Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '06

 
Kategori
Üniversiteler
 

Bilgi toplumu ve üniversiteler

XX. Yüzyılın son on yılı tüm dünya ekonomisinde ve her türlü günlük hayatımızda değişikliklere neden olan iki büyük harekete sahne olmuştur. Bunlardan birisi ekonominin küreselleşmesi diğeri ise teknolojideki evrimdir. Küreselleşme ile dünya ekonomileri birbirine bağımlı hale gelirken, teknolojik evrimle de internet ve diğer bilgi ve iletişim teknolojileri gelişmiştir. Temel özelliği maddi ürünler yerine, bilişim teknolojileri sayesinde bilgi üretiminin önem kazanacağı bir çağa girmiş bulunuyoruz. Bu çağ “üçüncü dalga” ( birinci dalga tarım toplumu, ikinci dalga sanayi toplumu), “modernlik sonrası çağ”, “endüstri sonrası toplum” “ enformasyon çağı” ve “BİLGİ TOPLUMU” gibi değişik isimlerle adlandırılmakla birlikte bunlardan en fazla kabul gören bilgi toplumu kavramıdır. Çünkü bu çağın en önemli elemanı bilgidir. Bu çağ için Thomas A. Stewart’ın “içinde yaşadığımız çağda, zenginlik bilginin ürünüdür. Bilgi ekonominin başlıca hammaddeleri ve en önemli ürünleri haline gelmiş bulunuyor. Günümüzde zenginlik yaratmak için gerek duyulan sermaye varlıkları, arazi, bedensel emek, imalat aletleri ve fabrikalar değildir. Bunların yerini bilgi almış durumdadır” ifadeleri bilgi toplumu ve bilgi tabanlı ekonomiyi en iyi tarif etmektedir. Bilgi toplumu, başta emek faktörü olmak üzere tüm üretim faktörlerinin, kamu ve özel sektör işletmelerinin, bireylerin ve devletin teknolojik gelişmeler karşısında yeniden yapılanmasını, yeni bir dünya görüşü ve yaşam felsefesini beraberinde getirmektedir. XX. Yüzyılın son on yılına kadar hüküm süren sanayi toplumunda maddi sermayenin yerini bilgi toplumunda bilgi ve insan sermayesi, sanayi toplumunda kol gücünün yerini, bilgi toplumunda beyin gücü almakta, sanayi toplumunda fiziksel ve düşünsel anlamda insan sermayesinin üretime katılımı söz konusu iken, bilgi toplumunda düşünsel anlamda, yükseköğrenim görmüş nitelikli insan sermayesinin üretime katılımı sözkonusudur. Örneğin, OECD ülkelerinde yapılan araştırmalar, bir yıl daha fazla yükseköğrenim gören ülkelerde zaman içerisinde ekonomik randımanın %3 ila 6 arttığı gözlenmiştir. Modern toplum daha fazla kalifiye elemana ihtiyaç duymaktadır.

Bilgi Toplumu birbirine bağlı dört elemanın bileşkesinden doğmaktadır. Bunlar; bilimsel araştırmalar ile yeni bilgilerin üretilmesi, üretilen bilgilerin eğitim yoluyla iletilmesi, bilişim ve iletişim teknolojileri yardımıyla yayılması ve teknolojik yenilik (inovasyon) aracılığı ile işletilmesidir. Araştırma, eğitim ve yeniliğin (inovasyon) kesişme noktasında bulunan bilgi toplumunun merkezinde üniversiteler bulunmaktadır.

Bilgi toplumununu taşıyan ve ileri götüren birimin üniversiteler olduğunu gören AB Komisyonu Mart 2000’de Lizbon’da belirlediği strateji ile 2010 yılına kadar “AB ülkelerinin, dünyanın en dinamik ve en iyi rekabet edebilen, kalite ve kantite yönünde gelişen iş ortamına eşlik eden sürekli ve kararlı bir biçimde büyüyen bilgi tabanlı bir ekonomi ve sosyal birliği güçlü bir topluluk oluşturması” için 2007 sonuna kadar Avrupa üniversitelerinin dünyanın en saygın ve kaliteli üniversiteleri haline getirilmesi için gerekli modernizasyonun yapılmasına karar vermiştir. Bazı Avrupa ülkelerindeki üniversitelerin gerek insan kaynakları (araştırmacılar ve öğretim elemanları), gerekse ekonomik, özerklik ve sayısal bakımından Türk Üniversitelerinden çok daha ileride olmasına rağmen, ABD üniversiteleri ile yarışamayan Avrupa üniversitelerinde eğitim, araştırma ve yenilik (inovasyon) konularınında mükemmeliyeti yakalamak için çalışmalar yapılırken Ülkemizde bu konularda maalesef hiçbir çalışma yapılmamaktadır.

Türkiye sanayi toplumu olmayı yakalayamadığı gibi bilgi toplumunun da gerisinde kalmamak için vakit kaybetmeden üniversitelerin sorunlarına eğilmeli ve modernizasyonları için gerekli her türlü karalar alınmalıdır. 2006 yılında YÖK tarafından Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi Taslak Raporu hazırlanmış, ancak bu taslak raporun rapor haline getirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması, taslak raporda da anlaşılacağı gibi Türk Üniversitelerinin Bilgi toplumunun gereği olan araştırma eğitim ve yenilik (inovasyon) üçlüsünü mükemmel halde yapacak durumda olmadıkları görülmektedir. Bunun için;

1- Akademik ve mali özerkliği açıkça belirten, Türk yükseköğretimini yeniden yapılandıran bir kanunun acilen yasalaştırılması.

2- yetişmiş insan (araştırmacı, öğretim elemanı) sayısının artırılması ( özellikle doktorant sayısı) için gerekli önlemlerin alınması.

2- Üniversiteler araştırmaların yapıldığı en önemli kuruluşlardır. Bu nedenle Avrupa Topluluğu komisyonu 2010 yılına kadar araştırma geliştirme için Yurt İçi Hasılalarının %3’ünü ayırmaya karar vermiştir. Türkiye’de de bu oranın %2 ler seviyesine çıkarılması gerekmektedir.

4- Türkiye’deki bir çok üniversite Tekno-Park veya Tekno-Kentlerini kurmuş veya kuruluşunu tamamlamak üzere olup araştırma ve yenilik (inovasyon) konularında çalışma yapmaya çalışmaktadırlar. Ancak bazı üniversitelerimizde bu konularda hiçbir faaliyet görülmemektedir. Bunların da bir an önce tekno-parklarını tamamlayabilmek için gerekli çalışmaları yapmalardır.

5- Öğretim elemanlarının yurt içi ve yurt dışı üniversitelerinde hareketliliği sağlanmalı, bunun için kişilere kolaylık sağlanmalı, ortak projeler teşvik edilmeli, çıkarılacak kanunda bu konuya mutlaka yer verilmelidir.

6-Üniversitelerin öğrenci kaynağı lise ve dengi okullardır. Buralardan gelen öğrencilerin daha kaliteli olması için mutlaka Türk Eğitim Sisteminde de acil iyileştirmeler yapılmalıdır.

 
Toplam blog
: 8
: 1300
Kayıt tarihi
: 01.11.06
 
 

1952 Elazığ doğumluyum. Lisans eğitimimi Ankara Üniversitesi Fen Fak. Jeoloji Bölümünde, yüksek lisa..