Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bilgi edinmek ve hayatı öğrenmek için okumak hamallıktır

Bilgi edinmek ve hayatı öğrenmek için okumak hamallıktır
 

İnsan hayatta ne yapacaksa onu öğrenmeli. Everest tepesine tırmanma ihtimaliniz var mı? Bir gün belki olur. Ona bakarsan bir gün belki aya da çıkarsın. İnsanlarımızın yanlışı; bir şey gelecekte lazım olur diye yapılmaz. Gelecekte her şey lazım olabilir. O zaman işimizi gücümüzü bırakıp gelecekte karşımıza çıkabilecek şeyleri (hatta çıkmasa bile) merak ettiğimiz her şeyi öğrenmek için okuyalım da okuyalım.

İnsanları görüyorum… Kendileri kadar düşünce ve birikimi olmayan sadece yazdıkları için yazar adını alan bir takım kişilerin kucak dolusu kitaplarını okuyorlar. Zamanıma yazık, minnoşun kuyruğu ile oynarım daha iyi. İyilik masalları, kötülük masalları… Onların yaptığı yanlış tespitleri beş yıldır yazıyorum, düzeltemedim.  Bazen bu kitapları çöpte falan görüyorum, çok seviniyorum; çünkü yeri orası. Sadece nasılsa beni birileri okuyor diye yazılmaz beyler. Onlara onlarda olmayan bir şey vereceksiniz.

Sadece zevk için, bir de mesleğiniz için okuyacaksınız. İşte biz millet olarak böyle yıllardır boş şeylerle kafamızı doldurduğumuz için içimizden bir Aniştayn çıkmadı. Gençleri de okuyun okuyun diye zehirlemeye çalışıyorlar ama Allahtan onlar uyanık;  internete, topa, diskoya kaçıyorlar. Müslümanlık için de öyle, okuyacaklarına ibadetlerini yapsalardı hepsi şimdi cennetlikti; okudular El Kaide oldular.

Dünyadaki savaş, kavga ve kargaşanın nedeni de bu okuma. Yazanlar her şeyi yazıyorlar ve bizler de elimize geçen her şeyi okuyoruz. Ama yazanlar kendi acayip fikirlerini yazıyorlar. Onlar da böyle yetişmişler. Enver paşayı okumuşlar, Hitler’i okumuşlar, çift sürerken kızıp öküzünü öldüren çiftçiyi okumuşlar… E haliyle okuduklarını yazacaklar. Hitler’in maceralarını okuyarak yetişen biri Aniştayn olabilir mi?

Ben Kerim Korkut milleti bu hastalıktan kurtarmaya çok çalıştım, hala da uğraşıyorum. Ama işte devlet eliyle milli feraset okullarda öğrencileri bu yanlışı sürdürmeye mecbur ediyor. Okuyacaksın ki adam olacaksın. Okuyacaksın ki iş bulasın. Kültürlü ve bilgili olup hayatı ve dünyayı öğrenecekmişsin. Öylesine saçma bir milli eğitimimiz var ki çocukları kütüphaneye sokuyor. Yani tamam, okusunlar ama okudukları ne, bir de ona baksınlar.

Her yazanın kitabı okunur mu ya! Adam düşüncelerinin fanatiği. İlla onu birilerinin beynine sokacak. Objektif yazar yok. Herkes kendini yazıyor. Adam peygamberi anlatmış. Şeklini bile çizmiş. Kaşları kara, gözleri ela… Gördün mü peygamberi? Yanlış anlatıyor. Ya da Atatürk’ü… Çocuklar şimdi size Atatürk’ü anlatsınlar gerçekle hiç alakası olmayacaktır.

Siz okumasanız onlar da yazamazlar… Şair olmuş, kitaplar dolusu şiir, internette binlerce. Daha önce yüz kere duyduğun şiir cümleleri “Gözlerimden akan yaşlar, hayalin ruhumu süsler, gecenin karanlığında…” Allahım Allahım, kusasım geliyor. Ya tamam, sen şairi azamsın ama lütfen yazma bunları!

Adam kitap yazmış öğütler veriyor. Daha önce bu öğütleri yüz defa bir yerlerde okumuşsunuzdur. Üstelik doğru da değil. Çocuk yetiştirme ile ilgili bir toplantıda çocukların nasıl yetiştirilmeleri gerektiği konusunda beş madde sayıldı. Ben itiraz ettim, beşi de yanlış dedim ve açıkladım, salonda alkış tufanı. Düşünebiliyor musunuz resmi ve önemli bir birimimizin çocuklarla ilgili hem de üstatların kaleme aldığı çocuk yetiştirmenin beş kuralı da yanlış çıkıyor. Ama size bize bunları ders diye okutuyorlar.

Biz bilgi edinmek ve hayatı öğrenmek için okumak hamallıktır diyoruz ya sanılıyor ki işte seçerek okuyalım, her şeyi okumayalım demek istiyoruz, piyasada yazılan çizilen abuk subuk kitapların çokluğundan şikâyet ediyoruz. Hayır; çok okumaktan değil ama okumaya bu kadar odaklanmaktan şikâyet ediyoruz. Okuryazar değilsen adam değilsin. Tahsilin yoksa adam değilsin. Kim çıkarıyor bunları? Kendileri pek mi adammış! Kayserililerin hepsi tüccar, esnaf; Tunceli’de okuma birincisi. Kayseri ekonomik olarak Tunceli’ye beş basar. Okumanız gerektiği, okumadığınız takdirde bir yerlere gelemeyeceğiniz, dahası bilginiz kültürünüz yoksa adam sayılamayacağınız kafanıza yerleştiriliyor. İşte böyle doldurulan saf vatandaşımız da Adapazarı’ndaki çiftlikleri satıp İstanbul’a okumaya gidiyor. E be kardeşim, anlayabilirsen sen zaten okuyorsun!

Ah biz bu ülkede ne yanlışlarla mücadele ediyor, neleri değiştirmeye çalışıyoruz bir bilseniz! Doğrudur, yaşadığımız hayatta bazı şeyleri bilmemiz gerekir. Öncelikle işimiz/mesleğimiz/sanatımızla ilgili elbette okuyacağız. Ama sadece işimizle ilgili… Mesleğim kaynakçılıksa hasta bakıcılığını bilmeme gerek yok. Sen önce kendi işini öğren kardeşim, başka şeylerden sana ne! Hesabı öğreneceksin çünkü hayatta gerekebilir. Çok zorunlu şeyleri öğreneceksin. Adam And Dağları’nın jeolojik durumunu yazmış. Seninki meraktan okuyormuş. Ben de Affedersin kı… mın kıllarını saydım yazdım, onu da meraktan oku! Kitap okumak işe yarasaydı ben Türkiye’ye başbakan olurdum. Zira ömrüm okumakla geçti. Bu kadar okumanın sonucu vardığım nokta saçlarım döküldü, gözlerimde halka gibi gözlükler. Yine de okumayı yazmayı mutlaka öğreneceğiz; çünkü bazı şeyleri öğrenmek zorundayız. Bu iş için kerrat cetveli ve alfabe yetiyor. Ama biz çocuklarımızı 20 yıl okullarda süründürüyoruz. Okuldan kaçana ceza değil madalya vermek lazım; çünkü akıllı.

Kerrat cetveli yani hesap, alfabe yani okuma yazma, işimiz mesleğimiz, bilmemiz gereken birkaç şey ve bunların dışında keyif için hani sinemaya gitmek gibi roman hikâye… Milletçe okumayı çok dillendiriyoruz, hatta sloganımız var “oku da adam ol” ama Allaha şükür ki insanlarımız bu kadar saf değiller. Yani okumuyorlar ve doğru yapıyorlar. Japonlar çok okuyorlarmış. Ama bir baktın mı ne okuyorlar.

İşçi 800 lira, başbakan 25.000 lira alırsa ne kadar yazsak da bu insanları ikna etmek elbette çok zor olacak…

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..