Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '07

 
Kategori
Müzik
 

Bir "rock" şarkıcısı

Bir "rock" şarkıcısı
 

Hafta sonunda, sırf o rock şarkıcısı için gitmişti, beş saat uzaklıktaki ilçeye. Yıllardır, neredeyse her sabah şarkılarını dinlediği şarkıcının konseri vardı orada. Daha önce de kaç kez izlemişti ama bu seferki gidişi konserden çok, onunla sohbet etme fırsatının olmasıydı. Konseri düzenleyen ve sanatçıları ağırlayacak olanları tanıyordu ve bu güne kadar onların düzenlediği her konser sonrasında, konseri veren sanatçıyla oturup sohbet etme olanağı bulmuştu. Zaman zaman "keşke bu fırsatı bulamasaydım da aklımdaki gibi kalsaydı" dediği sanatçılar da olmuştu. Bu yüzden biraz tedirgindi giderken. Bu kez de hayal kırıklığına uğrarsa, yıllardır severek dinlediği şarkıcıya küsüp bir daha dinlemeyebilirdi; o güzel şarkılardan, o şarkıların yüreğinde oluşturduğu güzelliklerden mahrum kalırdı; duygusal bir "balıktı" işte…

İlçeye ulaştığında konserin başlamasına daha üç saat vardı ve sevinmişti; şarkıcıyı karşılayabileceği için. Ama işin ilginç yanı onun nerede olduğu belli değildi. Herkes telaşlıydı, ulaşılamıyordu telefonlarına. En sonunda organizatör ulaşabilmişti. Bir saatlik yoldaydılar ve konserin açıklanan başlama saatine de bir saat kalmıştı. Yine de ulaşmış olmak önemliydi, rezil olmak vardı işin ucunda.

Bu geç kalış, sorumsuzca geldi kadına ve bir hayal kırıklığı kıvılcımı oluştu içinde. Yine de dayanamadı, ilk o kucakladı şarkıcıyı; "Biz size küstük" diyerek. Oysa şarkıcı öyle bitkindi ki… Bütün o beklemeleri unutup, gülümseyerek bile olsa, ettiği siteme üzüldü. Yorgundu, dinlenmek istiyordu. Hiç beklemediği kadar yumuşacık sesiyle; "yarım saat uyusam" dediğinde, herkes birbirine baktı; vakit yoktu. Konser saati olmuştu bile… Kadının o derin suskunluğunun farkında değildi hiç kimse ve herkes konser telaşındaydı. Kadınınsa konser falan umurunda değildi; içi acımıştı... Koca gövdesiyle, rock söyleyip, dinleyenleri coşturan; bu uysal, bu munis, bu sakin, bu yorgun "çocuk" muydu? Mümkün olsa herkesi susturur, konseri iptal ederdi. O bitkin "çocuk" saatlerce hatta günlerce uyusun diye…

Sahneye çıktığında herkes geç kaldığını çoktan unutmuştu. Aldı götürdü dinleyenleri kendi yüreklerinin peşi sıra. Her konserinde yaptığı gibi indi sahneden, seyircilerin arasında, şarkılarıyla yüreklerine dokunurken, onlar da elleriyle ona dokundular; sevgilerini paylaştılar… Bir grup gençle genç oldu, bir yaşlı amcayla zeybek oynadı, bir öğretmenle dans etti… Sonra, "yağmur yağarsa konser iptal olur" diyenlerin aklından geçenleri, hemen orada bir şarkıya dönüştürüp söyledi; bulutların arasından yıldızların göz kırptığı göğe doğru.

Kadınsa, şarkılarına eşlik etmekten çok, sanki her an bir şey olacak ve onun yardımına koşması gerekecekmiş gibi onu izledi; evladına kıyamayan bir anne gibi… O uzun konser bittiğinde de derin bir oh çekti. Dinlenebilecekti sonunda. Yanılmıştı oysa. O saatten sonra, bir arkadaşının barında daha sahneye çıkacağını öğrendiğinde, isyanını kimseyle paylaşamadı. Ne yapabilirdi ki! Sohbet olanakları da kalmamıştı… Ama otele gittiklerinde, konser hakkında başlayan sohbet, daldan dala uzadıkça uzadı. Kimsenin bundan şikayeti yoktu. Hele kadının hiç. Ama bir yandan, bir an önce gitse diyordu; daha işi bitmemişti ve kıyamıyordu "çocuğa". Oysa o, sanki orada oluşuveren aile ortamını özlemişti, kopamıyordu sohbetten. En son, sabah kahvaltı sonrası uğurlamaya gelsek mi diye düşünüldüğünde, ikinci konser sonrası, hemen yola çıkacağını öğrendi.

Herkes yorgun, uykusuz, az önce dinledikleri şarkılarla mest olmuş bir halde evine giderken, o; uykusuz, yorgun, bitkin bir halde bir başka yerde, onu bekleyenlerin yüreklerine dokunmak üzere; şarkı söylemeye gitti…

Şimdi kadın, ne zaman onun şarkılarını; hem de rock şarkılarını dinlese, sesinde, bu güne kadar fark etmediği o yumuşacık, o uysal çocuğu dinliyor. Ve kim bilir daha ne bedeller ödeyecek deyip o ve onun gibi şarkıcılar için üzülüyor; onlar bunu bilmese de…

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..