- Kategori
- Deneme
- Okunma Sayısı
- 62
Bilinçdışı Bilmecesi

Fotoğraf kaynak: "testamentt_ "(Instagram adresi)
Rüyamda bilinçdışımı (diğer adı ile bilinçaltı) gördüm. Kendini parça parça ve örtük bir şekilde gösteren bu katman bu sefer kendi sistemini gösterdi. İçi yine örtük anlamlarla doluydu. Yani bilinçdışının anlaşılabilir olmasının ne kadar zor olduğunu içindeyken de anladım. (Bilinçaltınında da bir bilinçaltı olamaz mı?)
Kocaman bir mahzen gibi bir yer düşünün. Üstlerinde çeşitli örtüler bulunan kişiler, canlılar ve eşyalar düşünün. Mesela ilk başta beni ürküten bir böceğe "yanınıza oturan bilir miyim?"dedim. Sonrasında pişman oldum. İşte o sırada böcek beni ürkütmeyecek fosforlu bir renk ve şekil aldı. Bana evet demedi ama beden diliyle olumlu bir cevap verip kenara çekildi. O an şunu düşündüm: "küçücük bir böceği yeri geldiğinde düşünmeden öldüren ben bundan sonra bunu nasıl yapabilirim ki?"
Mahzenin içinde bir sürü gizli kapı, yaratıklar, karanlık taraf gördüm. (Neyin örtük halleriydi hepsi?) Aydınlık hiçbir yer görmedim ama yapay ve loş ışıklar gördüm.(Bilinçaltının da aydınlığa ihtiyacı var) Sadece hayatımda olan bir insanı açık bir şekilde gördüm. Bu kadar yer etmesine şaşırdım. Bilinçdışımın yönetimi onun elindeydi ( belki de ondan çok şey öğrendiğim için) onunla romantik bir ilişki içinde buluyordum kendimi. Onun seçtiği insan dünyanın öbür ucunda da olsa boynunda hissettiği bir kolye ile bilinçdışına gelebiliyordu.(O kolye sorgulama, kendilik bilincinin farkındalığı ile başlayan bir yolculuk mu yoksa? Ve bilinçaltındaki bilgilerin kişi tarafından hatırlanmayacak verilerle donatıldığını düşünürsek bilinçaltının en fazla bilinecek sınırı aslında yaralarının,çocukluğunun , şemalarının farkında olmak mı? Bu da belki sadece bilinçdışının bilinçle olan tek alış verişi midir? Kolye metaforu bilinçdışının ilkelligini anlamlı bir şekilde anlatmıyor mu? Üstelik ilk çağ insanları gibi , daha düğünün olmadığı sadece simgelerle çok şey anlatılmaya çalışılan o çağlar gibi ) O kolye kimin boynuna düşerse aynı anda karnında da bir bebeğin ağırlığını hissediyordu ( Bebek Freud'un bahsettiği cinsellik iç güdüsünün bir sembolu müydü? Yoksa bilinçte ki "kadınlığın " "üremenin" " kadına yüklenen anlamların" bir tezahürü muydu? )
Yer yer ayaklarımın yürüdüğü yerlere göre değişen simli tozlara bulandığını fark ediyordum. Mahzende bir yerde annemin ve babamın gençlik dönem fotoğraflarını görüp "anne bu sen misin?" dedim. Annemin bildigim ve bilmediğim hallerini gördüm. Bilmediğim halini yadırgadım. Onun bir fotoğrafını cüzdanıma koymak için almak istedim ama o kadar yabancı geldi ki vazgeçtim. Rüyamın sonunda ne mi oluyordu?
Bilinçdışımın karmaşık karanlık her tarafını anlamak için analiz yapmaya yelteniyordum. Üstündeki örtüleri kaldırmak istiyordum. Bu mümkün mü? Bilinç, bilinçdışının gözünden kaçar mı? Bu kadar açık iletişim kuran bilinç, karanlığın dikkatini elbette ki çekti ve ben Adem ile Havva'nın cennetten kovulması gibi bilinçdışımdan kovuldum. Üstelik bırakın elmanın tadını ,kokusunu ile alamadan...
Bilinçdışı dediğimiz şey hayal gücü ile gerçeğin iç içe geçmiş ve ayrışmayan tarafı değil midir?
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
