Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp!

Özür diliyorum. Önce kendimden sonra da bana kadın gözüyle bakmış, beğenmiş ve hatta iç geçirmiş çevreden çok ama çok özür diliyorum. Bilememişim; şu 30 yıllık hayatımda kadın olmayı becerememişim. Ama siz benim gibi olmayın, yol yakınken alın tedbirinizi, açın gözünüzü, kulağınızı! Öğrenin kadın nerde nasıl olmalı! Evden başlayalım önce. O popodan hafif bollaşmış eşofmanla pijama arasına sıkışmış şeyi, evet o çok rahat olan şeyden bahsediyorum, yok edin hemen. Atın, gözünüz görmesin, daha önemlisi kimse görmesin. Peki o şeyin üstüne ne giyiyordunuz? Durun tahmin edeyim; yıllardır veda edemediğiniz, üzerinde sizin belki de hatıra diye nitelendireceğiniz birkaç delik bile olan diğer şey. Bakın dikkat edin, sizin senelerce yanınızdan ayıramadıklarınıza “şey” den başka birşey diyemiyorum. Onu da atın, ya da ne bileyim çok zor geliyorsa toz bezi falan yapın ama çıkarın aklınızdan. Hemen tarz birşeyler bulun yerlerine, çok abartmayın ev neticede orası ama şık dursun, dikkat çeksin, bir de tabii açık kapı bıraksın size; “ayy çok paspal yakaladınız beni amaaaa yaaa” diyecek durumunuz olsun! Şimdi sıra bir sonraki aşamada; terlik sorunsalı! Ama yok artık öyle birşey, ev ayakkabısı var artık. Çeşit çeşit, renk renk, allı pullu, herşeyli. Hemen edinin bir tane. Terlik mi? Duymayayım bir daha! Saçınızı da 40 saat uğraşıp sonunda anneniz yolmuş görüntüsüne kavuşturdunuz mu, tamamdır. Evde olayımız bu! Arkadaşlar toplanmış, boğazımızdan geçmiyor diye name yapıyorlar, hem sinemaya da gideceklermiş. Pazar pazar da hiç çıkasınız yok ama vicdan yaptınız, gitmek lazım. Hemen taktınız ayağınıza kotunuzu, hoop üstüne bir t-shirt. Asıl size hoop! Böyle sinemaya mı gidilir? Hem de pazar günü! Ahh, ah, diyorum ya öğrenecek çok şey var. Yok mu şööyle parlağından, taşlısından bir spor ayakkabı? E alın o zaman. Şööyle dapdaracık bir atlet, altına yandan üç çizgi, yeşil olmadı mor bir eşofman. Takın pırlanta yoksa çakma tek taştan küpelerinizi, yapın hafif süsü verilmiş ağırından bir makyaj. Ve en önemli aksesuarınıza geldi sıra! Artık orjinali midir, çakması mıdır bilmem. İtalyan mıdır Fransız mıdır onu da bilmem ama o hiçbir şeyinizle uymadığı halde görenleri çatlatacak sizi de zevkten uçuracak o sınıf göstergesi, o görmemişliğin belgesi koca çantanızı da alın...Alın da biliyor musunuz nasıl taşınacak o? O kol dirsekten bükülecek, elde hafif bir yumruk hali, marka dışa dönük. Tamam mı, anlaşıldı mı? Hadi bunu da atlattık. Gelelim plaj haline... Bakın bu yorucu biraz baştan söyleyeyim. Uğraş ister, özen ister. 60 derece sıcaklık altında su geçirmeyen rimel ister, akmayan göz kalemi ister, dişe yapışmayan ruj ister, vücudun her bölgesine ayrı krem ister, son model bikini ister, o da yetmez mayokini ister, daha azıtmışı ikoncanınkinden ister, arı maya gözlüğü ister, kumda topuklu terlikle yürümeye yetenek ister, ister de ister. Sahil kasabası, ana- baba yazlığımı? Efendim? Gerçek kadın tatiline tekne ister. O kısacık tatiline çok şey sığdırmak ister. Olmadı bir de Miami yapmak ister. Bu kısım çok çalışma ister, valla biraz da sabır ister, ona göre! Canım bu kadar değil herhalde, bunun daha gece gezmesi var, nişan, düğün, sünnet, cenaze vb. organizasyonu var, şöyle ağzını yaydırıp konuşması, patlata patlata sakız çiğnemesi var, spor salonunda kafadan büyük halka küpeyle koşması var, var da var. Ama hep benden beklemeyin, uğraşın azıcık, çalışın! E hadi ama oturmayın öyle, kadın olun biraz kadın!
 
Toplam blog
: 22
: 588
Kayıt tarihi
: 08.12.06
 
 

Sabun köpüğüne alerjili organizma! Ankara' nın en sert kışlarından birinde doğmuşum ki zaman ..