Bilimde, sanatta adımızı dünyaya duyurmak için yabancı dilin önemi

Biz lise ve üniversite çağlarınızda ki bundan en az 50 sene önce yeterli yabancı dil eğitimi almadığımızı ve bu eksik yabancı dilimizle dünya çapında sanatta, bilimde ilerlememizin çok zor olacağının bilincinde idik.

  Evet, devlet okullarında okuyanlarımız müfredat içinde yabancı dil dersi görüyorduk. Ama bu haftada en fazla iki saat gördüğümüz dil eğitimi sadece nasılsın, iyimisin seviyesinde kalıyor ve bizim mesleki eğitimimizde yararlı olmuyordu. Yabancı okularda okuyan arkadaşlarımız daha şanslı idi. Almanca, Fransızca ve İngilizceyi hazırlık sınıfında yabancı öğretmenlerden öğreniyor ve daha sonraki sınıflardaki fen derslerini yabancı dilde okuyorlardı. Bu durum da onların daha iyi lisan sahibi olmasını sağlıyordu.

  Okul yılları sırasında ve daha sonrası, mesleki bilgilerimizi yabancı yayınlarla geliştirmek ve daha iyi iş imkanlarına sahip olmak için hepimiz imkanlarımızın elverdiği ölçüde yabancı dil derslerine, kurslara gitmeyi tercih ettik. Gene de öğrendiğimiz yabancı diller bizi dünya seviyesinde bilimsel yayınları takip edecek, yurt dışında Üniversite eğitiminde başarılı olacak seviyelere getirememişti. Oysaki sadece bir yabancı yayını takip edecek veya yurt dışında bir üniversitede lisans üstü eğitim yapacak seviyede dile sahip olmak yeterli değildi. Bunun yanısıra bir veya iki yabancı dili her şeyi ile kendi dilimizi kullandığımız maharetle kullanmamız gerekiyordu. Ancak o zaman sosyal, bilim, sanat ve siyasal dallarda dünyanın her ülkesindeki meslekdaşlarımızla yenişebilecek güce sahip olabilirdik.

  Zaman zaman bu dil eksikliğimizin yarattığı komplekslerle bir çok iş imkanını, yurt dışı imkanını kaçırdık. Ben kendi hesabıma bundan 40 sene önce çok büyük bir ülkenin Konsolosluğunun Ekonomi Depertmanının iş teklifini dilime güvenemediğim için kabul edemedim. Bu benim yaşamımda karşıma çıkmış ender fırsatlardan biri idi.

  Ben bizim dönemimizde yetişen gençlerdeki bu yabancı dil eksikliğini bildiğim için iki çocuğumu da ikişer dili çok iyi öğrenecek şekilde bir eğitim yaptırmaya gayret ettim.Bütün imkanlarımı zorlayarak onlara sağladığım bu dil eğitimi ve sonradan gelen Üniversite ve üstü eğitim bugün onların dünya üzerinde tüm ülkelerdeki meslekdaşları ile boy ölçüşmesine ve hatta onları geçmesine sebep oldu.

  Şu an görüyorum ki ülkemizdeki eğitim yaşamında hala dil eğitimi sorunu var. Hatta bizim zamanımızdan daha korkutucu şekilde mevcut. Biz hiç değilse nasılsın, iyimisin diyebiliyorduk. Şimdi ise öğrenciler gördüğüm kadarı ile İngilizce, Fransızca ,Almanca dillerini bile ayırt edemiyorlar.

  Güya ilkokula kadar inmiş bir lisan eğitim politikamız var şu anda. İlkokul 4.sınıflara inen ve her sınıfta en ağırlıklı derslerden bir olan yabancı dil dersleri ne yazık ki bir olumlu sonuç vermiyor. Bazı Kolej ve Anadolu liselerinden mezun olanlar dışında yabancı dil bilene rastlamak çok zor. Yabancı Okulların bile eski performanslarında olmadığı biliniyor artık. Ben yurt dışında bulunduğum son senelerde Yabancı dil bildiği varsayılarak yurt dışına master, doktora eğitimi için gelen öğrencilerin ne kadar dil zorluğu çektiklerine bizzat şahidim.

  Şu anda ki dünya şartlarında eğer siyasette, sanatta , bilimde admızı duyurmak istiyorsak dünya ülkelerinin kabul ettiği üç dilin en az ikisini çok iyi okumamız, yazmamız, harika konuşmamız gerekiyor.Bu da sanırım ülkemizde çok iyi bir yabancı dil eğitim politikası benimsemek ve uygulamakla gerçekleşir.

  Eğer kendi dlimizden başka bir dili özellikle İngilizce, Fransızca ve Almanca dillerinden birini veya ikisini, kendi dilimizi kullandığımız maharetle kullanamazsak başka ülkelerdeki yayınları, gelişmeleri takip edemeyiz, kapalı bir dünya içinde yok olur gideriz. Bu da bir köyde doğup denizi hiç görmeden ölen bir insanın kaderine benzer ne yazık ki.