Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bilip de yapmamak diye bir şey var…

Bilip de yapmamak diye bir şey var…
 

Edeplidir birileri…Sırf edeple de sınırlı değildir gerçi, hani yüreği sağlam dediklerimizden, hani keyfi ve hoşgörüyü bilenlerden, hani sınırları zorlamayanlardan…Etrafını korkuyla titretmeyip, hem de yalakalıkla işini görenlerden değil.. Öyle sinirlendiğinde çoğu insanımız gibi ağzından küfür fırlamazlarımızdan… Her karşı fikre kavga ortamı çıktı nihayetinde diye bakmayanlardan… Şantaj malzemesi olsa da elinde, hakkı da kalsa karşı tarafta, bunu kullanmayanlardan söz ediyorum…

“Salaklardan yani” diyen varsa, okumasınlar diyeceğim ama okumazlar ise de nasıl anlayacaklar o gruba koydukları kişilerin içlerini?

Hoş… O tarz kişiler de pek okumazlar zaten böyle şeyleri…

Neyse…

Demem o ki: Bazı insanlar karşılarındakini ezerler, bazıları ise ezilen durumunda kalırlar…

Bazıları küfreder, bazıları “Bak arkadaşım…” diye söze girer…

Eeee… Ne var bunda demeyin…

Bu yazıyı buraya kadar okuduysanız, siz de bu gruptan birisiniz!

Size çirkefçe yaklaşan birine, aynı şekilde karşılık vermemişsinizdir, muhtemelen!

Neden?

Size yakışmadığından, muhtemelen…

Bulaşmayayım dedikleriniz de vardır, elbette… Ama… Bulaşsanız, alt edemeyeceğinizden değil de, bulaşıkları üstünüze sıçramasın diyedir, muhtemelen…

İş yaşamındaki bazı gerekli hoşgörüleri biraz ayrı tutmak istiyorum bu konudan…

O biraz daha farklı bir konu… Oradaki alttan almaların nedeni, daha çok işi kaybetme kaygılarıdır ki, madde olmadan, yani kazanç ve en çirkin ifadesi ile para olmadan neredeyse nefes almak bile olanaksız oldu son zamanlarda…

En basit bir örnek: bankada işim var bir gün, genç, hoş bir kadın bankacı hanım ancak anlamsız şekilde sorun üretiyor, sabahın köründe… Ben ise işimden izin almışım, o bankadaki paramı alıp, ödemelerimi yapacağım.

Mantıklı her şeye tamam, ancak acayip bir kapris örneği hanım kızımızda…

Gülümsemem donmadı, yüzümde… Tahminen zorlu bir sabah geçiriyordu…

Mantıksız sorunlarına mantıklı bir şekilde yaklaşıp da, buruşturmayınca yüzümü, hallettik meseleyi…

Ve… En sonunda, kusura bakmayın, biraz gerginim ben bu sabah açıklamasını yaptı…

Olur böyle şeyler diyerek, gülümseyerek ayrıldık…

Şimdi… Benim sorunlarım belki kat be kat fazlaydı ondan… Sonuçta o bankanın müşterisiyim… O kişinin aldığı maaş bile bizlerin katkılarıyla ödeniyor… Ya da… Ne biçim banka burası diye çemkirsem, ki haklı konumda olduğumdan diyorum ve de haksız iken bile bunları yapan nice insanların var olduğunu da ayrıca biliyorum, ortalık nasıl olurdu?

Yapar mıydım?

Yapacak olsam… Tarzım o olsa yapardım elbette…

Yapmadım… Yapamadım…

Ne bana yakışırdı, ne de bir şey elde edilirdi…

Anlayabiliyordum o insanı, çok şükür, anladığım için de hoşgörüm vardı…

Onun da anlaması gerekiyordu elbette, ama anlayamadıysa, anlayamayan pozisyonuna ille de düşmem mi gerekirdi?

Bu örnek, sonuç anlamıyla güzel biten bir örnekti…

Çirkin bitenleri de var elbet…

Kişi ancak olduğu kadarıyla anlayabiliyor karşısındakini…

Adam 1.90 boyunda, 90 kilo ağırlığında…Kavgaya girse ne olur, girmese ne olur…

Kavga boyutunda bakmıyor ama olaylara…

Ya karşı taraf: “Abi, koskoca adamı bir tırsıttım ki sorma!”

Bilip de yapmamak dediğim de bu işte!

Ne var ki?

Korkutursun da insanları, yalan da söylersin…

Tehdit de edersin…

Sindirirsin de…

Kendini vazgeçilmez de hissettirirsin…

Çok mu zor?

Bir çok kimse aslında bunu yapıyor!...

Bir çevirin lütfen başınızı etrafınıza, kim bilir kaç kişi vardır ki işin kolayına kaçan?

Kolay dediysem, aslında zor olan onların yolları… Çünkü sevgiden geçmiyor…

Onlara göre biz mi?

“Salağız!”

Yok onlar için başka açıklaması…

Bilip de yapmamak diye bir şey var arkadaşlar, bu da bizi biz yapar!...



Gülgün Karaoğlu
Ocak,30/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..