Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '09

 
Kategori
Blog
 

Bir "Editör" ün günlüğüdür !

Bir "Editör" ün günlüğüdür !
 

Sonbaharlar bu mevsimde, ruhları etkiliyor. Resimde, Şemdinli'de 'Sonbahar'


Hazan mevsimi geldi ya, yapraklar dökülüyor. Onların yerine çıkmak üzere yenileri, doğa tarafından hazırlanırken, bizim blog dünyamızda da bir “Hazan” rüzgârı esiyor. Bir o köşeden, bir bu köşeye. Bu bloğun sevimli çingenesi Sabiş, hep kendini editör ilân eder. Şimdilerde atlıya, eşekliye bile selâm vermiyor. Neden? “ baş editör” oldu da ondan ( Bunu kendisi söylüyor) Ama, Sabişin editörlüğü yine bizler için. En umulmadık ateşlerin içine dalıyor balıklama. Söyleyeceğini iki kelime ile söylüyor, “Cız” diye bir dokunup çekiliyor. Meleklerini araya sokup, kendisi sıvışıyor.

Biz de Çingenemizin rolünü çalalım dedik. Blog’daki kavgaların arasına, hayali bir editör gibi girdik. Şu bizim uslanmaz Pirmete’nin son yazısına yorum diye yazdım bu aşağıda okuyacaklarınızı. Gel gelelim, gördüğünüz gibi taştı da taştı sayfa. Onun kıymetli yerini işgâl etmek istemedim. Almadı. Mecbur oldum bloğa döktüm. Sevgili editörlerimizin ve blogcularımızın affına sığınaraktan. Kimseye taş atmıyoruz. Dokunmuyoruz. Mizahla hicvederek paçal yaptık. Gök kubbede bu konuda, benim de naçiz sedâmız kalsın diye. “Şöyle ki:”

Birbirinizle sövüşseniz de

Küsseniz de, dövüşseniz de

“Ayrıldık, ahan da!”

Deyip dönseniz, kürkçü dükkânına yine

Ayrılamazsınız!

“Editorya zor durumda” deseniz de

MB’ ğa bir şeyler oluyor deyip de

Sağ gösterip sol vuran,

Yanılıp yıkılanı

Paçası tutuşanları,

Kepenkleri kapatanları

Pencereden atılanı

Bacadan katılanı

Dikkatle izleriz.

Bizler, MB. Editörleriyiz

İnsanız,

Bazen şaşarız

Okuruz okumasına

Saat 9’dan 21’e

Hem dikine, hem enine

Çaprazlama, maprazlama

“O”, her ne demekse

Okur ha okuruz. Sinek kondurmayız.

Enine nanay,

Dikine nanay

Diye diye geldik biz bu günlere

Gidem gidem, nerelere gidem,

Ellere var da, biz yoh mi? diyem

Az gittik, uz gittik diyem,

Yan yattık, çamura battık,

Denizleri tükettik,

Kucak açtık her taraktaki bezlere

Diye diye bu günlere geldik.

Üç yılı geçti, MB’ açıldı açılalı

Birlikte yarıladık biz bu yolları,

Lisansüstü eğitimler aldık karşılıklı

Hukuk mukuk, guguk, imlâ

Bir o yana, bir bu yana

Adımız çıkmış Editorya’ya

Tanrı şer’lerden koruya

Her şeyin başı imlâ

Adımız “sayın editör” soyadımız, "komtere"

Diye diye ahan da geldik, bu günlere,

Bizim de canımız var, biz de insanız diye diye

Düşünen yok, bu editörler ne âlemde!

Bir sünger gibi, dertleri paylaşıp emerler

Blogcuların derdinden, neler neler çekerler.

Neredeyse sayınızla olacaksınız bir belde

Taşınacak dertler, şimdi belediyeye

Devran o devran, blog bahane,

Türkiye’de emsalsizdir Milliyet komtere

Elemtereşiş, kem gözlere şiş

Öyle atıp tutmakla olmuyor bu iş

Başka ihsan istemez, edilmese de gölge,

Accık Editörünüz konuşsun 3 senede bir kere

Hele kulak verin, bir de bizlere,

Cahit Sıtkı Tarancı’ya, olsun nazire:

“Bloglardayız, bunca uzun zamandır

Bu gün onbeş, Ay’ın yarısı eder,

Şaka maka ortasındayız ayın

Maaşın aldığın gün hemen biter

Gözünün yaşına bakmadan gider

Manava, kasaba borçlarım var

Benim mi Allahım bu bomboş cüzdan?

Ya bakkalda kalmış mı hiç insaf, âr

Neden böyle görünürsünüz düşman,

Yıllar yılı dost bildiğim manavlar

Giden gelse, dedem gelir bekarlık

Her yıl biraz daha arzuladığım

Bir maaşla evlenmek hıyarlık

Değil mi ki, her ay aldığın

Neyine yaparsın bir de kibarlık?

Neylersin, dertler bitmez aybaşında

Maaşın yetmiyor, söyle n’olacak?

Her aybaşı kaynanan sofra başında

Bir şişe rakıyla neşen olacak

Kraliçe misâli, karın karşında…”

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..