Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '12

 
Kategori
Deneme
 

Bilinmesi gereken

Bilinmesi gereken
 

Robert Doisneau


Geçen günlerde, ismini hatırlamadığım bir kafede, yeni üniversite mezunu genç bir gazeteci kız ile yaptığım bir röportajda, sıradanlaşmış bir soru olarak her zaman karşılaştığım, "Hikayelerinizi yazarken sonunun ne olacağını daha başlamadan biliyor musunuz?" sorusuna, ben de sıradanlaşmış cevabımla "Kim bilebilir ki!" dediğimi anımsıyor ve olayların ve karakterlerin hikaye içinde kendilerini yavaş yavaş şekillendirdiklerini söylediğimi hatırlıyorum. Dün gece ise, nereden bilinmez, aynı soru tekrardan aklıma geldi ve beni yazdığım tüm hikayelerin yazılma süreçlerini tekrar gözden geçirmeme yol açtı. Bu gözlemim sonucunda vardığım nokta ise, tüm hikayelerimde geçen olayların ve karakterlerin, yazmaya başlamadan önce aklımda oluşan taslaklardakinden veya bir kağıt parçasına düşürülen notlardakinden, bazen küçük, bazen ise oldukça büyük değişiklikler içerdiği oldu. Bunun nedeninin, hikayelerimdeki karakterlerin, yazılmadan önce kafamda birer imge iken, yazıya geçirildiğinde canlı birer varlığa dönüşmeleri ve kendilerini benim tarafımdan ifade ettikleri gibi geldi. İlk başta korkutucu bir fikirdi, içimde tanımadığım insanları barındırmam ya da çok kişilikli birisi olmam. Bu tezimi çürütebilmek için hayatımın yazmadığım zamanlarını gözden geçirmeye başladım. Günü gününe, anı anına uymayan, hikayelerindeki kahramanların repliklerini ve davranışlarını sergileyen birisini görünce karşımda anladım ki; artık hikayelerimin kahramanları tarafından yönlendiriliyorum. Yazıldıktan sonra kağıtlar üzerinde kaldığını zannettiğim karakterlerin beni çevrelediklerini, etrafımı sardıklarını farkettiğimde ise, artık herşey oldukça geçti benim için. Çünkü, ortada ben diye birşey yoktu ki, sadece onlar vardı, ya da ben de bir hikaye karakteri olmuştum, tıpkı onlar gibi.

 
Sonunda, onları kabullenip, Ne önemi var ki! dedim. Zaten, hepimiz kendi yarattığımız olayların birer kahramanı değil miyiz? diye kendimi avutarak.
 
 
Toplam blog
: 9
: 106
Kayıt tarihi
: 05.04.12
 
 

Bir sonbahar günü İstanbul'da dünyaya gelen Teoman Aktürk, doktorasını İTÜ'de tamamladıktan sonra..