Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '20

 
Kategori
Kitap
 

Bir Ada Hikâyesi Dörtlemesi I

Birinci kitabın tam adı: “Yaşar Kemal - Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana / Bir Ada Hikâyesi 1

Ustanın son dörtlemesinin ilk kitabıymış. 1. baskı, Adam Yayınları’ndan 1997’de yayımlanmış, YKY de 16 yılda 32 baskı yapmış.  Yeni sayılır. Tarihsel Kurgu türünde. Arka kapakta şunlar yazılı:

Bir Ada Hikâyesi dörtlüsü, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların, Yunanistan’a gönderilen Rumların boşalttığı bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alır. Umut, romanın başkahramanıdır.

Lozan’da alınan mübadele kararıyla, Rumlar, Yunanistan’a gönderilmiş ve savaşlarda yerini yurdunu yitirmiş insanların Ege’dek*i bu adaya yerleştirilmelerine karar verilmiştir. Adanın kaderi, Poyraz Musa’nın gelişiyle değişir. (…)

* (Marmara da olabilir. “Karşıdaki Hayırsız Ada mor, keskin bir ışığa batmıştı.” diye bir cümle var 3. Bölümde. BA.)

***

Yine arka kapaktan devam...

“Yaşar Kemal, çağdaş dünyanın en büyük anlatıcılarından biridir. Onu okumak yaşamın kendisini anlamaktır. O, korkusuz bir kahraman gibi yazıyor.”

John Berger

“Yaşar Kemal, Homeros’tan bu yana gelen en eski geleneksel anlatıcıdır. Başka bir sesi olmayan halkın sesidir.”

Elia Kazan

“Yitirdiğimiz anlatım geleneğini ne mutlu ki Yaşar Kemal bulmuş. Tarihi ve politikayı altüst ederek yirmi beş-otuz yüzyıl sonra Yunanlı ozan (Homeros) susmuş ve söz sırası Troyalı ozana (Yaşar Kemal) geçmiş.”

Robert Kanters

“Ne zaman çağdaş bir romancı örneği vermem istense, aklıma ilk gelen isim Yaşar Kemal olmuştur.”

Raymond Williams

***

Kitapta Kafkasya’dan Sarıkamış’a,  Mezopotamya’dan Çanakkale’ye oradan o “kurgu” adaya defalarca gidilip dönülür. Hani sinema dilinde flashback (=geçmişi gösteren sahne) denilen bir yöntem var ya… Onu burada epeyce ve ustalıkla uygulamış, Yaşar Kemal.

Daha ilk bölümde “… Bizim Uzunyayla Türkmen’inin Âşığı ne demiş, şahin kocamakla vermez avını, taaa eskiden kurt eniği kurt olur. …” diyerek destansı bir hava yakalamak ister.

Kitabın hepsi güzel. Ama 6. Bölümün başlarında,

“… ermiş Tanasi’nin, ‘yeter ki bir damla insan teri boşa gitmesin. İnsan soyunun güzelliği alın terindedir.’ dediğini aktarır.

Sonraları, Mezopotamya’da, Emir Sultan’a da;

“... Ben, bir tek insanım. Bir tek insan, acı çekiyorsa, bütün insanlar acı çekiyordur. ...”

 

... Ve bütün insanlar, haberleri olsa da olmasa da onlarla birlikte öldürülüyor, acı çekiyor, aşağılanıyor, tükeniyor ya onlar tükenmiyor. Öldürenler de onlar kadar, onlar gibi onlarla birlikte ölüyorlar ya öldüklerinin, çürüdüklerinin farkına varmıyorlar.

 

... Şu insanların birinci derdi de kendinin ve insanların gizine ulaşma çabası olmuştur. Bugün, insan, evrende insanı bildiği kadar hiçbir şeyi bilmez. İnsan, insan olduğundan bu yana öldürmekten, savaştan iğrenmiştir ya gene de öldürmüştür.”

 

“... Savaşa karşı savaşmak, öldürmeye karşı öldürmeden savaşmak bu toprakların yarattığı en güzel düşünce olmuştur. ...”

 

“... biz, insanoğluyuz, doğumdan ölüme kadar başımızdan geçmeyen kalmaz. Yalnız şunu bil ki kardeş, insanoğlu her gün anasından terütaze doğmuş gibi bir kez daha doğar, her gün doğan günle birlikte.”gibi güzel şeyler söyletir onca çirkefliğin ortasında.

Birinci kitabın ilk okumasını yeni bitirdim. Sıcağı sıcağına bloguma alayım dedim. Sırada üç kitap daha var...

 
Toplam blog
: 92
: 521
Kayıt tarihi
: 01.01.11
 
 

Milliyet Bloga taşınmam kolay olmadı.. Varlığını aşağı yukarı başlangıcından beri bildiğim bu dev..