Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '20

 
Kategori
Anılar
 

Bipolar Hikayem

Milliyet Blog'da 2011 yılı mart ayında blog yazmaya başladım. Düz yazı yanında şiirler de yazdım. Halen biraz seyrek de olsa yazmaya çalışıyorum. Bugüne kadar kimseye anlatmadığım rahatsızlık hikayemi özet olarak yazmak istiyorum.

1989 yılı temmuz ayı. Bir bayram günüydü. Komşu köyde halam kızına bayram ziyaretine gittim. Ziyaret sonrası veda ederken kapıya kadar hane halkı beni yolcu etti. Ayakkabılarım üç merdiven aşağıya konmuştu. Beton merdiven basamaklarına basmak zorunda kaldım. Her zaman sağ ayağımla  ayakkabı giyerdim. Bu sefer sol ayağımı ayakkabımasoktum.Birden neden solla giyiyorum diye geri çekmek istedim. Ayağım sanki kilitlenmşti, arkamdan da bakıyorlardı. Sonra sağ ayakkabımı giydim. Yürümeye başladım. Biraz tuhaf hissediyordum kendimi. Halamın kocası muska yazan kara sakallı bir adamdı.Rahmetli olmuştu. Aynı işi oğlunun da yaptığını duymuştum. Köyün içinden geçen demiryolunda yürürken halamın oğluyla karşılaştım. Aynen şöyle dedim;'senin bizimle bir derdin var mı?' 'yok' dedi. Yürümeye devam ettim. Köyümüz bir kilometre mesafededir. Köyümüzün durağına vardığında yaşlı yatalak bir kadın büyüğümüzü ziyaret etmekiçin evine çıktım. Yatakta yatıyordu,bilinci açıktı. Yanında da Kdz.Ereğli' deoturan evli kızı vardı. Ben çok konuşmaya başlamıştım. Beni bir müddet dinledikten sonra;'sesi Dursun'un sesine benziyor' dedi. Dursun benim babamın adıdır. Ben de farkettim. Sesimdeki değişikliği. Gerçekten babamın sesine benzemiştisesim. Babam ben 15 yaşında iken vefat etti.

Bayram dönüşü Kdz Ereğli'de görevime başladım. Devlet memuruydum. Hasta sevk kağıdı yaptırdım. Devlet hastanesine gittim. Doktorla sorun yaşadım, sevkimi yapmak istemedi, başka bir doktor sevkimi yaptı.Eşim Erzurum'da ailesinin yanındaydı. Onun maaşını da çektim, kendi maaşımı da. Gece 12.00 da İstanbul otobüsüne bindim. İstanbulda Şişli Etfal hastanesine gittim.Gece başlamıştı. Nöbetçi doktor beni kabul etmedi, yatış işlem yapılmadı. Artık caddelerde amaçsız dolaşan biriydim. Bir birahaneye girdim. Bira üstüne bira içtim. Bir tek ben kalmıştım müşteri. Bir bira daha istedim. 'kapatıyoruz' dedi birahane sahibi. Çıktım sokaklara, kalacak yer için kurum misafirhanesine gittim.Bakırköy taraflarında. Bana yer yok dediler, orada da sorun çıkardım. Karakola haber verdiler. Bir komiser geldi, sevk kağıdına baktı, inceledi;'bu adam maliyeci, biz bir şey yapamayız'dedi. Epey oturduktan sonra, eşimin İstanbul'da oturan akrabası geldi. Ben kayınbirader ile kurum telefonundan konuşmuştum. Bir gece o akrabada kaldım. Dengesiz hareketlerim vardı. Ertesi gün beni doktora götürmek yerine terminale götürüp otobüse bindirdi. Harem terminaline gelince ben otobüsten indim, sonra binmedim. Cinsel arzularımda dalgalanma oluyordu. Bu isteğimi yerine getirmek için Kadköy'e gittim. Param vardı. O tarihlerde İbrahim Tatlıses-Perihan Savaş aşkı gündemdeydi. Perihan Savaş'a benzeyen güzel bir kadına evlenme teklif ettim. Bana;'sen ne iş yapıyorsun'diye sordu.'memurum' dedim. Yüzünü buruşturdu. O sokakta bir falcı kadın duvar dibinde, beni yanına çağırdı ' falına bakayım' dedi. Falıma baktı, gömleğimin düğmeleri açıktı. Göğsümü sıvazlayarak;pehlivaan, pehlivaaan, çok düşmanın olacak, ama sana güçleri yetmeyecek' dedi. Yine aynısokakta bir roman kadını koluma girerek, benimle yürüdü,;' karşıdaki binayı gösterek, şu binaya akşam yedide gel, iki kadınla birlikte olacaksın' dedi. Cüzdanımdan parayı kendisi aldi. Akşam yedide gittim o binanın yanına, ne ışık yanıyor, görünürlerde insan yok.

Sarhoş gibiydim İstanbul caddelerinde. Kendime 99 luk kehribar bir tespih aldım. Bir hayal aleminde geziyorum sanki. Aksaray taraflarında genç bir ağaç vardı yolun kenarında. Onun dalını biraz sallamaya başladım,dünya yıkılıyor gibitdi. Korktum. Bir yoldayürüyorum, elimde tespih, 'Allahu Ekber!' diyorum gezerken. Duvarın dibinde bir meydan gördüm. Kalabalık insanlar diz çökmüş bekliyorlardı. Kısa pantolonlu, hanımlar, ecnebilere benziyorlardı, müslümanlara benzemiyorlardı.

Birden hava karardı,hiç ses duyulmaz oldu. Ben;'yalan dünya' diye yüksek sesle bağırdım. Birden müzikli eğlenceli insan sesleri gelmeye başladı. İnsanlar pazar alışverişi yapıyorlardı. Issız caddelerde yürüyorum. Apartmanlar bomboş, terkedilmiş bir şehir gibiydi. Karşı çok katlı bir apartmanın en üst katında bir dairenin ışığı yanıyordu. Pencerede kırmızı gecelikli güzel bir kadın bana gülümsüyordu. Orta sonda aynı sınıftaydık. Güzel bir kız vardı, oydu.

Yine yürümeye devam ederken bir dehlize yaklaştım. İçi karanlık tünele benziyordu. İçeri girerken iki kara sakallı,sarıklı, uzun elbiseli bir adam duruyordu. Biri ötekine;'Türk mü?' diyesordu.  Dehlize girmedim.

Taşkınlık nedeniyle karakola düştüm.Bir gece nezarette kaldım.Kendimde değildim. Ertesi gün beni polis minibüsüne bindirdiler, blok yapıların olduğu binaya teslim ettiler. Görevli bir adam geldi;'elbiselerini çıkar' dedi. Hepsini çıkarttım. Beni soğuk bir duşun altına soktu, duş aldım. Kendime gelmiştim. Yanıma konan çizgili pijamaları giydim. Ortalıkta dolaşan insanlara bakıyorum. Nerede olduğumu anlamaya çalışıyorum. Yoksa ben öldüm de, burası ahiret miydi. Hasta insanlar dolaşıyor. Buranın bir hastane olduğunu anladım. Sabah bizi sıraya dizdiler, bir avuç renkli hapları yuttum. Oldum bir esrarkeşgibi. Böyle her gün devam etti. Ne bir doktor var, sadece hemşeriler. Bu hastanenin Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi olduğunu öğrendim. Ailem beni arıyor, nerde olduğumu bilmiyor. Polis radyosuna kayıp ilanı vermişler. Görevli hemşire radyoyu dinliyor, benim hastanede olduğumu bildiriyor. 10 gün sonra eşim ve 2 kızım hastaneye ziyeret geldiler, kucaklaştık. Doktor gelmeye başladı. Başlarında bir profesör nezaretinde.Teşhis koymaya çalışıyorlar. Bu hastanede 15 gün yataklı tedavi gördüm. 3 ay iş görememzlik raporu verdiler. Sonradan öğrendim ki ; bipolarmışım.

Raporumun bitiminde görevime başladım.Yabancı ünlülerden de epey bipolarolduğunu okumuştum. Aklımda Marlyn Monrö kaldı. Nurseli İdiz de açıkladı bipolar olduğunu. Alkol almaması gerekir. Şimdi iyiyim emekliyim sürekli hap kullanıyorum. Kontrolüme gidiyorum. Kurumumda müdür muavinliğe kadar yükseldim sınavla.Görevimin de hakkını verdiğime gönül rahatlığı ile inanıyor, emeklilik yaşamımı her emekli gibi sürdürüyorum.

İSMAİL KAYA

 
Toplam blog
: 491
: 222
Kayıt tarihi
: 15.03.11
 
 

A.İ.T.İ.A Yönetim Bilimleri Fakültesini bitirdim. Kütüphaneci ve Maliyeciyim. Emekli oldum. İlgi al..