Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '20

 
Kategori
Şiir
 

BİLİM VE İNANÇ DİLİ ANADİL

BİLİM, İNANÇ DİLİ ANADİL İLİŞKİSİ

 

Batılı eserlerin çevrilmesiyle başlayan Cumhuriyet medeniyetinin Batı’dan bağımsız olarak hareket ettiği düşünülemez.

Allah Müslümanlığı sadece Araplara indirmemiştir. Dolayısıyla Allah’ın emirlerinin tamamıyla Arapça kalmasında kesinlikle ısrar sahibi olan herkes; bunu ya bilerek yapıyor ve Arapça bilmeyenlerin ezbere inanmasını, yorum yapmasını, tam olarak ne yaptığını anlamasını istemiyordur, ya da gerçekten Allah’ın emirlerinin anlaşılmasının pek önemli olmadığına inanıyor olmalıdır, ya da gerçekten cehaletinden ötürüdür. Cehaletinden ötürü savunanlar dikkate değer olmasalar da diğerlerinin kesinlikle iyi niyetli olması düşünülemez.

Allah haşa Arapçadan başka dil bilmiyor mudur ki; ona ulaşmak için Arapça bilmeyen bir Türk ona ne söylediğini bilmeksizin ulaşmaya çalışsın da kendini son derece yanlış durumda buluversin. Öyle ki bir harfin yanlış telaffuzunun dahi övgü yerine sövgü yerine geçebileceği çok iyi bilindiği halde, anlamadığı bir dilde konuşan bir kişinin bu dua bile olsa anlamından ziyade yanlış anlamlar ihtiva etmesinden kaynaklanan yıkımları nasıl telafi edeceğiz?

Mantık basittir; ya dilinizi komple değiştirip Arapça yapacak, Türkçe diye bir dili kesinlikle kullanmayacaksınız, çok mükemmel düzeyde Arapça öğrenecek, öğreteceksiniz, ya da Allah’ın insanları milletler halinde yarattığı ayetine karşı çıkacak; küfre gireceksiniz.

Bu duruma şöyle bir açıklama getirilebilir ki haklıdırlar; O zaman İngilizce de öğrenmeyin, neden İngilizce öğreniyorsunuz ki bu da önemli bir eleştiridir ki; bu eleştiriye katılmamak mümkün değildir. Öyle ki anadili İngilizce olmayan bir fizik profesörü dahi bir İngiliz köylüsü kadar akıcı konuşamayabilir. O halde ben bu dünyada varım, diyen her ülkede bilim ve dil anadilinde olmalıdır.

Böyle olduğu takdirde Allah’a ulaşmak isteyen herkes, gerçekte kalbinden geçtiğini söylediğinde, söylediğini zannettiğinde değil gerçek bir inanç bütünlüğü yüzeysellikten arınmış olur. Aynı şekilde bilim dili de anadil olduğunda ancak bu şekilde bilim tabana yayılır ki; böyle bir durumda işte o ülkede bilim üstüne koymaya mayalanmaya başlar ve gerçekte bilim anlaşılır hale gelir.

Bir toplumun gelişmesi çelişkilerinin azlığıyla, kuralların netliği ve anlaşılabilirliği ile gerçekleşebilir ki bu her ulusun, her milletin hakkı olması gerekir. Böyle bir durumun dünyanın en gelişmiş ülkeleri söz konusu olduğunda geçerli olduğu halde; gelişmekte, bağımlı, işgal altında olan ülkelerde olmaması, kendi dilinde bilimsel bir eser vermemesi anlaşılabilir. Aynı durumun dinle ilgili olması ise Allah’ın şanıyla tabiri caizse, anlatılması açıklanması zor olmakla birlikte aracılar konulmasını şart koşar ki; böyle bir durum “İslam’da ruhban sınıfı yoktur” kaidesiyle çelişmektedir. Hakkı olan böyle bir ise duruma itirazlar elbette olacaktır.

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..