Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '09

 
Kategori
Kitap
 

Bin Muhteşem Güneş

Bin Muhteşem Güneş
 

Afganistan’da yaşayan halkın yakın çağa ait trajedilerini tüyler ürperten bir çıplaklıkla gözler önüne seren kitabın adıdır “Bin Muhteşem Güneş”. İlgi çekici yanı ise Türkiye ile aynı tarihlere rastlayan kalkınma ve çağdaşlaşma atağıdır aslında.

Modern kadınlarına çarşaf giydiren, sunduğu hakları zorla gasp eden bir vatanın var olma olasılığını dış güçlerin nasıl kolaylaştırdığını günümüz çağında görmemizi sağlayan bir ülkedir Afganistan.

Kısaca ülkemiz adına ders çıkarılması gereken örnektir Afganistan…

Özgürlük ve temel haklar denilince kişilerin kıyafet, düşünce ve yaşam tarzına saygı gelir aklıma. Adı ister tesettür ister türban olsun inancı gereği örtünmenin yasaklanmasını saçma bulan, okullarda ya da resmi-gayri resmi mekanlarda örtüsünü açmaya zorlayan yasayı kabul etmeyen, hakların kişilerin görüş tekelinde olmadığını savunan bir vatandaşım.

Ancak; Türkiye’de devlet dış güçlerin oyunu ile Afganistan gibi piyon konumuna sokulmuş, halkı siyasi ve dini açıdan bölerek; solu sağa, dinciyi çağdaşa olabildiğine zıt hale getirilmiştir.

Çağdaşlık açık olmayı, din örtünmeyi zorunlu kılamaz, kılmamalı.

Peki, Türkiye ne durumda? Nasıl bir ülke konumunda?

Türkiye ne yazık ki bir taraftan bölücülere diğer taraftan yanlış siyaset yapmaya çalışan siyasetçilerine rağmen, köklerinden bağımsız yeniden filizlenen ancak bu filizlerin köklenmesine, kalkınmasına fırsat verilmeyen bir ülke.

Atalarından kalan şan ve şöhretin tükenmişliği ile utanan, yeniçağa ayak uydurmaya çalışırken yarışı geriden takip etmenin mahcubiyetini duyan neslin, geleceğe umutla bakamayan topluluğunun portresi bir vatan.

Her fırsatta “Burası Türkiye” diyerek kendi evlatları tarafından aşağılanan, bir parçası olmaktan uzak durulan bu ülke toprakları, sağımızı solumuzu kuşatan komşu dediğimiz düşmanların yanı sıra içimizde, içimizi içimizden oyan düşmanlarımızın da iştahını kabartan taşı toprağı altın kara parçası.

Ergenekon, Kürt açılımı vb. konularla gündemi değişmeyen politika kaosu içinde, alt tabanı aynı olsa da halka farklı ideolojileri savunan muhalefet komedisi ile arpa boyu yol alamayan bir devlet.

Oysa beğensek de-beğenmesek de, utansak da- gururlansak da burası bizim. Hala özgürce nefes aldığımız, bayrağımızın simgesini taşıyan üniformalar içinde askeri, polisi ile birlikte yaşadığımız bu vatan bizim. Adı ister milliyetçilik ister vatanseverlik olsun sahip çıkmak hepimizin boynunun borcu.

Zıtlıklara, benciliklere-bencilliklere tahammülün edilemeyeceği, sahiplenmenin yetmediği sahip çıkmak için çabalamak gerektirdiği günümüzde, cephede kazanılamayan savaşı iç savaşa çevirenlere meydan vermemek lazım.

Bine bölünmeden “Bin Muhteşem Güneş”i görenleri örnek alarak yaşamak, “Burası Türkiye” sözünü tüm umutsuzlukları, yanlışlıkları tasvir için değil güzellikleri anmak için kullanmak gerek.

Yoksa her gün kanıksadığımız şehit haberlerini, laf olsun beri gelsin diye lanet okuduğumuz terörü, sıradan yaşantımızın kanıksanmış “Münevver Karabulut cinayeti” tadında okumaya, dinlemeye, görmeye başlayacağız. Belki de başladık bile…

Geç kalmadan ve yeni bir Afganistan olmadan, bu vatan bizim demek için silkelenmek gerekiyor. Evet, ne gericilerin ne de sadece dinsizlerin... Bu vatan bizim. Ortak bir dine, ortak dini inanca sahip olmasak da ortak bir dile, ortak bütünlük inancına sahip, omuz omuza bağımsızlık için savaşanların torunlarına ait vatan.

Bu vatan bizim, alınanlara-gocunanlara rağmen NE MUTLU TÜRKÜM DİYEN…

 
Toplam blog
: 76
: 1458
Kayıt tarihi
: 25.03.07
 
 

1976 yılında Iğdır'ın Tuzluca ilçesinde doğmuşum... 8 yaşımda göç ettiğim bu ile bir daha hiç git..