Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bilinen gündem ve bilinmeyen çözüm

Bilinen gündem ve bilinmeyen çözüm
 

Bir padisah yorumu


Gazete okumayı hergün reddedip her gün gene kendime söve söve okuyorum. Okuyorum, çünkü hala bir parçam ülkemde olanlara inanmak istemiyor, herşey sanki abuk subuk bir karabasan gibi, herşey o kadar akıl dışı ve ne yazık ki gerçek.

Bu noktada zaten bildiğim ama çocuksu bir inatla bilmek istemediğim bir şey de var: Mantıksızlıkların, abuklukların hüküm sürdüğü bir dünya, herkesin aklını kaçırmış gibi davranması ve çoğunun gerçekten de kaçırması aslında hiç de öngörülemez değildi. Öngörüldü. Çok önceden. Neden bu haldeyiz? Uyuşturulmaya alıştık, ses çıkarmadık, unuttuk, görmezden geldik. Uzar gider.

Değiştirmeye çalışıyormuş görünenlerimizin çoğu da hava dolu balonlardı. Gri bulutlar arasından güneşe ulaşmak için bundan daha fazlası gerekli.

Şimdi hepimizin el birliğiyle batırdığı bir ülke, bir dünya var. Ne güzel.

Aslında benim burada yazmak istediğim şey aylardır izlediğim bir seriydi. Benimle beraber izleyen ve farkında olanlar kadar, izleyen ama anlamayan, anlamadığı için de alkışlayan bir kesim de var.

Seri nedir? "Tebaa ve Haşmetlisi" diyebilir miyiz? Bir durum komedisi....

Günlük haberlerden izleyelim.

Son padişah RTE Mersin'e gidecek, zamanında "Ananı da al da git" dediği vatandaş gözaltına alınıyor. Nedeni de eylem yapma ihtimali. İhtimali. Eylem bile değil. Sonunda Nasrettin Hoca'dan bir şeyler öğrenmiş miyiz? Haşmetliye laf söylemeden laf söyleyeceği içeri atıcaksın. Testiyi kırmadan çocuğu dövmek bu olsa gerek.

Geriye gidelim. Bakan Tüzmen (B) ve yine tebaanın mini mini bir üyesi (M) arasında geçen diyalog:

M : ‘Bir dakika seninle konuşmak istiyorum. Bak halk güzel bir şey. Ben 25 yıl Askerlik Şubesi’nde görev yaptım. Orduya hizmet ettim. Siz ne yaptınız?.’

B : ‘Sen benden ne istiyorsun?’

M: ‘Ben bir şey istemiyorum. Sizler bu ülkeyi batırdınız, yeter.’

B : ‘Ben seni seviyorum.’

M: ‘Sevme kardeşim beni, ülkeyi batırdınız siz.’

B : ‘Sen benden ne istiyorsun? Ülkeyi ayağa kaldırıyoruz. Bak ihracat yaptık. Sen içkilisin bak, yarın gel konuşalım.’

M : ‘Ben içkili değilim.’

Haşmetlinin eylemlerinde yamukluk gören herkes "içkilidir", Haşmetli ve etrafındakiler ülkeyi çok ama çok "sevmektedir" ve gerçekten de "ülkeyi ayağa kaldırmışlardır." Söylenenlerde hata bulmak mümkün değil.

Haber okumayanlar bunları komedi skeci sanabilirler. Değil.

Devam, kısa kısa:

Aç kalan, ailesini doyuramayan, çocuklarını okutamayan, yaşayamayan vatandaş mitingde intihar etmeye çalışıyor. Apar topar indirilmesinin yanı sıra haşmetlinin pek değerli dalkavukları tarafından dövülmeye çalışılıyor.

Yine yukarıdaki sebeplerden ötürü "Çıplak Vatandaş" filmi gerçek oluyor. (Aslında daha önce de gerçek olmuştu ama şimdi gerçekliği farklı bir boyut kazanıyor. )

Haşmetli halka rüşvet vermeye çalışıyor, ama çok enteresan bir şekilde: Buzdolabı, fırın, bulaşık makinasi, çamaşır makinası dağıtarak. Rüşveti alan kesimin büyük bölümü bunların içini dolduramayacak durumdayken.Ve farketmez zaten, nasıl olsa verilen rüşvet, 30 Mart itibariyle fazlasıyla geri alınacak.

Haşmetlinin vazgeçemediği sancakbeyi Gökçek, ODTÜ'yü yıkmakla tehdit ediyor ve Eskişehir yoluna da Disneyland açacağını iddia ediyor. Çocuk ruhlu tebaa-i Gökçek için elbette ODTÜ'ye gerek yok ve elbette Disneyland çok uygun bir seçim. Adam haklı.

İlim ve Disneyland demişken, başka bir haşmetli kuruluş olan YÖK'ün doktora öğrencilerini çok sevmesi de mesela , Haşmetli'nin ülke sevgisi gibi. Çok seviyor doktora öğrencilerini YÖK, o yüzden hep öyle kalsınlar, öğretim üyesi olmasınlar istiyor. Hem ne gerek var öğretim üyesine, ne öğretecekler, Haşmetli ve tebaası zaten gereken herşeyi biliyor. Eee, o zaman? "Öğretim üyelerine gerek yok, ödeneklere gerek yok, burslara gerek yok. Aslında üniversiteye de gerek yok ama şimdilik sadece kendi adamlarımızı başlarına dikip birşey üretememelerini sağlarsak yeterli olur." .Bu öyle pat diye olmadı. Bu hepimizin gözü önünde yavaş yavaş oldu. Yaklaşan fırtınayı görüp siestanıza devam ederseniz fırtına herşeyi silip süpürdüğünde bağırıp çağırmak, olduğunuz yerde zıplamak bir işe yarar mı? Yoksa onun yerine başka fırtınaların önüne geçmek mi gerekir, yeniden inşa etmek mi gerekir?

Devam...

Belediyenin parasını ödemediği işçiler, propaganda otobüsüne el koyuyorlar.

Birkaç yıl önce illerinden Ankara'ya doğru coşkuyla uğurlanan vekiller seçim zamanı nereden geldikleri akıllarına gelip de illerine geri gidince yuhalanıyorlar. (Hafızası yerinde olanlar var demek ki.)

Ve Haşmetli, delirme, intihar, cinnet gibi nedenlerle boşalan miting alanlarını doldurmak için tebaasını klonluyor. Teknoloji (özellikle de Photoshop) sağolsun.

Devam?

... Memurların AKP tarafından eğitilmesi, öyle ya hizmet etmeyi öğretiyorlar sonuçta.

.... Haşmetli'nin soykırım hayranlığı... Düşününce Beşir ve RTE arasında sadece olmuş ve olacak cinsinden bir fark var.

... Haşmetli'nin zamanı bükme becerisi... Bir dakikaya sığdırdıkları...

.... Haşmetli çok güzel konuşmaktadır, masal gibi gelir kulağa:
"askerlik yan gelip yatma yeri değildir"
"ananı da al git"
"kes ulan sesini"
"şerefsizler"
"bizim çocuklar aç mı kalsın"
"otur ulan oturduğun yerde herşeye burnunu sokma"

Bitmez... Bitmeyecek...
Ve gene bu tebaa gene bu Haşmetliyi ve onun sancak beylerini isteyecek. Çünkü uyuşturulmuşlar, alıştırılmışlar. Cahillik insanın beyninin çürümesi değil insanın onu işlememesidir. Burada ağır bir çürük kokusu var.

Peki bunlar olurken... yok mu Haşmetli'den memnun olmayanlar? Var. Mesela hafif sola yatmış Joker kılıklı (Kara Şövalye'dekinden değil ne yazık ki) bir muhalefet var, Haşmetli'yi Osmanlı tokadıyla tehdit eden bir muhalefet var. Yok değil. İşe yarar mı? Sizce?

Yine de Serdar Ortaç'a günün birinde katılacağım aklıma gelmezdi ama : "Bu zamanda kimse sultan değil, hükümdar değil, bezirgan değil. Bu kadar güvenme hiç kendine, kimse şah değil, padişah değil. "

Bir de şu şarkı var tabii Moğollar'dan, hani her seçimden önce, her meydana çıkışta söylediğimiz : "BİRŞEY YAPMALI!!!!"

Ama ne?

 
Toplam blog
: 2
: 12027
Kayıt tarihi
: 08.03.09
 
 

Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü mezunuyum. Göttingen'de nörofizik alanınd..