliklerini iyi kullanabilmelidir.

Bilgiye ulaşma ve bilgiyi sunma konusunda rehberlik etme rolünü üstlenen öğretmenler, bilgiyi depolamak için değil, bilgiyi değişik durumlarda kullanılmayı öğrencilere kavratılmalıdırlar.

Öğretmen, öğrenciye zevk ve istekle birlikte, nasıl öğrenileceğini öğrenme yeteneğine bilimsel merak kazandırmalıdır. Bilgi toplumunda öğretmen yerine göre hem öğrenci hem de öğretmen olabilmeli, bilişim teknolojileri konusunda kendini yetiştirmeli ve sürekli bilgilerini güncelleştirmelidir.

Bilgi toplumun öğretmeni “Her şeyi ben bilirim anlayışıyla hareket etmez çünkü bilgi onun tekelinde değildir. Çoğu öğrenci evinde bilgisayar ve internet, hata on parmakla klavyeyi didik didik edip yazarken öğretmen bırakın on parmakla yazmayı halen bilgisayarı açmaktan yoksun kalmış olabilir. Bilgi ve enformasyon çağında öğretmenin görevi bilgiyi aktarmaktan ziyade öğrenciye bilginin kaynağını göstermek, rehberlik etmek yol değil yolları göstermektir. Bilgiye nasıl ulaşılacağını bundan nasıl faydalanılacağını öğretmektir.

Bilgi toplumunda öğretmenin gücünü çok bilgiye sahip olmasından değil, bilgiyi kullanma ve öğrenmeyi öğretme, gücünü belirler. “Enformasyon ve bilgi çağının öğretmeni sadece benim dediğim doğrudur anlayışının aksine başkalarının da söyledikleri doğru olabilir(bilimsel düşüncenin olmazsa olmazı) anlayışıyla hareket ederler.

Artık öğrenen toplumlarda öğretmenler “hayat boyu öğrenciler” olarak kabul edilirken, öğrenmeyi öğreten bilgi çağı öğretmenlerinin sınıf yönetimdeki temel özellikleri de şunlar olabilmeli:

*Öğrencilere karşı arkadaşça tutumlar geliştirir: Eğer öğretmenle öğrenciler arasında güvene dayanan bir ilişki varsa, sınıf yönetimi kolaylaşır. Öğrenciler sevdikleri öğretmenle işbirliği yaparlar. Öğretmenini seven bir öğrenci onun dersini de severek çalışır.

*Uygun davranışa ilgi gösterir ve sınıfta iyi niyet oluşturur: Davranışı kontrol etmenin en iyi yolu, öğrencinin olumsuz davranışlarına değil olumlu davranışlarına ilgi göstermektir.

*Öğrencilerini yöneticilere, anne ve babalarına şikâyet etmez: Sınıfta düzeni sağlamak öncellikle öğretmenin sorumluluğudur. Öğretmen bazen sınıf düzenini bozan öğrencileri yöneticilere ve anne babalara şikâyet etme eğilimindedir. Bu durum, öğretmenin yetersizliğinin bir sonucudur. Zaten öğrenciler, bilinçli yönetici ve anne babalar bu tip öğretmenlere karşı olumlu duygular taşımazlar.

*Belli öğrencilere özel ilgi göstermekten sakınır: Başarılı öğrenci kadar başarısız öğrencinin de öğretmen üzerinde hakkı vardır. Bazı öğretmenler çabuk anlayan, saygılı ve çalışkan öğrencilere sınıf içinde fazla ilgi göstererek onları şımartma eğilimindedirler. Öğretmenin bu tutumu yavaş anlayan, okul başarısı düşük öğrencilerin adalet duygularını zedeler.

*Öğrencinin kişiliği üzerine değil, kabul edilmeyen davranışı üzerinde durur: Öğrenci istenmeyen bir davranış gösterdiğinde, öğretmen davranışın değil de öğrencinin kişiliği üzerinde odaklanırsa “öğretmen beni sevmiyor, öğretmen bana taktı” duygusunu uyandırır.

*Kesintiye yol açan öğretim tekniklerini değiştirir: Sınıf yönetiminde öğretim tekniğinin payı büyüktür. Yanlış öğretim teknikleri öğrencilerin sıkılmasına ve istenmeyen davranışların ortaya çıkmasına yol açabilir.

Öğrencilerin derse ilgi göstermediğini gören bir öğretmen, öğrencileri suçlama yerine, öğrencilerin görüşünü alarak tekniğini değiştirmelidir.

*Disiplin sağlamak için bağırıp çağırmaz: öğretmen sınıfta disiplin sağlamak için “Kes sesini!” “Konuşma, otur yerine”, “Yeter artık!” gibi zaman kaybettiren ve saygınlığına gölge düşüren hitaplar kullanmamalıdır.

Kısacası enformasyon çağının öğretmeni her yönüyle donanımlı ve şuurlu olmak zorundadır.

Çünkü: uğraş alanının hammaddesi insandır. Hammadde olarak işleme aldığı insanı eğer defolu olarak çıkmasına neden olursa birey ve toplumu entropiye uğramasına imkân verecektir. Bununda azami sorumlusu eğitimci olacaktır. Albert Cam us’un deyişiyle “ Bir toplumda eğer bir cinayet işlenmişse cani kadar toplumda suçludur”. Sözünün muhatabı olarak eğitimci kendini bulacaktır.

Bahsettiğimiz nedenselliklerin oluşmaması için eğitici maddi ve manevi olarak desteklenmeli yalnız bırakılmamalıdır. Öğretmeni denetleyen ve rehberlik eden müfettiş ve idarecilerin de öğretmenden daha liyakatli, program ve iletişim bilgisi olan en azından öğretmenin vizyonunu algılayabilecek kalitede olmalıdırlar. Aksi durumda bilgi çağının gereklerini yerine getirmeyen sosyal varlık olarak eğitim kurumlarının paradigması iflas edecektir.

 
Toplam blog
: 8
: 2468
Kayıt tarihi
: 28.08.09
 
 

Diyadin/Ağrı doğumlu. Amacı sevgiyi hayata yerleştirmek. ..