Bilgisayarın mı Var? "Dertlerin Bitmez!"

   Taş devri, tunç devri, demir devri “dedik dedik, pat diye bir “teknoloji devrine” girdik ki, tutabilene aşk olsun. Tutsak olduk. Kafamızda “hayal” diye tasarladığımız, gerçekleşmesi mümkün görünmeyen pek çok  dehşetli yeniliklerle sarmaş dolaş oluyoruz. Bakalım bu işin sonu nereye varacak.

  Hani adamın birisi, “bana bir dayanma noktası bulun veya gösterin,  dünyayı, tepe takla getireyim.” demiş. Hani büyük kayaların altına uzun demirleri sokarlar ya kaldıraç gibi. Derim ki, iyi ki kaldıraç görevini yapacak bir nesne yok görünürlerde. Eline demir çubuklarını kapan, dünyayı devirmeğe kalkardı yoksa.

   Adamın birisi, bilgisayarın karşısına geçip sormuş, ellerini de arkadan bağlamış  ve adeta meydan okumuş:  “Ne var ne yok üleyn!?” diye. Bilgisayar bu. Hiç böyle suallere gelir mi?   Gücenmesine gücenmiş tabi. Bir   gümbürdemiş, bir patlamış ki, darmadağın olmuş. Parçaları yerlere saçılmış. Şimdi toplayın bakalım. Hiç bilgisayara  “hem ne var, hem de yok” diye sorulur mu? Bilgisayarda her şey var, di mi? Haksızlık 

     Bir dükkana rastladık. levhasında yanıp  ışıklara baktık  şöyle diyordu. “ Kaçan dosyalarınız, geri getirilir” diye.

     Yazınızı bitirmişsiniz. Dosyaya koymuşsunuz , “yarın Blog idaresine yollarım” diyerekten.  Aaa, bir de bakıyorsunuz ki, dosya kayıp, yok. Hani masa üstünde bir anda dosya kayboluyor ya. Kim bilir nereye kaçtı diye düşünüyorsunuzdur. İşte bu dükkanda, kaçan  dosyalar geri getiriliyormuş.

    Sırf bu kaçan dosya merakından girdik içeri, sahibiyle tanıştık. Kendisi, bilgisayar kurdu. Çalışırken rastladık. Bir de misafiri vardı. Uzay dairesi gibi atölyesinde her türlü alet var.

     Sırf şaka olsun diye sorduk: “ Sizin bu  levha enteresan. Kaçan dosyalar geri getirilir”  Yazılı. “ Eee, kocaya kaçan kadınlar  da var. Bunlar nasıl bulunup  getirilir? Ona kolluk kuvveti karışır. Ne kadar benzeşiyor değil mi? Kocaya kaçan kadınlara Ne demeli?  İşte , onları da arayan vardır. Onlardan biri size ya gelirse “ Kadınımı bul” diye dedim. Gülüştük.

     Cenk Esentürk:  “Bu bilgisayarların sonu yok. Dünya durdukça şekilden şekle girecek. Her gün yenilikleri takip etmek mecburiyeti var. Edebildiğimiz kadarı ediyoruz ama, yeni yeni oluşumlar yeni sunulan teknolojilere yetişemiyoruz” diye yakınarak söze girdi, biz sordukça” diyor.

    Uzay dairesi gibi atölyesi var. Meraklı bir kişi. Bilgili de. Kendisi,  üniversite mezunu. Sorduk. Teknoloji ne demek?  “ İnsanların işlerini makinelere yaptırmasıdır. Bu da çalışan kafa ile olur.” dedi. 23 yıldır bu işi yapıyor. Hobi olarak başlamış ilkten. Ve ekliyor: “ Konuyu sevdim. Bilgisayarsız hayat olmaz” diyor ayrıca.

     Önceden belleğine yüklenmiş bir izlenceye (yazılıma) göre komuta edilerek, çok sayıda ve karmaşık mantıksal ve aritmetiksel işlemlerden oluşan bir işi çok kısa sürede yapıp sonuçlandırabilen aygıt, hayatımıza girdiğinden beri, yaşantımız değişti.     

      Cep telefonlarında Internet bile yüklü. Herkesin avucu içinde bir alet. Başı önünde, her yerde her şartlar altında  avucuna baka baka, bir araba altına girmeden yaşıyorsa, daha çok yaşayacak demek.

       Cenk  Esentürk anlatıyor: “Türkiye’de  2000’li yıllarda başladı her şey. Internet ağı dünyayı sararken, biz de ucundan yakaladık. İnternet kullanıcısı o zamandan beri Türkiye’de 51 milyon kişi, dünyada da 3 milyar kişi Internet kullanıyor.”

        Bilgisayarın mı var, başın derttedir o zaman!

CENK USTA, İŞ  BAŞINDA

BİLGİSAYARININ   BAŞINDA