Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '15

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Bilmeden meğer Ergoterapi yapıyormuşum?

Bilmeden meğer Ergoterapi yapıyormuşum?
 

1995 yılında geçirdiğim son operasyondan sonra fizik tedavi olmak üzere Bahçelievler Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezine yatmıştım. On yıldır engelliliği yaşadığım ve duruma alışmış olduğumdan kendimce yardım almadan yapabileceğim beceriler geliştirmiştim. Fizik tedavi merkezindeki çoğu hastadan daha aktiftim çünkü buraya genellikle trafik kazası, yüksekten düşme, yaralanma gibi ani yaşanan bu duruma henüz alışmamış hastalar geliyordu. Benim tek başıma giyinmem, yatağıma geçmem, tuvalete gitmem, banyomu yapmam bunlar ilgilerini çekmişti. Sohbetlerimizde bunları nasıl yaptığımı soruyorlardı çünkü birçoğu yardım almadan yataklarına bile geçemiyorlardı. Anlatmam yeterli gelmediğinden benden özel ders istediler! “Bana yaptığım bu aktiviteleri uygulamaları olarak gösterebilir misin? Sen bunları yapabiliyorsun ama ben niye yapamıyorum!” demişlerdi.

Hastanede yattığım dönemde bazı arkadaşlarımın odamı ziyaret ederek tekerlekli sandalyeden yatağıma nasıl geçtiğimizi görmek istediler. Bazı bayan arkadaşlarımın özel istekleri üzerine odalarını ziyaretler edip onları gözlemlemiş ve bunu nasıl yapabileceğini paylaşarak göstermiştim.

Hastane dostluklarının ömür boyu kalıcı olduğunu söylemek istiyorum. O dönemde başlayan arkadaşlıklarımız halen sürüyor ve ileriki hayatlarında onlara özel hayatım ile ilgili de örnek olarak kendi özgüvenlerinin gelişmesine katkı sağladım. Kendini aşmış başarılı engelli arkadaşlarım ile her zaman fikir alışverişlerinde bulunduk. Sosyal hayatın içerisinde neleri nasıl yapabiliyoruz? bunları anlatarak kendimizce çözümler geliştirdik. Yol haritamızı bu sayede çizdik. Okuyabileceğimizi, çalışabileceğimizi, ev işlerini nasıl yapabileceğimizi, evlenip, çocuk sahibi olabileceğimizi ve yaşamın içindeki daha birçok şeyi birbirimizden öğrendik. Ben yaşamımı kolaylaştıran öğrendiğim her bilgiyi paylaşmayı seviyorum ve paylaşarak büyüdüğüme inanıyorum. Bu anlamda ülkemizde yeni yeni duyulmaya başlayan ‘Ergoterapi’ kavramını ilk duyduğumda yıllardır farkında olmadan engelli arkadaşlarımla aramızda yaptığımız paylaşım ve yardımlaşmanın bir ismi olduğunu da öğrenmiş oldum. Ayrıca bunun yeni bir meslek olarak gençler arasında yayılmaya başladığını öğrendim.

Ergoterapi çok yeni bir alan, bir nevi hastalara yeni bir ilaç. Ayrıca bu ilacın yan etkileri yok, olumlu etkileri ise çok. Mimariden spora, sanattan kültüre kadar pek çok alanı yakından ilgilendiren bu yeni kavram, birey ve toplumun bütünleşmesi açısından çok önemli! Engelli ve yaşlı kişilerin, çeşitli fizyolojik ya da ruhsal hastalıklara sahip olmalarından dolayı kendi başlarına ihtiyaçlarını karşılayabilecek beceriye ve donanıma sahip olmalarını sağlayan yeni bir uygulama. Bu işi yapan uzman kişilere de “Ergoterapist” deniyor.

Ülkemizde son yıllarda önemi anlaşılan bu kavram aslında engelli, yaşlı bireylerin toplum hayatı içerisinde istekleri çerçevesinde daha çok var olmalarını sağlamayı amaçlıyor. Bugün engellilere ve yaşlılara dönük hizmetler daha çok bakım hizmetine ve maddi desteğe dayanmakta. Fakat bu insanların kendi başlarına hayatlarını devam ettirmeleri, ihtiyaçlarını kendi fiziksel- sosyal yeterlilikleri çerçevesinde sürdürebilmeleri için ergoterapik desteğe ihtiyaçları var. Ülkemizde engelli bireylerin eğitimi denilince daha çok akademik alanda temel eğitimin verilmesi anlaşılıyor. Henüz kendi başına kıyafetini giyemeyen, yemeğini yiyemeyen engelli çocuğa öncelikle bunlar öğretilmeli. Temel eğitimden önce engelli çocukların sosyal yaşamlarını kendi başlarına devam ettirecekleri becerileri öğretecek bir eğitime ihtiyacı var. İşte bu eğitimi verecek olan kişiler, ergoterapistlerdir. Ergoterapistler, bireylerin ihtiyaç duydukları veya kendilerinden beklenen aktiviteleri yapabilme becerilerini geliştirecek eğitimi veren ve onların sosyal yaşamda daha aktif olmalarını sağlayabilmeleri için eğitim-iş-sosyal ortamlarını düzenleyen uzmanlardır. Ergoterapist engelli doğmuş bir çocuğun doğduğu andan meslek yaşamına kadar rehberlik edecek kişidir. Örneğin engelli bir bebeğin nasıl konuşacağı, nasıl yemek yiyeceği, okul yaşamında hangi okullara nasıl devam edeceği, sahip olduğu yeterliklere göre nasıl bir meslek yapabileceğine kadar hayatının her aşamasında yardımcı olacak kişilerdir. Ayrıca her birey birgün yaşlanacak ve yaşlılık ile birlikte Alzheimer, şizofreni vb. gibi hastalıklarının tedavisinde ergoterapistlere ihtiyaç var. Mesela ülkemizde şizofreni hastaları için sadece tıbbi tedavi var. Tıbbi tedavisini alan şizofreni hastası ilaçların etkisiyle iyileşme gösterir ve eski ortamına döner. Bulunduğu ortamda yine aynı aile yine aynı sorunlar aynı dertler vardır. Yani kafadaki şey değişmemiştir. Sadece ilacın yarattığı geçici iyileşme söz konusudur ve kısa süre sonra hastalık yeniden nükseder. Bunun ilacı nedir? Sadece oradaki medikal ürünler midir? Şüphesiz ki medikal tedavi çok önemli!  Ama medikal tedaviyi destekleyecek ergoterapik destek gereklidir. Bunu da yapacak olanlar ergoterapistlerdir.

Ergoterapistlerin hedef kitlesi bu kadar geniş ve farklı… Bu kişiler ciddi ihtiyaç duyuluyor. Ülkemizde Ergoterapist ihtiyacı karşılanmak üzere üniversitelerde eğitim ise başlayalı çok olmadı. Sakarya Üniversitesi’nde İş-Uygulama Terapisi bölümü ve Hacettepe Üniversitesi’nde ise Ergoterapi bölümü bulunuyor. Geçtiğimiz yıl Hacettepe Üniversitesi Ergoterapi bölümü ilk mezunlarını verdi bu sayede 30 kadar öğrenci mezun olmuş oldu. Elbette ki milyonlarca engelli ve yaşlı kişiler için bu sayı yeterli değil binlerce Ergoterapist olmalı.

Toplumda yeterince bilinmeyen Ergoterapi yaygınlaşana ergoterapistler çoğalana kadar biz engelliler kendi aramızda dayanışmaya ve birbirimize yardımcı olmaya devam edeceğiz.

 
Toplam blog
: 108
: 2338
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Bu Blogda; Engelleri her şeye rağmen aşarak hayatı engelsiz yaşamaya çalışan; eş, anne, çalışan, ..