Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '14

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Biliopankreatik diversiyon / Duodenal switch

Biliopankreatik diversiyon / Duodenal switch
 

Biliopankreatik Diversiyon / Duodenal Switch


Biliopankreatik Diversiyon (BPD) yalnız başına uzun senelerdir uygulanan bir obezite hastalığı operasyonudur. Biliopankreatik Diversiyon (BPD) ilk olarak 1979 senesinde İtalya’da Dr. Scopinaro adlı bir cerrah tarafından gerçekleştirilmiştir. O zamana dek en fazla bilinen obezite operasyonu Jejuno-İleal Bypass (JIB) idi. Fakat Jejuno-İleal Bypass (JIB) olan obezite hastaları oldukça fazla kilo kaybetmelerine rağmen, ölümcül karaciğer yetersizliğine kadar ulaşan organ zararları ve şiddetli beslenme bozuklukları yaşadıkları için operasyon 1970'li yıllarda uygulamadan kalkmıştı. Dr. Scopinaro ise, bu güçlü ameliyatın olumlu etkilerini muhafaza edecek ancak yan etkileri olan beslenme bozuklukları ve ölümcül organ hasarlarını meydandan kaldıracak bir operasyon için uzun bir süre hayvanlarda bu operasyonu denemiştir. 1979 senesinde gerçekleştirdiği ilk Biliopankreatik Diversiyon (BPD) operasyonundan bu güne yalnızca Dr. Scopinaro’nun hasta serisi dahi 2500'ün üzerine çıkmıştır.
Biliopankreatik Diversiyon (BPD) operasyonunun etkisi belirgin bir şekilde emilim sınırlandırmasını yaratmasıyle ilgilidir.

Biliopankreatik Diversiyon

Biliopankreatik Diversiyon (BPD) operasyonunda midenin alt tarafı çıkarılır. Kalan midenin boyutu 200-500 cc boyuta dek varabilir. Roux-en-Y Gastrik Bypass ile karşılaştırıldığında çok büyük bir mide çıkarılmaz. Bu sebeple de Biliopankreatik Diversiyon (BPD) operasyonu gerçekleştirildiğinde kişiyi oldukça doruyabilecek miktarda yemek yenmesi mümkün hale gelir. Operasyon esas olarak kimi besinlerin emilmesini sınırlandırarak etkisini ortaya çıkarır.

Emilim Kısıtlanması (Malabsorpsiyon) Ne Anlama Gelir?

Tüketilen besinlerin tümünün tam olarak vücuda alınamaması manasını taşıyan emilim kısıtlaması, iki biçimde gerçekleşir. Bunlardan birincisi yağ ve karbonhidratların emilebilir bir forma ulaşmasını sağlayan pankreas enzimleri ve safranın, besinle karşılaşmasını önlemektir. Gıdalarla alınan karbonhidratlar ve yağlar çok minik parçalara ayrılmadan ince bağırsaklardan emilmeleri mümkün değildir. Yağların ve karbonhidratların emilebilecek ufak parçalara ayrılması yalnızca pankreas enzimleri ve safra ile gerçekleşebilir. Biliopankreatik Diversiyon (BPD) operasyonunda bu salgıları taşıyan ince barsak bölümünden, gıdaların geçişi önlenir. Tüketilen gıdalar ince bağırsağın alt bölümlerine direkt olarak iletilir. Safra ve pankreas enzimleri ile yalnızca ince bağırsağın en son bölümünde denk gelirler. Bu sayede parçalanamayan yağlar ve karbonhidratlar oldukça büyük oranda hiç emilime uğramaz ve bu şekilde ince bağırsağın son bölümüne ulaşırlar. Tam anlamıyla parçalanıp emilmeleri yalnızca bu son yarım metrelik ince bağırsak kısmında gerçekleşir. Bu denli kısa bir ince bağırsak bölümünden de hepsinin emilmesi mümkün değildir.
 
Emilimi düşüren bir diğer yol ise besinlerin içinden geçtiği toplam ince bağırsak mesafesinin yaklaşık şekilde yarı yarıya kısaltılmış olmasıdır. İnce bağırsakların iç yüzleri oldukça kıvrımlı bir yapıya sahiptir. Buradaki esas hedef ise içinden geçen sulu yapımın neredeyse tamamının emilmesini sağlamak için yüzey alanını genişletmektir. İnce bağırsakların neredeyse yarısının kısımlarından geçen gıdanın geçişinin önlenmesi, bu besinlerin içinde bulunan yağları ve karbonhidratların tam olarak emilmesini önler.
 
Biliopankreatik Diversiyon (BPD) operasyonunda her iki yöntem de uygulanır. Bu ikili emilim sınırlandırıcı etki sebebiyle, oldukça etkili bir kilo kaybı gerçekleşir. Biliopankreatik Diversiyon (BPD) tüm bunların yanında obezite sebepli ortaya çıkan ilave hastalık ve problemlerin düzelmesinde de oldukça etkilidir. Misal olarak, şeker hastalığı yani diyaber, kötü kolesterolde yükseklik veya hipertansiyon (yüksek tansiyon) gibi problemlerde neredeyse %100'e varan oranlarda düzelme gösterir.

Duodenal Switch Ne Anlama Gelir?

Midenin çıkış kısmında pilor ismi verilen bir kas sistemi yer alır. Pilor, mide içinde yer alan ve öğütülen besinlerin kontrollü şekilde duodenuma, yani on iki parmak bağırsağına geçmesine sebep olan bir vana işlevi görür. Pilor kası bunların yanında duodenuma açılan safra kanalı ve pankreas kanalından gelen sindirme yardımcı sıvıların mideye kaçmasını da önleyen bir yapıya sahiptir.
 
Biliopankreatik Diversiyon (BPD) operasyonunda pilor kası da midenin son bölümüyle birlikte çıkarılır. Pilor kasının olmaması sebebiyle dumping sendromu sık sık ve şiddetli şekilde ortaya çıkabilir . Bunun yanında anastomozda ülser gelişimi, pilor kasının olmadığı durumlarda daha sıktır.
 
Duodenal Switch, pilor kasının muhafaza edilmesi için midenin farklı biçimlerde hacminin küçültüldüğü ve ince bağırsağın mideden ve pilor kasının ardındaki iki santimlik duodenuma bağlandığı bir diğer çeşit BiliopankreatikDiversiyon (BPD) operasyonudur. Bu ikisine beraber Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD/DS) ismi verilir.
 
 

Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD/DS) Operasyonundan Farkı Nedir?

Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD/DS) operasyonunda mide uzunlamasına kesilir ve bu şekilde daraltılması sağlanır. Tıpkı Laparoskopik Sleeve Gastrektomi gibi bir tüp mide ortaya çıkarılır. Fakat Duodenal Switch için uygulanan mide tüpü, sleeve operasyonundaki mide tüpünden çok daha genişdir. Bunun yanında safra akımını taşıyan ince bağırsaklar son yarım metre yerine, son 100 cm de bağlanır. Bu şekilde Biliopankreatik Diversiyon (BPD) operasyonuna göre daha küçük bir mide ve daha az emilim sınırlandırılması gerçekleştirilmiş  olur.
 
Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD/DS) operasyonunda mide boyutu biraz daha küçülmüş olsa dahi, Roux-en-Y Gastrik Bypass ve diğer obezite hastalığı için gerçekleştirilen ameliyatlar ile karşılaştırılamayacak kadar büyük bir mide muhafaza edilmiş olur. Hastalar neredeyse standart BPD operasyonu kadar rahat bir şekilde yemek yiyebilirler. Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD/DS) operasyonlarında safra akımıyla besinlerin karıştığı bağırsak uzunluğu standart BPD operasyonuna göre iki misli daha fazladır. Bu şekilde Duodenal Switch operasyonunda daha az malabsorpsiyon meydana gelir. Yani emilim daha iyi olduğundan vitamin ve mineral eksikliği daha az şekilde gerçekleşir.
 
Duodenal Switch operasyonun en mühim farkı ise pilor kasının muhafaza edilmiş olmasıdır. Pilor kasının muhafaza edilmesi sebebiyle Dumping Sendromu oldukça daha az oranda görülür. Dumping Sendromunun daha az karşılaşılması operasyon ardından hayat kalitesini arttırır. Ancak metabolik cerrahi ile uğraşan doktorların oldukça büyük bir kısmı Dumping Sendromunu bir problem olarak görmez. Bunun sebebi Dumping Sendromu sebebiyle kişiler, çok fazla kalorili ve yağlı yemekler tüketmekten geri dururlar. Bu sebeple kilo kayıpları daha etkin ve kalıcı olur. Bunu çok daha iyi muhafaza etmeleri mümkündür.
 
Pilor kasının muhafaza edilmesinin bir diğer faydası daha mevcuttur. Standart BPD operasyonunda ince bağırsak direkt olarak mideye bağlanır. Bu sebeple ülserler daha yaygın şekilde görülür. Ancak Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonlarında pilor muhafaza edilirken, neredeyse 2-3 cm kadar bir duodenum da muhafaza edilir. Aşağıdan çekilen ince bağırsak işte bu korunan duodenuma bağlanır. Duodenum doğal yapısı dolayısıyla mideden gelen aside karşı ve karaciğerden gelen safraya karşı dirençlidir. Bu sebeple ülserleşme neredeyse hiç ortaya çıkmaz.
Cerrahların bir kısmı, korununan bu kısa (2-3 cm) duodenum sebebiyle, Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonun ardından demir ve kalsiyum emiliminin daha iyi olduğunu düşünmektedir. Fakat henüz bu etki bilimsel olarak kanıtlanmış değildir.

Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch

Her iki operasyon ile de birçok merkez tarafından çok başarılı neticeler bildirilmiştir. BPD ve BPD/DS ameliyatları diğer bypasslar ve hacim kısıtlayan tüm operasyonlardan daha fazla kilo kaybına sebep olma etkisine sahiptirler. Fakat bu iki operasyon bunların yanında, diğer hiçbir ameliyatta ortaya çıkmayacak kadar ileri derece beslenme bozukluğuna da oldukça yaygın bir şekilde yol açmaktadır. Özellikle belirli aralıklarla doktor kontrolünü ihmal eden hastalarda oldukça ağır beslenme bozuklukları ve bunlar sebebiyle ortaya çıkabilecek ölümcül hastalıklar görülebilmektedir.
 
Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) ameliyatı özellikle süper obez olan yani BMI (Body Mass Index yada Vücut Kitle İndeksi) 50 kg/m2 üzerinde olan hastalara tavsiye edilen bir operasyondur. Geçen senelerde oldukça donanımlı ve köklü merkezlerde BMI 60 kg/m2 üzerinde olan hastalarda tek seansta uygulanabildiği kanıtlanmıştır. Fakat son zamanlarda artık süper obezlerde iki basamaklı uygulamalar hem anestezi süresinin kısalığı hem de ilave hastalıkların meydana getirdiği risklerin azaltılması hedefiyle daha çok tercih edilen bir teknik haline gelmiştir. Bu derece kilo problemi olan kişilere Switch operasyonun bir parçası olan Sleeve ameliyatı laparoskopik olarak ilk seansda pratik şekilde uygulanabilmektedir. Hasta 1 sene ardından çok daha zayıflamış yani kilolarından kurtulmuş hale geldikten sonra tamamlayıcı olarak Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) ameliyatı gerçekleştirilir ve kalıcı etki elde edilmektedir.

Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS): Avantajlar

  • Roux-en-Y Gastrik Bypass, Sleeve ya da Mide Bandına göre çok daha fazla yemek yemek mümkündür.
  • Yemek ardından bulantı ya da kusma çok daha az karşılaşılan bir sorundur.
  • Çok daha uzun seneler boyunca kilo kaybı ve bununla alakalı olumlu etkiler muhafaza edilir.
  • Diğer operasyonlardan çok daha hızlı ve belirgin kilo kaybı sağlanır.
  • Fazla kiloların % 74 kadarını ilk senede kaybedilir.5 sene ardından fazla kilolarda azalma oranı % 84'e dek yükselir. Halbuki Gastrik Bypass operasyonu ardından ilk 5 sene içinde kaybedilen kiloların %35 kadarının geri alınabilmesi karşılaşılan bir durumdur.
  • Etkilerini yütürmeden senelerce muhafaza eder. Fakat bunun sağlıklı olarak devam edebilmesi için düzenli doktor izlenimminde olmak önemlidir.

Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS): Riskler ve Dezavantajlar

İshaller: Tüm malabsorptif operasyonlarda (yani kısmi emilim bozukluğu yapan ameliyatlarda) ilk bir seneiçinde yaygın ve sulu dışkılama ortaya çıkar. Bu etkiler ince bağırsakların yapısı zaman içinde değişmeye başladıkça büyük derecede düzelir. Fakat hastalarının bir bölümünde, bu tip ishaller azalmakta birlikte yaşam boyu bu şekilde devam edebilir.
 
Kötü Kokulu Gaz Çıkartma: Özellikle yağ emilimi bozulduğu için, yağlı öğünlerin ardından daha belirgin şekilde kötü kokulu gaz çıkartma sorunu meydana gelebilir.
 
Ömür Boyu Destek Tedavisi: Emilim bozukluğu sebebiyle düzenli şekilde yaşam boyu vitamin ve mineral desteği alınması şarttır. Bu sebeple düzenli doktor kontrolünde kalmak çok büyük önem teşkil eder. Özellikle demir ve vitamin B12 eksikliği, anemi yani kansızlık bakımından mühimdir. Hastaların ameliyat ardından D vitamini ve Kalsiyum almasına dikkat edilmesi gerekir. Kalsiyum eksikliğinde kemik erimeleri ve buna bağlı kırıklar ortaya çıkabilir.
 
Safra Kesesi Taşı: Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonu ardından farklılaşan ince bağırsak hormonlarının buna yol açtığı düşünülmektedir. Normalde duodenumdan salgılanan ve salgısı gıdalar duodenuma girdiğinde uyarılan kolesistokinin hormonu, safra kesesinin kasılmasını ve içindeki safrayı duodenuma boşaltmasına sebep olur. Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonunda duodenum gıda geçişinden ayrılır. Yalnızca karaciğerden gelen safranın iletim kanalı olarak görev görür. Duodenuma gıda girmediği için kolesistokinin hormonunun salgısıda azalır. Safra kesesi düzenli ve yeterli olarak kasılamaz bu sebeple dei, içindeki safra tıpkı zeytin yağı gibi tortulanır ve çökelti meydana gelir. Bu çökeltilere safra çamuru ismi verilir. Zaman içinde bu safra çamurları safra kesesi taşı olarak kişinin karşısına çıkar.
 
Protein Eksikliği: Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonu ile karbonhidrat ve yağ kaynaklı kalori alımınız sınırlandırılır. Bunun sebebi bu besinler çok fazla miktarda tüketildiğinde ince bağırsağa çok miktarda su çekmeleri sebebiyle kişilerde şiddetli karın ağrısı, şiddetli kusma, öğürtü, hipotansiyon, baş dönmesi ve bayılma ile sonuçlanan bir durum meydana gelir. Bu duruma Dumping Sendromu ismi verilir. Dumping sendromu esasında olması beklenilmeyen ve istenilen bir neticedir. Bunun sebebi operasyon etkisini bu yönüyle de güçlendirmektedir. Fakat şayet bu etkilerden çekinip et ve et ürünlerinden yemek azaltılır ise, hasta çok halsiz ve bitkin kalır. Bunun sebebi vücudun proteine gereksinim duymasıdır.
Yağ ve karbonhidrat kaynaklı enerjisi azalan vücut, kaslardaki proteinleri enerji kaynağı olarak kullanmaya başlar. Kaslardaki proteinleri glukoza (yani basit şekere) dönüştürerek kullanmaya başlar. Protein alımında yeterli olunmazsa, kas kitlesi git gide azalır, halsizlik ve aşırı yorgunluk meydana gelir.Ağır beslenme yetersizliğinde hastanede yatmak ve bir süre damardan serum ve beslenme sıvıları ile tedavi edilmek dahi mümkündür.
 

Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS): Cerrahiye Bağlı Riskler

 
Kaçaklar: Bütün sindirim sistemi cerrahilerinde meydana gelebilecek risklerin başında gelir. Duodenal Switch cerrahisinde mide boyunca olan uzun kesi hattı ve iki tane bağlantı noktasında bu riskler bulunur.
 
Karın içi Apseler: Çoğunlukla gözden kaçan küçük kaçaklar sebebiyle meydana gelir. Birçoğu operasyona gerek duyulmadan boşaltılarak rahatça tedavi edilir. Bu durumda bir süre damar içinden antibiotik almak gerekebilir. Bu sebeple hastanede yatmak gerekebilir.
Pulmoner Emboli ve Derin Ven Trombozu: Bacak toplar damarlarından akciğer pıhtı kaçması sebebiyle meydana gelir. Çok hafif nefes darlığından ölümcül akciğer krizine kadar dek geniş yelpazelerde tablolar karşıya çıkabilir. Morbid obezitesi bulunan tüm kişilerde ve her türlü ameliyatta meydana çıkabilecek bir problemdir. Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonunda önce ve sonra kan sulandırıcı iğneler bu problemi engellemek için yapılır. Ameliyatın ardından hemen ertesi gün hasta yürütülmeye başlanır . Hareket etmek, özellikle baldır toplar damarlarında oluşabilecek pıhtı oluşmunu önler. Alınan tüm önlemlere karşı pulmoner emboli riski tamamen ortadan kalkmaz.
 
Barsak Tıkanıklığı: Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonunda barsak tıkanıklığı operasyondan haftalar sonra meydana gelebilir. Bulantı, kusma ve karında şişkinlik hissedilir. Karın ağrısı eşlik eder. Halsizlik ve baygınlık meydana gelebilir. İnca bağırsağın ortasından kesilip yukarıya çekilmesi ile meydana gelen açıklıklardan başka ince barsak bölümleri geçerken sıkışabilir. Bu açıklıklarda bağırsakların sıkışmasına iç fıtıklar (internal herniasyon) ismi verilir. Bu delikler ameliyat sırasında atılacak dikişler ile kapatılır. Bu sayede hem iç fıtıkları hem de bağırsak tıkanıklığını tamama yakın olarak engellemek mümkündür.
Yara İnfeksiyonları
Akciğer infeksiyonları
Geçici Böbrek Hastalıkları: Ameliyat ardından hasta susuz kalırsa böbrekleri yorulur. Yeterli idrar yapamaz. Bu durum hastayı halsiz ve bitkin düşürür. Bu durumda hastanede damardan serum ile tedaviye ihtiyaç duyulabilir. Bu durum genellikle bir iki gün içinde oldukça basit şekilde düzelir. Çok ender vakalarda geçici olarak kanı filtreden geçirmek gerekebilir. Bu tekniğe hemodiyaliz ismi verilir. Geçici böbrek yetersizliği meydana geldiğinde böbrekleri bir süre dinlendirilmelidir. Bu sebeple uygulanır.

Kime ve Ne Zaman BPD-Duodenal Switch

Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) oerasyonu oldukça başarılı ve etkin kilo kaybı sağlayarak bunun uzun dönemli kontrolünü de sağlar. Bu etki gücü, obeziteye bağlı ilave hastalıklar üzerinde de belirgin olarak kendini gösterir. Obezite sebepli ilave hastalıkların başında Tip 2 Diyabet (yani şeker hastalığı), Hipertansiyon, Hiperlipidemiler (Kötü kolesterolde artış), Uyku-Apne Sendromu (Şişmanlığa bağlı uykuda nefes alamama) gibi ölümcül problemler gelmektedir. Bu ve benzeri başka birçok sorunun yalnızca  obeziteye sebepli olarak ortaya çıkabileceği artık kabul edilen bir bilimsel veridir. Obezite sebepli ortaya çıkan ve gelişen bu hastalıkların toplamına “Metabolik Sendrom” ismi verilir.
 
Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonu Metabolik Sendroma sahip hastalarda başarılı sonuçlara sebep olur. Özellikle BMI (yani vücut kitle indeksi) 50 kg/m2 olan kişilerde bir kerede uygulandığında, fazla kilonun % 85'inin verilmesine yol açar. Bu büyük kilo kaybı sebebiyle metabolik sendroma ait belirti ve bulgular da oldukça ivedikle düzelir.
Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS)operasyonu son on sene içinde Dünya’da çok sayıda merkez tarafından, küçük değişikliklerle daha düşük BMI değerine sahip, hatta morbid obezitesi bile olmayan yani BMI 40 kg/m2 altında olan kişilerde, şeker hastalığının tedavisi için uygulanmaya başlanmıştır. Bu kişilerde şeker hastalığını çok güçlü şekilde kontrol etmekte hatta büyük çoğunluğunda belirtileri tamamen ortadan kaldırabilmektedir.
 
Obezite yani tedavi edilmesi gereken şişmanlık sebebiyle Mide Bandı ya da Roux-en-Y Gastrik Bypass ameliyatı olan fakat istenilen ölçüde kilo kaybı sağlanamayan, ya da verdiği kiloları geri almaya başlayan kişilerde, kalıcı tedavi ve uzun dönemli kilo kontrolü bakımından başvurulan bir yöntemdir. Özellikle kalorili besinlerlerin oldukça sık tüketimi, mide bandı ve sleeve gastrektominin başarısını çok düşürmektedir. Bu hastalarda aşırı kalorilerin emilmesinin sınırlandırılması kesinlikle gereklidir. Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonu hem mide hacminde bir miktar kısıtlamaya neden olur, hem de tüketilen yağlı gıdalar ve karbonhidratların büyük oranda emilmeden atılmasına sebep olur. Bu sebeple de diğer ameliyatların ardından kilo almaya başlayan kişilerde dahi, çok başarlı sonuçlar alınmasını sağlar. ''Mide Balonu Tedavisinin Yan Etkileri'' başlıklı yazımda mide balonu ve tedavisinin yan etkilerini hakkında bilgi vermeye çalıştım.
 

Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) Ardından Beslenme Düzeni

 
Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonu, tüketilen yemeğin miktarını azaltarak vücudun fazla kaloriler almasını engeller. Her iki etki de hastanın kilo almasını engeller.

Doğru Yeme Alışkanlığı İçin Bilinmesi Gerekenler

  • Küçük miktarlarda yemek gerekir. Operasyon ardından hastanın midesi yarım kaseden az miktarda yiyecek ile tokluk hissine ulaşacaktır. Bundan fazlasını yemeye çalışmak ise şişkinlik, karın ağrısı, bulantı ve kusmaya sebep olabilir. Zaman geçtikçe yeme potansiyeli küçük bir porsiyona kadar artacaktır.
  • Doyma hissine erişildiğinde yemek yemek bırakılmalıdır.
  • Gün içinde nelerin tüketildiği bir yere yazılarak not alınmalıdır. İlk zamanlar günde 5-6 kez yemek yemek elzemdir.Bunun sebebi ise bir kerede tüketilebilecek et ya da et türevleri günlük alınması gereken protein oranını yalnız başına karşılamaz. Zaman ilerledikçe mide potansiyeli artacak ve daha az sıklıkta yemek mümkün hale gelecektir.
  • Yavaş yemek yemeye alışmak, oldukça önemlidir. Yemekler hızla tüketilirse, bulantı ve kusma olasıkları artar. Akıldan çıkarılmaması gereken geniş de olsa Duodenal Switch operasyonunda da mide eskisine nazan daha incelmiş bir boru haline getirilir. Şayet o, hızlı bir şekilde doldurulursa alt bölümde yer alan havanın çıkışı önlenir ve besinler kişinin ağzına gelir. Midenin altında sıkışan hava mideyi şişirir ve bu şekilde gerilmesine sebep olur. Bu da kişinin karın ağrısı yaşamasına yol açar. Bunu önlemek adına, lokmalar çok çiğnenmeli ve küçük olmalıdır.
 
  • Günde minimum olarak 100 gr protein tüketmek önemlidir: Protein tüketimlerinde hiçbir kısıtlama yapılmaz. Bunun tam aksine ne kadar fazla et ve et ürünü tüketilirse, halsizlik ve yorgunluk o denli az olacaktır. Operasyonun ardından erken dönemde protein içeriği zengin hazır mamalar tüketmek gerekebilir. Zaman geçtikçe kişinin kendi alımını yeterli oranda artacaktır.
  • Yağlı besinlerden olabildiğinde uzak durmak gerekir: Duodenal Switch ameliyatı uygulanan vücutlar, yağları eskiden olduğu gibi sindiremez. Yağlı öğünlerden sonra dışkılamalar sıklaşır, ishale döner ve kötü kokmaya başlar. Bunların yanında yağlı beslenmek kilo kaybını yavaşlatabilir.
  • Hamur işleri, tatlılar ve unlu yiyeceklerden uzak durmak gerekir: Şekerli ve beyaz un katılmış hazır tatlılardan uzak durulması gerekir. Bu gibi karbonhidratları tüketmek, bulantı ve kusma hissini tetikleyebilir. Karın ağrısı ve şişkinliğe yol açabilir. Bunun yanında kilo kaybını da durdurarak geriletir. Bol bol lif bakımından zengin sebze ve meyveler yenilmelidir. Ekmek tüketilecekse, tam tahıllı lifden zengin doğal ekmekler olmasına dikkat edilmelidir.
  • Yemeklerle beraber su içmek oldukça zararlıdır: Katı besinle birlikte su içmeye çalışılmamalıdır. Yutmayı kolaylaştırmak adına lokmaların ardından su içilmemesi gerekir. Bu durum gerçekleşmez ise, yeni midenin içinde ani basınç artışı gerçekleşir. Kusmaya dek varabilecek şiddetli ağrılar ve bulantılar meydana gelir. Yemeklerden yarım saat önce ve sonra su içmek en sağlıklısı olacaktır. Suyu ya da sıvı içeceklerin tümünü yavaş yavaş içmek gerekir.. Çorbalar bunlara dahildir. Aşırı kalorili sıvılar tüketmek kesinlikle önerilmez.
  • En güzel içecek içme suyudur.
  • Gazlı içecekleri tüketmek zararlıdır.
Bu şartlar, kişinin tüm hayatı boyunca uyması gereken şartlar olarak kalacaktır. Tabii ki, kişiden kişiye farklılıklar görmek mümkündür. Bunları diyetisyen ve doktor ile paylaşmak faydalı olacaktır.
 
Ameliyatın ardından ilk bir hafta tamamen tanesiz berrak içecekler tüketilmesinde sorun yoktur. Bundan sonra yavaş yavaş daha yoğun içecekler denemeye başlanacaktır. Taze sıkılmış meyve suları, yağsız sütler bunlar içinde sayılabilir. Bir ayın ardından püre edilmiş besinler daha iyi tolere edilmeye başlanır. Bu günlerde iyi pişmiş kıymalı sebze yemekleri kişi için en faydalası olacaktır.
Bu döneme kadar ki protein gereksinimi için peynir ezmeleri, yumuşak rafadan yumurta, yağsız sütler ile karşılanacaktır. Fakat ilk aylarda PROTİFAR® gibi hazır protein tozları yada CUBITAN® gibi protein içeriği yüksek mamalar ile destek almak neredeyse şarttır.
İlk ayın bitimi ardından iyi pişmiş beyaz et (tavuk ve balık) yemeklere eklenir. İki aydan sonra her türlü besini taze olmak ve iyi pişirilmek koşuluyla tüketmeye başlayabilir.
Ameliyat ardından kişinin beslenme düzeni diyetisyen tarafından günü gününe planlanacak ve yazılı olarak hastaya verilecektir.

Duodenal Switch ve Vitamin-Mineral Desteği

Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonu düşünülen  tüm kişiler operasyon öncesi beslenme parametreleri bakımından standart olarak kesinlikle incelenir. Temel vitamin ve mineral seviyelerinin operasyon öncesi dönemdeki durumu anlaşılır. Hiçbir vitamin ya da mineral eksikliğiniz bulunmasa dahi,  çeşitli ilaçlar ile ameliyat öncesi döneme başlanır.

Ameliyat Öncesi Hazırlık:

  • Dodex 1000mcg ampül: B12 vitamini içerir. Ameliyat öncesi tek doz kalçadan uygulanır. İlk sene süresince 3 ayda bir bu uygulama sürdürülür.
  • Venofer Ampül: Demir takviyesi için damardan uygulanan bir destektir. Ameliyattan 10 gün önce başlanır. Üç günde bir toplam üç ampül uygulanır.
Ameliyat ardından vitamin desteği:
Vitaminlerin, kişinin ömür boyu alması gerektiğini bilmesi gerekir. İlk zamanlarda tabletler yutalamayabilir. Küçük ve temiz bir havan ile bütün vitaminler alınmadan önce bu havanda döverek toz haline getirilip orada uygulanabilir.
SUPRADYN® draje 2 tane/gün
APİKOBAL® tablet 2 tane/gün
Cal-D-VitA 1000 mg efervesan tablet 4 tane/gün
Vegaferon Fort film tablet 100 mg 2 tane/gün
İlaçlar ve vitaminler hangi biçimde ve hangi öğünlerde alınacağı ameliyat ardından hastaya basılı şekilde verilir. Operasyondan sonra verilen ilaçlar düzenli ve doğru şekilde kullanılırsa, Biliopankreatik Diversiyon-Duodenal Switch (BPD-DS) operasyonundan en üst seviyede fayda sağlanması mümkündür.
 
 
Dr. Tuğrul Demirel 
 
 
Toplam blog
: 37
: 3311
Kayıt tarihi
: 11.02.14
 
 

1999 Yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nde başladığı mesleki eğitimini, fakülteden sonra yine İstanb..