Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Bilinçdışının Babası

“Freud bir tek soru sormuştur. Baba nedir?” (Lacan)

Meryem’in varlığı Hıristiyanlığa dişilik katar. Hâlbu ki Musa ve Muhammet’in dinleri baba dinidir. Çünkü Musa’nın da Muhammet’in de bir babası vardır. İsa ise babasızdır.

Baba kavramı bilinçdışının başat bir sembolüdür.

Psikanalizin keşfinden bu yana başta Freud olmak üzere birçok bilim insanı ömrünü baba kavramının mahiyeti hakkında fikir edinebilmek için harcamıştır.

En basit ifadeyle tarif edecek olursak, yerleşik kültürün değerlerini, yargılarını yasalarını kurumak için bizden önce kurduğu düzenin tehdidi karşısında yasaklı arzularımızın hatırasını içine attığımız bilinçdışının garantörü olarak varolan sembolik babadır.

Bu hatıralar tıpkı bir matruşka gibi açtıkça içinden başka bir şey çıkan, bastırılmış, ikircikli arzuları, duyguları, yaşanmışlıkları, düşüncelerleri bünyelerinde taşırlar. İşte anlam yüklü sebollerle dolu bu geçmişin dili sembolilktir. Yalnızca dilbiliminin yardımıyla çözümleyebileceğimiz bu bu dilin yapısı insana önceden verilmiş bir özelliğe sahiptir. üstelik bu yapının yok edimesi ve dışına çıkılması mümkün değildir. İşte içinden çıkıp dışarıdan müdahele edemediğimiz bu yapıda meydana gelen travmaların yol açtığı yaraları tedavi etmekte aciz kaldığımız içindir ki çektiğimiz acılar yüzünden ruhumuzun vücudunda istem dışı bir yırtılma meydana gelir. Bu yırtılma bilinci ikiye böller ve ikinci bir bilinç ortaya çılar. Farkında olduğumuz bilincin dışında oluşan, farkında varamadığımız bilinçdışı bastırılanları bünyesinde barındıran bir mekandır. İlk bakışta kör, dipsiz ve bereketsiz bir kuyuyu andırıran bu mekana durmaksızın; üstelik farkında olmadan atıp bastırdığımız ikircikli arzular; özelde birey olarak insanın, genelde ise insanoğlunun oluşturduğu toplumlarda ortaya çıkan rahatsızlıkların ve huzursuzursuzlukların kaynağıdır.

İşte tam da bu noktada devreye baba kavramı girer. İnsan ölümlü bir varlık olduğu içindir ki eksik, kaybetmeye, mahküm bir varolandır ve bu eksillik yüzünden insan, kendisini tamamlayacak bir baba arayışına girer. Yanlız burada bahsedilen baba, nesnel, gerçek, somut bir baba değildir. Bilinçdışınını koruyan varlığı kaçınılmaz olan bir valıktır. Üstelik tarihin akışı içinde insanı insan yapacak varlıktır.

 

 
Toplam blog
: 164
: 710
Kayıt tarihi
: 13.09.06
 
 

1956 yılında doğmuşum. Tanrı Bilimi Eğitimi aldım. 78 kuşağından olmanın verdiği şevkle olsa gerek;..