Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '08

 
Kategori
Siyaset
 

Bilgi ekonomisi, nükleer santral istememek, mavi bayraklı ülke olabilmek?

Bilgi ekonomisi, nükleer santral istememek, mavi bayraklı ülke olabilmek?
 

Dünya hızla bilgiye akmakta. Bilgi yoğun süreçlerin ekonomik ve sosyal hayatımızdaki işlevi akıl almaz hızla gelişiyor. Bu anlamda dünya da yeni güç merkezleri oluşuyor. Gelişmeler on- onbeş yıl içerisinde hayatımızda önemli değişiklikler yaratacak gibi gözüküyor.

Bigisayarlardan kola makineleri, bankamatikler, okur yazar kasalara ve benzeri teknolojilere kadar yaşanan gelişmeler hayatımızı olağanüstü etkiledi.

Yakın gelecekte hücre bütünüyle modellenmiş olacak, bu gelişme birçok hastalığa son verecek. Özellikli bitki ve hayvan üretim kapasitesi çok hızlı gelişecek.

Biz siyasal hukuksal geriliğimizle bilişim sektöründe, nanoteknolojide, biyoteknolojide ve benzerlerinde gelişmek için önce değişimi yakalayıp sonra değişimin belirleyicilerinden nasıl olacağız?

Bu sorunu hızla aşsak dahi doğru olan yön ülkemiz için uluslararası piyasanın yönü müdür?

Dünyanın gittiği yön doğru mudur?

Başka yöne gidilemez mi?

Yönümüze kim, nasıl, neye göre, karar veriyor?

Ben Türkiye’nin her 0yönden temizlenmesinden yanayım; siyaseten çevre yönünden; insan ve doğa uyumu yönünde. Mavi bayraklı kıyılar gibi mavi bayraklı temiz ve yeşil bir ülke; topraklarında yeni beton yapılaşmaya izin verilmeyen, hızla beton ve asfalttı azaltan enerji üretimini ekolojik dengeye yeniden kavuşma yönünde şekillendiren; dünyanın en temiz turizm ve organik tarım ülkesi olmak. Ülkeyi sürekli yeşillendirmek su kaynaklarını koruma altına almak vb…

Sanırım ilk nükleer santral ihalesi 24 Kasım’da bir çoğumuz nükleer santral istemiyoruz! Biz istemedik yine de yasallaştı gelindi ihalesine; firmalar dahi belirlendi.

Bir şeyi istememek olmasını engelleyeceğiniz mekanizmaları devreye sokamıyorsanız hiç anlamlı değil. Bir santralin kurulması kararı siz istemediğiniz halde vekilleriniz tarafından verilebiliyorsa bu süreçte bir aldatmaca vardır. Karar alma mekanizmasında bir sorun vardır.

Yöre de yaşayan insanların hayatını etkileyecek bir yatırım kararı o insanlar ve gelecek nesillerinin varlığı gözetilmeden onlarsız alınamamalıdır. Ancak alınıyor ise bu karar kimin için hangi çıkarlar içinse bu hukuk ve sistem onlara göre düzenlenmiş demektir. Bu durumda demokrasi ve hukuk sorunu vardır.

Nükleer santrala karşıyım derken hukuk ve demokrasi mücadelesini önemsemek gerekir. Demokrasinin bilgi sahibi olunarak sorun hangi ölçekte ise çözümünde o ölçekte, taraflarıyla ikna mekanizmaları işletilerek karar alınması demek olduğunu artık kafamızın bir kenarına yazmamız gerekir. Bu açıdan demokrasi sadece bir oydaşma, vekil tayin etme süreci değil, doğrudan bigilenme ve ikna süreçlerinin işletilerek geleceğe birlikte karar verme olanağıdır. Demokrasiyi burjuva diye beğenmemek yahut demokrasi mekanizmasına ideolojik benimsemek ( ‘benim demokrasim iyidir’! ) geleceğimiz hakkında, istemediklerimiz konusunda bugünden samimi olmamak gibi bir durum yaratır.

Kendi geleceğimiz konusunda tüm toplumun söz sahibi olabileceği mekanizmaların yaşama geçirilebileceği bir anayasamızın olmasını savunmak, karşı olmak ve istememek pozisyonlarında kalmak ve sonra olanlara göz göre göre razı olmaktan daha anlamlı ve işlevli gelecek için. Esas olan tüm toplumla birlikte bir gelecek tasarlayabilmek; bu yönde toplumsallaşmaya katkıda bulunabilmek, bir sorumluluk hissediyorsak.

Özgürlüğe giden yol demokrasinin içinden geçer.” Bu durum tarihsel olarak ispatlanmıştır.

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..