Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '08

 
Kategori
Siyaset
 

Bir ABD-Türkiye Karşılaştırması

Bir ABD-Türkiye Karşılaştırması
 

Dengir Mir Mehmet Fırat ''Devrimler Türkiye'ye travma yaşatmıştır.'' dedi ve sözlerini savundu


Bir hafta içinde Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri politik sahnesinde birbirine çok benzeyen iki olay yaşadık.

Birinci olay; Türkiye'de yaşanıyor. AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat New York Times gazetesine yaptığı açıklamada <ı>''Atatürk devrimleri Türk toplumuna travma yaratmıştır.'' dedi.

''Travma'' kelimesinin ''psikolojik alandaki tanımı''na bakalım: ''Bireyin gerektiği gibi bir tepki gösteremediği, üzerinde durduğu halde çözüme kavuşturamadığı, dolayısıyla bilincin dışına ittiği yaşantı''

Bu sözlerin esas olarak çok da haksız olmadığını düşünüyorum. Dengir Bey'in dediği <ı>''Türk milletinin dili, kıyafeti bir günde değiştirilmiştir. Dini yaşama şekli değiştirilmiştir.'' Cumhuriyet'in kuruluşu dönemini bilen herhangi bir kimseye sorsanız cevabı bu olayın travma olduğu şeklindedir. İşte bu yüzdendir ki, yıllardır ne olduğumuza karar verememekteyiz. Ben Dengir Fırat'ın teşhisi koyduktan sonra <ı>''Bizim amacımız da bu travmayı aşmak, Türkiye'yi modern bir ülke yapmak...'' demesini beklerdim. Demedi.

Dengir Fırat Bey <ı>''Sosyolojik bir tahlil yaptım.'' diyor. Sormak gerekir, kim ondan sosyolojik bir tahlil yapmasını istedi? Üstüne üstlük, son derece seviyesiz bir dille kendisini eleştirenlere <ı>''Devrim yasalarını biliyorlarsa eşek gibi anırırım.'' şeklinde cevap vermesi nedir? Sözlerine açıklık getirse hiçbir sorun olmayacakken. İşin daha da ilginci parti içinden bile tepki alan Dengir Fırat'ın Başbakan Erdoğan tarafından sahiplenilmesi ve açıkça desteklenmesi oldu.

İkinci olay; Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanıyor. Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı John McCain'in siyasi danışmanlarından Charlie Black ilginç bir açıklama yapıyor ve <ı>“ABD topraklarında yeni bir terörist saldırı düzenlenmesi, Cumhuriyetçi adayın şansını artırır” diyor. Bu açıklama, ABD basınında ''talihsizlik'' olarak nitelendiriliyor.

Açıklamanın esasına baktığımızda; ''haksız'' olarak nitelendirilebilir mi? Hayır. Malum, ABD'de son Başkanlık Seçimi 2004 yılında yapıldı ve politik arenadaki bütün başarısızlıklarına rağmen Cumhuriyetçi başkan George W. Bush'un tekrar seçilmesinin birinci nedeninin 11 Eylül saldırıları ve toplumda oluşan ''korunma hissi'' olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu nedenle, yeni bir saldırı olmasının McCain'in lehine olacağını da kesinlikle biliyoruz.

Fakat Türkiye'dekinin tam tersi bir tablo oluştu Amerika'da. Başkan adayı John McCain “<ı>Bu sözler, doğru değil. Kendisinin neden böyle bir laf ettiğini anlayamadım. 11 Eylül’den bu yana ABD’ye yeni bir saldırı olmaması için elimden geleni yaptım” dedi. Açıklamaların sahibi Charlie Black ise <ı>''Bunlar uygunsuz sözlerdi, özür dilerim.'' dedi.

Görüldüğü üzere, ABD ve Türkiye'de siyasi etik sistemi çok farklı çalışıyor. Daha önce de dediğimiz gibi, Richard Nixon'ın Watergate Skandalı'ndan sonra derhal istifa etmesi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ise hakkında ''siyasi yasak'' istemi bulunmasına rağmen görevinde kalma ısrarında bulunması aradaki farkı gözler önüne seriyor.

Bu son olayla da aradaki farkın daha net ortaya çıktığını düşünüyorum, siyasetin gelişmesi için önce siyasi etik kavramının gelişmesi, geliştirilmesi lazım. Bunun için de görevin ''üsttekiler''de olduğunu söylemeye gerek yok sanırım...

 
Toplam blog
: 641
: 316
Kayıt tarihi
: 16.12.07
 
 

Bir uluslararası ilişkiler öğrencisinin gözünden dünya ve bonusu olarak da futbol... ..