Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '22

 
Kategori
Deneme
 

Bin git “Hypetia”

LİMANA in, sevgili “Hypetia!” (HAYPEDİYA) Sandaletlerini eline al, yalın ayak süzülerek limana in. Yakınlarda bir de koy olmalı. Göreceksin. Titizce çizilen küçücük bir dairenin yarısı. Kıpır kıpır suların üzerinde, kıyıya bağlanmış üç teknenin yalpaladığı. İn ve yanlarına git. Ayrı ayrı bak onlara. Yaklaş yaklaş, seyret “Hypetia!” Bir kedinin dikkatiyle izle ve her “gerçek”çinin yaptığı kadar da “düş”le:

İlkinin ismi ‘BEN’. Şanssızlığın, eksik adım atarak sulara gömülüp binemediği… Senden başka hiç kimse olmayacak, içinde. Mutsuzluğun, gülümsemende bıraktığı eksilme de bulunmayacak… Önünde alabildiğine geniş yüzlü bir yaşam denizi, ideallerin ve sen. Yalnızsın! Düşlerin can verdiği pembe yelkenler, sadece “gönlünün sırtı”nda taşıdığın umutlar kadar şişecek. Yaşam isteğin ne kadar coşkulu ise tuttuğun dümen de o denli oynak, özgür ve deli olacak. Kör talih, bela soslu kapkara sularıyla tekneni doldurursa eğer, çok acı çekmiş yüreğin de o kadar kararlı atacak dışarı, tümünü! Başarırsan, düşlediğin yaşamın dantel dantel mutlulukla örülmüş o kıyısına bembeyaz, soylu bir martı gibi çıkartacak seni bu tekne. Eğer bir gece ulaşırsan karaya; mutluluğun senin için yaktığı, yolunu aydınlatacak o ateşleri de göreceksin. Miçosu da, kaptanı da, yolcusu da yalnızca sen olacaksın. Hiçbir umudun bitmiş olmayacağı yere… Olgunlaşacak coşkularınla! Pembe halatlarını çöz ve… Bin git “Hypetia”, bin git. Yolun açık olsun.

İkincisinde ‘BİZ’ yazıyor. Renklerinin bile korktuğu… Sen, annen ve her soruna karşın baban ‘var’sınız o teknede. Ama bir hayli hasarlı. Dümeni kopuk, sararan yelkenleri yırtılıp aşınmış, içi yazgının kara suları ile dolu. Annen yıllarca gördüğü kabusların deldiği eskimiş yıpranmış yelkenleri onaracak ki; sevgi soluyan rüzgarlar onu yeniden şişirebilsin. Doğru hedefi, rotalayıp dolu yelken gidebilsin. Dikkatli olmalı; gözüpek ölüm bir yerlere saklanmış olabilir! Babaaannn, güçlü ve deneyimli kollarıyla, yaşam ve yazgının içeriye dikkatsizce doldurduğu hata dolu bulanık suları boşaltacak ki; tekneniz bu kez dengede durabilsin. Sizin dışınızda minicik bir çakıl bile ağırlık yapar. Ve sen! Dümene o ikisini kucaklar gibi sevgiyle sıkı sıkı, sımsıkı sarılarak, huzur dolu sahillere doğru yol alacaksın. Günebakan çiçeğinin yaptığını yap; güneş yönüne bak! Mutluluğun başlamak üzere olduğu yere… Yolunu yitiren insanların eşsiz bir geçit aradıkları yere! Sevginin şaşkınlığa karıştığı yere! Yorgun halatlarını çöz ve… Bin git Hypetia”, bin git. Yolunuz açık olsun.

Sonuncusu ‘İKİMİZ’! Her yağmur öncesi susayan gökkuşağı gibi… Yolcuları, sen ve ‘sevdiğin insan’ olacaksınız. Yaşam süresince birlikteliğe aday olan o “can” ile... Ancak paylaşacağınız bu tekne yelkensiz! İçine “herkesin konuştuğu her şeyi, tüm kirlerini, paslarını, izlerini, gizlerini, bildiklerini, unuttuklarını” boşver; güzelliğini bile almayacaksın. Yüreğini karıştıracak her erimeye başlayan duyguyu ve ruhundaki gel - gitleri birisinin bulup kullanmaması için tümünü ikiye biçip çaaaat! Sahilde bırakacaksın. “Herşeye, herkese inanmaya yatkın olmamalısın.” Bilirsin, bu tanımın karşısında “salak” yazar! Sadece iki çift sağlam, deniz köpüğü renginde, güven veren küreği olacak. Sevgiyle umutla durmaksızın birlikte çekeceksiniz! Bir de ortak umutlar, ikiz düşler. Ve görebilen kalpler! Varlıkları yeter. Avuçlarınızda nasırlar oluşacak, olsun. Umut denizinin tuzlu suları onların acısını alır, nasıl olsa. Belki hoyrat dalgaların yörüngesinde yol alacak tekneniz ama fazla hata yapmadan, yalnızca ikinizin hedeflediğiniz yere ulaşacak. Göreceksin, dalgalar birbirlerinecıvıltıyla“yolverin geçsinler” diyecek. Yorularak biçim vereceğiniz bir hayata! Gecenin aydınlığa yol vereceği yere… Güneşinin doğuşu ve batışını hiç tanımadığınız yere! Haydi! Umutlarının halatlarını çöz ve… Bin git Hypetia”, bin git. Yolun “aşk” olsun. / Levent Üsküdarlı

NOT: Tepki ve sorun dolu “gerçek” bir yaşam kesidinin baş kahramanına çözüm seçenekleri sunan “sanal” bir yorumdur.

Son bir NOT: Şunu unutma ki sevgili kızım; insanın ulaşamayacağı tek yer içidir. / L.Ü.

 

 
Toplam blog
: 86
: 39
Kayıt tarihi
: 09.12.08
 
 

1951 / İstanbul. Öğretmen bir ailenin tek çocuğu. Sade bir düzen içinde soluk alıp veren o "eski ..