Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '08

 
Kategori
Bilim
 

Bilim adamı olduklarını hatırlayacaklar

Politika ve bilim; tarihsel süreçler içinde, hep çelişmişlerdir. Bilimin egemen olduğu toplum yapıları içinde politikacılar; ‘Dün dündür bu gün bu gündür’ diyemezler. Bilimin ve bilim adamı kimliğinin; politika ve ideolojik takıntıların rüzgarıyla yalpaladığı ülkemizde, gerçekler hep kilimin altına süpürüle geldiğinden, bir asırlık cumhuriyetimiz demokratikleşememiştir. Politikacının işi; iktidara gelmek için, her araçtan yararlanarak kendi geliştirdiği programlara halkı ikna etmektir. Programını geliştirirken inandığı ideolojik perspektifleri hep ona yol gösterir.

Oysa Ülkemizde partiler ideolojilerini koltuklarının altında saklayıp, politik maharetlerini sergileyerek hep halkı aldatırlar. Bu noktada ne hikmetse bilim adamları da susarlar.

Bilim adamları susunca, gerçekler kilimlerin altına kolayca süpürülüyor. Sonra mızrak çuvala sığmayınca Şubat 2001 krizi gibi acı reçeteler geliyor halkın önüne.

Toplumsal yaşamda; Bilim adamı kişiliğinin belirleyiciliği egemen olamamışsa, orda adalet, özgürlük, demokrasi gibi temel haklar askıdadır. Hukukçular, ekonomistler, siyaset bilimciler, yazarlar çizerler bilimin belirleyiciliği yerine ideolojilerin belirleyiciliğini ikame etmişlerse, kimse çağdaşlıktan söz etmesin.

*******************************

Alim susar cahil konuşur

Okumayan sorgulamayan bir toplum; partilerin tüzük ve programları yerine kişilerin şapkalarına ve bıyığına oy veren bir seçmen, oğlunu işe yerleştirdiği için partiye üye olan bir vatandaş profili karşısında daha kaliteli parti beklemek hayaldir.

Bir Ülke düşünün ki; medya-siyaset-bürokrat üçgeninde Devleti 100 milyar dolar zarara uğratıp, beş sene sonra aynı partiler halktan oy isteme cesareti göstersin. Yine düşünün ki; her türlü yanlışı yapıp ortak değerlere sarılarak bu durumdan sıyrılan politikacı, bürokrat, aydın vesaire o kadar çok ki. Halkımız o kadar duygusal ve o kadar hoş görü sahibi ki; ödediği bedelleri unutup yeni söylenen yaldızlı sözlere kanıp bu tür insanları bağrına basabiliyor.

Bu arada bütün bu olup bitenler karşısında susan bir bilim adamı kişiliği egemen maalesef ülkemizde. Konuşsa da bilimin kendisine verdiği yükümlülüğü göz önüne almak yerine; ayrıştırıcı, aldatıcı, gerçekleri kilimin altına süpüren bir politik hastalığın bataklığından sesleniyor.

Sokaktan bakınca; artık bilim adamı kimliği de inandırıcılığını büyük ölçüde yitirmiş görünüyor maalesef. Peki bu Ülkede gerçekleri kim söyleyecek, hangi bilim adamı bilimsel gerçeklerin belirleyiciliği karşında eğilecek? Eğilerek bu ülke gerçeklerini kilimin altından çıkarıp komu oyu önünde bir yurttaş medeni cesareti ile haykıracak?

Kim; dünü bu günü bilimin büyüteci altına alıp, gerçekçilik ahlakı içinde mukayese ederek bu insanlara anlatacak?

**************************

Siyasi partiler bilimselleşmeli’

Son beş yılda halkın siyasi parti ve siyaset olgusunda çok değişiklikler yaşandı. Bazı politikacılar hala kendisini geçmişin sisli havasında sanıyor olsa da, halkın değerlendirme anlayışında çok değişiklikler oldu. Milli ve manevi değerleri de, rejimi de, Atatürk ilke ve inkılaplarını da, laikliği de, Cumhuriyeti de, en az bunları politik malzeme yapanlar kadar benimsemiş sahiplenmiştir. O değerleri oy kaygısı ile aşındırmayı bile göze alıp sürekli gündemde tutanlardan daha çok sahibidir.

Aslında ilim ve irfan yuvası üniversitelerimizin üzerinde oturan; bilim üretmek yerine kişisel ideolojik kaygıların paranoyası ile bilimsellikten kopmuş olan YÖK, bu mantalitesini değiştirip bilim karşısında eğilmeyi öğrenmiş olsa her şey değişir bu ülkede.

Ama halk her şeye rağmen ümitli; çünkü bir gün bilim adamı olduklarını hatırlayacaklar ve her şey çok güzel olacak.

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..