Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Bilinçaltı ve ego ittifakı

Bilinçaltı ve ego ittifakı
 

Bilinçaltı, bugune kadar beş duyu yoluyla bilince ulaşan her türlü bilginin düzenlenmiş bir biçimde depolandığı yerdir. Bilinçaltımız 0-12 yaş aralığında şekillenir. Bu yüzden bilinçatı hayatı yıllar önce öğrenir ve önündeki yaşamı bu deneyimlere göre şekillendirir. Küçükken yaşanan herhangi bir başarısızlık ve ya yenilgi karşısında yaşanan acı, bir daha tekrarlanmasın diye bilinçaltı tarafından bir kod oluşturulur ve rafa kaldırılır. Ve zamanı gelince bu kod raftan alınır ve ego vasıtasıyla gerekli sinyal gönderilir. Gördüğünüz gibi, aldığınız ve alacağınız kararların çoğu sınırlılık bilincine sahip küçük çocuğun omuzlarındadır. Ego, olumsuzluklar karşısında alınan kararları zamanla kanuna dönüştürür. Size koyduğu kanunların dışında bir gerçekliğin olamayacağına inandırmak için mücadele eder. Oysa büyüdüğümüz şartlar değişir ama o buna aldırmaz. 

Ayrıca, egonun olumsuz inançlarının oluşmasında çevremizin telkinlerinin payı da büyüktür. Hayata bakış açımızın ve inançlarımızın şekillenmesinde, olumsuz bir kültürel ve sosyal çevrenin telkinleri altında büyümenin yadsınamaz bir rolü vardır. Ne yazık ki, sorgulanmamış yaşamlar, bu kültürel dayatmaların kurbanıdır. 

Gelelim egonun işlevlerine. Ego, yıkıcı fikirler üreterek sizin sınırlı ve yetersiz hissetmeniz için elinden geleni yapar. O, kusur bulucudur. Bilinmeyen ve yeni olan her şeyi potansiyel tehlike olarak algılar. Karanlık düşünceler üretir. Size, kendinizi ve başkalarını yargılamayı, sınırlı düşünmeyi öğretir. Size sürekli saldırarak sizi cezalandırır. Sizi sürekli korkutur. “Sakın yapma, beceremeyeceksin zaten aptal” gibi cümleler kurmak tam onun tarzıdır. Ama ego çok akıllıdır. “Hey ben senin kendinden nefret edenim. Ölene kadar da yakandayım sersem” demez. Sizinle aklın sesiymiş gibi makul ve mantıklı konuşur. Mesela, “ Aptal ve sorumsuzsun, kaybetmeye mahkumsun.” der. Kendisini, asılsız bir yığın fikirle beslemeye devam eder. Bunun yanı sıra, kökleşmiş inançlarınız yüzünden yaşadığınız deneyimler, onun haklılığını ve iktidarını güçlendirir. “Bak gördün mü sana dedim. Gene aynı, gene aynı. Bu durum değişmez. Anla artık.” der. 

Maalesef, günlük düşüncelerimizin çoğu kendimiz hakkındadır. Ego sürekli bizimle kim olduğumuz, , imkanlarımızın ve yapabileceklerimizin sınırlarının ne olduğu hakkında sürekli konuşur durur. Ego (benlik) kavramının tanımı, insanın kendi varlığını nasıl ve neden ibaret gördüğüdür. Başka bir deyişle, ego, kendimiz hakkındaki inanç, kanı, düşünce ve algılarımızın toplamdır. Hepimizin kafasında kendimizi nasıl görüp algıladığımız hakkında bir tasavvuru vardır. Kendimizi aynada gördüğümüz sınırlı varlık zannederiz. Oysa ego, gerçek kimliğimizin bilgisinden yoksunluktur. Gerçekte kim ve ne olduğumuz hakkındaki yalan yanlış inançlardır. Çünkü, olduğumuz söylenenden ve düşündüğümüzden çok daha öteyiz. Esas varlığımız, görünen(suret) varlığımızın çok daha ötesindedir. 

Gerçek kimliğimiz ile ilgili algılarımızı ve bilinçaltımızdaki olumsuz inanç kalıplarını değiştirmezsek, geçmişteki davranışları tekrarlayıp dururuz. Bir çok insan, neden yaptığını bilmediği bir çok davranışı sergilemeye devam eder. Tek ihtiyacımız olan şey, otomatik olarak verdiğimiz tepkileri sorgulamaktır. Böylelikle hem yaşantımıza daha iyi hakim oluruz, hem de dünün hayal kırıklıkları bugunun gerçekliğini oluşturmaz. 

 
Toplam blog
: 42
: 1612
Kayıt tarihi
: 05.04.11
 
 

Uludağ Üni. İktisat Mezunuyum. Muhasebecilik, bankacılık gibi muhtelif mesleklerde çalıştıktan so..