Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '06

 
Kategori
Eğitim
 

Bilişimle akıllı sınıflar

Hava güneşli. Her taraf pırıl pırıl. Beşiktaş sokaklarını geziyorum. Elimde dijital fotoğraf makinem. Küçücük, bir çakmak gibi avucumun içinde taşıyorum onu. Yarın edebiyat dersim var, Kabataş Erkek Lisesi’nde.

Öğrencilerime Behçet Necatigil’i anlatacağım. Onun yaşadığı evi buluyorum, Ihlamurdere Caddesi’ne paralel bir arka sokakta. Bu sokağın adı da: Behçet Necatigil Sokağı. Hem sokağın, hem yaşadığı evin fotoğraflarını çekiyorum. Yaşadığı, yazdığı odayı gezerken şaşırıyorum, odalar dolusu kitaplar. Hakkında yazılmış yazılar.... Onun yaşamını özetleyen bir yazı takılıyor gözlerime.

“Behçet Necatigil, iyi bir öğretmendir. Öğretmenlik dışındaki zamanlarını değişmez ve bozulmaz bir program içinde geçirir. Radyo için oyunlar, “Arkası Yarınlar”, hazırlar. Tercümeler yapar. Sözlükler yazar, nihayet havasını bulduğu an, yelkenini açarak çok sevdiğimiz şiirlerini yazar.” İşte onun, yelkenlerini doğaya açtığı bir günün şiiri.

KIR ŞARKISI
Tam otların sarardığı zamanlar,
Yere yüzünkoyun uzanıyorum
Toprakta bir telaş bir telaş.....
Karıncalar öteden beri dostum.

Ellerime hanımböcekleri konuyor,
Ne şeker şey bunlar!
Uç böcek, uç böcek diyorum,
Uçuyorlar....

Pan’ın teneffüsü bile
Ilık okşamakta yüzü
Deve dikenleri, çalılık vesaire
Bir alem bu toprakların üstü.
Behçet Necatigil

Kitaplarının kapaklarını tek tek fotoğraflıyorum.

    Önce şiirler: Kapalı Çarşı, Çevre, Evler, Eski Toprak, Arada, Divançe, Yaz Dönemi, Sevgilerde, Dar Çağ, İki Başına Yürümek, Encam, Zebra, Kareler Aklar, BeylerRadyo oyunları: Üç Turunçlar, Yıldızlara Bakmak, Gece Aşevi, PencereSözlükleri: Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü, Mitoloji SözlüğüDüzyazıları: Bile YazdıÇevirileri: Yanlızlık bir Yağmura Benzer

Bunca şiir, odalar dolusu kitaplardan ayrılmak çok zor. Şair Nedim Caddesi’nin bitiminde, Akaretler yokuşunda buluyorum kendimi. Yokuşun başındaki Şairler Parkı’nda O’nu arkadaşları ile birlikte fotoğraflıyorum. Kimler yok ki, Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Neyzen Tevfik,Orhan Veli Kanık, Cahit Sıtkı Tarancı, Oktay Rıfat, Sabahattin Kudret Aksal, Özdemir Asaf ....

Bütün bu çekimlerimi ve belgeleri bilgisayarımda sunu programıma yerleştiriyorum. Şairin adının verildiği sınıftayım. Behçet Necatigil, Kabataş Erkek Lisesi’nde hem öğrenci olmuş, hem öğretmenlik yapmış. Yanımızdaki sınıf, Ömer Seyfettin Dersanesi. İstanbul Boğazı’nın kıyısında Osmanlı döneminden kalma saray binaları okulumuz. Yüksek süslü tavanlar, renk renk ışıkları yansıtan vitraylı camlar ile yüz yıllık taş binalar.

Bir yanımızda; Kız Kulesi, Sarayburnu, öbür yanımızda Ortaköy Meydanı ve tarihi camisi, iki kıtayı birbirine bağlayan Boğaz Köprüsü... Karşıda; Beylerbeyi Sarayı, Nakkaştepe ve Sultantepe sırtları...... Sınıfımızdan bütün bunlara ek boğazdan geçen vapurlar, balıkçı tekneleri, gezi motorları, martılar bir de, bir dalıp bir çıkan karabataklar bizimle hep birliktedir.

Bütün bu görüntüler perdenin inmesi ile bitiyor. Sınıftaki projektörden perdeye yansıyan ışık, bizi, Behçet Necatigil’in dünyasına götürüyor. Öğretmen masasındaki bilgisayarımdan sunuma bir fon müziği katıyorum. Okunan şiirler, gösterilen çekimler, yapılan konuşmalar, öğrencilerin önündeki bilgisayarlara kaydediliyor, internetten yayınlanıyor. Sürekli hareket eden kamera bizi; İzmir Atatürk Lisesi’ne, Sarıkamış Lisesi’ne ve Sivas Kongre Lisesi’ne ulaştırıyor. Dersimizi, bu liseler aynı anda görüntülü olarak dinliyor ve katılıyorlar.

Dersimiz bittiği an, tüm öğrenciler Behçet Necatigil’in bir kitabını okuyarak şiirlerine uygun görüntüler çekecek, müzikler düzenleyerek, önümüzdeki derslerde sınıfa, şiir sunumları yapacaklar.

Yarınki edebiyat dersimizde, Sivas Kongre Lisesi edebiyat öğretmeninin, Aşık Veysel ile ilgili sunumunu izleyeceğiz. Onlar Aşık Veysel’in köyüne dek gidip, güzel bir ders senaryosu hazırlamışlar. Veysel’in şiirlerini kendi sesinden dinleyeceğiz, köyünü, elma bahçesini gezeceğiz. Biz de buradan Veysel’in şiirleriyle katılacağız derse.

Biz bu düşleri kurarken, ülkemizde hala bilgisayar destekli eğitim adıyla bilgisayar odaları kurulmaktan öteye geçilemedi. Hatta çoğunun kapısına kilit vuruldu. Bu da yetmiyormuş gibi bilgisayar ders saatleri azaltıldı.

Günümüzde; her öğretmene ve her öğrenciye bir bilgisayar, her sınıf; kamerası, projektörü, interneti ile dünya bilim ve kültür ağına bağlı, araştırma, üretme ve sunma alanları olmak zorundadır. Bunu yüzyılımız gerektirmektedir. Eğitim ve bilişim çevreleri daha fazla zaman kaybetmeden; eğitim, bilişim eşgüdümünü sağlayarak, ülkemizin geleceğini kurmalıyız.

Hasan Barışcan

hbariscan@milliyet.com.tr

 
Toplam blog
: 52
: 4210
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

1952 yılında Sivas- Asarcık Köyünde doğdum. Yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptım. Kabataş Er..