Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

41 quapot 41 milliyet blogun anarşisti!

http://blog.milliyet.com.tr/alierdikarabalik

22 Nisan '08

 
Kategori
Bayramlar
 

Bir 23 Nisan yazısı

Bir 23 Nisan yazısı
 

Hepimizin bildiği gibi bugün ulusumuzun, egemenliğimizin ve çocuklarımızın bayramını bir arada kutlamaktayız. Unutmamalıyız ki; bir arada yaşamak zaten devletimizin kuralını oluştur. Bu ulus bilincidir; egemenliğimiz ise bir arada yaşayabilmemizin belki de en temel kuralıdır. Yani, herkesin yöneticisini kendi seçip, kendine has bir biçimde yaşayabilmesi diyebiliriz buna; laiklik ve halkçılık ilkeleriyle bir bütünlük kazanır. Çocuklarımız ise, bizim geleceğimizdir. Bir nevi herkes bunun için yaşar. Aileler dediğimiz temel kurum da bunun için kurulmuştur.

Bir milletin millet olma yolundaki en büyük adımlarından biri de neslimizdir, onların eğitim ve de bilincidir. Kaldı ki, biz de millet olarak büyük düsturlardan biri olan beşikten mezara kadar eğitim en ince detayına kadar uygulanır.

Ünlü Çin düşünür Konfüçyüs der ki: Dünyada bir tek güzel çocuk vardır ve bütün anneler ona sahiptir. Bunun manası şudur ki; bütün çocuklar güzeldir, o güzel, inci gözlerle dünyaya pak yürekleriyle bakarken hiçbir kötülük geçmez onlardan, . Fakat, her şey eğitimle olur ve çocuklar sonrasında bilince ulaşırlar. Dünya da iyi, kötü, çirkin çocuk ayırımı olamaz. Afrika’da açlıktan, Irak’ta savaştan ölen çocuklar da bir nevi bizim çocuklarımızdır ve ya biz onların yerinde olsaydık ne olurdu acaba?

Şöyle bir söz vardır; çocuklar beton gibidirler, üzerlerine ne atılırsa onun izi kalır.

Çocuklarda eğitim çok önem taşır. Unutmayınız ki; Eğitim en çok 0-7 yaş(%75’lik dilimi), sonra ergenliğe kadar olan dönem (%15’lik dilimi), daha sonra ergenlik(% 5’lik dilimi) ve sonrası(%5’lik dilimi) ölene kadardır, bu çocuğun zihinsel ve ahlaki gelişiminin bir göstergesidir. İşte gördüğünüz üzere %75 gibi büyük bir dilim çocukluk döneminde öğrenilir. O yüzden, çocuklukta okul öncesi eğitime de önem vermemiz gerekmektedir.

Unutmayalım ki; onlar da bizim çocuklarımızdır. O inci gibi gözleriyle baktıkları zaman hanginizin kalbi acımadı. Yeryüzünde eğer bir çocuk; savaştan, açlıktan ölüyorsa bizim tembellik, sorumsuzluk yapma gibi bir lüksümüz yoktur. Ve de bundan hepimiz sorumluyuz.

Milletimiz bağımsızlığını kolay kazanmadı, o zaman ki, dünyanın 7 süper gücünü tek başına tabir-i caizse yere sermiştir. Bugün bunun kıymetini ve sorumluluğunu bilen o kadar az ki; yani egemenlik. Kaldı ki bizler de millet olarak birçok millete bağımsızlık konusunda örnek olduk. O yüzden böylesine önemli bir konuya sahip çıkmamız lazımdır. Bu da millet iradesidir, yani, herkesin istediği partiye oy verebilmesi, yani yönetimin zora dayanmayıp demokrasiye dayanması, ne bazılarının dediği gibi milleti hakir görme ne de milletin dediğine karşı çıkma ve milletimize hakaret etme. Bunların hiçbiri demokrasiyle, millet iradesiyle ve de egemenlikle uyuşmaz. Unutmayın ki, ülkemiz tek dereceli sistemden iki dereceli seçime gitmiştir ki, bunun da manası şudur: Her şey milletimiz ve ülkemiz için kuralıdır.

Egemenliğimiz şu anda parçalamak isteyen, milletin dediği değil de benim dediğim olsun diyen ve de bunu zorla dayatmaya çalışan belli bir kesim var. Ve de bizim millet olarak bunlara izin vermeyeceğimize adım gibi eminin.

Herkes kendi istediği yöneticiye oy verme potansiyeline sahiptir ve de kimseden zorla oy toplanamaz.(Bu ceza yasamıza göre ağır bir suçtur) Herkes istediği gibi yaşam biçimine sahipse bu da şahsi egemenlik ve devletçiliktir. Herkes istediği dini seçebilme hakkına sahipse bu da dini egemenlik ve laikliktir. Herkesin ekonomik özgürlüğü varsa, bir de sosyal devlet anlayışı varsa bu maddi egemenlik ve halkçılıktır. Herkes bir ulus bilinci altında yaşıyorsa bu da millet egemenliği ve milliyetçiliktir. Yani, gördüğünüz gibi en önemli 4 inkılap maddesinin egemenlikle direkt, diğer 3 maddemizin ise dolaylı yoldan bağlantısı vardır.

Ulus bilincimizin acaba farkında mıyız? Kaç seneden beri süre gelen bir terör illeti, bizi etnik milliyetçilikle bölmek isteyenler, peki sadece o mu? Alevi-Sünni çatılması ve de eskiden beri var olan sağ-sol çatışması. Bunlar her zaman bizi, ülkemizi, Türkiyemizi bölmek isteyenlerin bir çalışmasıdır. İster dış güçler olsun, ister iç güçler.

Unutmayalım ki;bu topraklar hepimizin.Bu toprakları korumak zorundayız, ama, en önemlisi böldürülmek istenen bu toprakları böldürmemek ve de ince bir yol olan ve de ne yazık ki bazı insanlarımızın ve de gençlerimizin düştüğü etnik milliyetçiliğe uymayalım. Şöyle düşünelim ya Rum, Ermeni, Latin olarak doğsaydık. Önemli olan bir yaşamaktır, eğer etnik milliyetçiliğe devam edersek daha da kötü karışıklıklar çıkabilir. Bilhassa gençlerimizi ve de biraz önce üzerine çok fazla vurgu yaptığım çocuklarımızı bu tür musibetlerden koruyalım. Görüyorsunuz bir üniversitede çıkan olayları ve milletin üzerine silah sıkan genci, ya bu genç sizin çocuğunuz olsaydı, ne olurdu acaba?

Özetin özeti şudur; çocuklarımızı koruyalım. Onların geleceği adına eğitime, ahlaka ve onların vatana, millete hayırlı ve çalışkan bir evlat olmalarına önem verelim. Onlar bizim neslimiz, her fani gibi biz de bu dünyadan göçeceğiz. Fakat, onlar kalacaklar.Ulus bilincimizi koruyalım. Çünkü, devlet olmamızın, güçlü olmamızın birinci şartı budur. Egemenliğimiz koruyalım ki, başkaları tarafından yönetilmeyelim. Kendi kendimizi millet olarak yönetelim.

 
Toplam blog
: 14
: 1647
Kayıt tarihi
: 17.08.07
 
 

Öğrenciyim, matematiği ve edebiyatı severim. Neo-liberalim. Yaratıcı hayatı daha çok severim. Düzeyl..