Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '12

 
Kategori
Güncel
 

Bir Adama Aşık oldum! Yıl 1881....

Bir Adama Aşık oldum! Yıl 1881....
 

Duygu seli ile anıyoruz!


’Korkma!’’ dedim ayak seslerime.

Onlar da seni duysun.

Bir millet uyanıyor,

Tarih yazsın sayfalarına.

Bu son geliş, hepsinden gürültülü olsun.

Unutmasın! Unutulmasın ki;

Kara gün yaratanların

Cesareti son bulsun.

Dedim ki ‘’Nasıl?’’ ‘’Neden geldik bu duruma?’’ sordum sordum cevap bulamadım. ‘’Ne oldu sana?’’ dediniz değil mi? Karamsar, kıkırdamaktan uzak, yalnız, cılız bir ses çıkartıyorum. Farkındayım gülümsemeden, somurtuk ve gözü yaşlı yazıyorum. Neresinden başlamalı bu hüznün bilmiyorum? Bilmiyorum da yazmak belki içimdeki sıkıntıya iyi gelir. ‘’Hey ben! Bana sesleniyorum!’’ her sene bu gün çok efkarlanırım da bu yıl daha da efkarlıyım. ‘’Ne oluyor?’’ aslında biliyorum da belki de susuyorum. Susmak bana yakışmaz, hem de hiç yakışmaz. ‘’Sen söyle ATA’m! Ne oldu bize?’’ Ses veremez Ata’m, ama aşkını 1881 yılında bize hiç unutmamak, unutulmamak, unutturmamak üzere verdi. Milletçe O’na aşık olduk ve bu aşk hiç bitmeyecek.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sadece bir kurtuluş destanının en büyük kahramanı olarak tarih sayfalarının derinliklerinde değil, yüce Türk milletinin kalbinin tam ortasında, sevgi yumağı içinde bulunmaktadır. O’nu yüreğimizden söküp alamazlar! Her milli bayramda aklımıza gelmesi önemli değil. Tabi ki milli bayramlarımızı kutlayacağız. Kendi kuruluşunu, zincirlerden kurtuluşunu, yeniden tarih yazışını, ayağa kalkıp dikilişini kutlamayan bir tek ülke yoktur. Önemli olan O’nu yaşamımızın her anında aklımızdan çıkartmamamızdır. Atatürk’e olan sevgi ve saygımız, dünya var oldukça devam edecektir. O’nun vatanı adına yapmış olduğu hizmetleri, gelecek nesillere en iyi şekilde anlatmak ve öğretmekle görevliyiz. Anlatmalıyız ki; çok büyük zorluklar içerisinde kazanılan, Kurtuluş Savaşı’nın ve kurulan Cumhuriyet’in değeri daha iyi anlaşılsın. Cumhuriyet Bayramı’nda ‘’bana ne!’’ demesin. Türk olarak aldığı her nefesi, özgür olarak yaşadığı her anı O’na borçlu olduğunu bilsin.

Türkiye Cumhuriyet’i devletinin kurulması, bir devrin yeniden yazılmasıdır adeta. Bu millet esarete gelemez, allem eder, kallem eder zincirlerini kırar! Yurdun dört bir yanı işgal altında inlerken, bağımsızlık ateşi hiçbir zaman sönmeyen Türk milletine, önderlik yapan Atatürk, milletimizin esaret altında yaşamasını aklından bile geçirmeyerek, tarih sayfalarında ‘’inancın zaferi’’ olarak yer alan bu zaferin mimarı olarak tarihteki yerini almıştır. Büyük bir tevazu içerisinde de başarının ‘’Büyük Türk Milletinin Başarısı’’ olarak da niteleyerek kendini olayın dışına taşımıştır. Biz Türk Milleti olarak hep inanırız; Allah bizi koruyor, kolluyor diye. Evet, Allah bizi çok seviyor ki böyle bir askeri, siyasi, insani dehayı Türk Milleti’ne layık görmüş. Şükürler olsun!

Atatürk’ü anlamak, onun fikirlerini çok iyi bilerek uygulamaya geçirmektir. Kurulan Cumhuriyetin anlamını bilemeliyiz ki Cumhuriyete sahip çıkıp, onu koruyalım. Kurduğu Cumhuriyeti, medeniyeti, başarıyı hep birlikte ileriye taşıyalım. Atatürk’ün, halkı ülke yönetiminin tek sahibi yapması, ülkenin öz kaynaklarını da milletin hizmetine vermesi, O’nun diktatörlükten uzak, vatan ve millet sevdalısı bir lider olduğunun göstergesidir. Halk, milliyetine sahip çıkacak ve koruyacak tek yetkilidir. İdare, halktan sorulur. Siyasi liderler sadece milletin onayını verdiği konularda iş yapabilir. Kendisini, Türk milletinin bağımsızlığına adayan Atatürk, şahsi çıkarlarını gözetmeden, milletinin çıkarları için hareket etmeyi kendine bir yol edinmiştir. Şahsi parası ile de milletine hizmet vermeye devam etmiştir.

Atatürk’ü anlamak, O’nun ilke ve devrimlerini çok iyi bilmek ve uygulamak demektir. Yıl kaç olursa olsun bu düşünce ve hedeften sapmamalıyız. 1938 yılından beri, her 10 Kasım’da, Ata’mızı kaybetmenin verdiği büyük hüzün yanında, O’nu daha iyi anlamak gerektiğini ifade eden bir gün olmuştur. O’nun hayatını, ilkelerini ve bizden yapmamızı istediği şeyleri, bilimsel olarak ortaya koymak ve uygulamak birinci vazifemizdir. Unutmamalı ki; Asil kanımız bize o gücü verir. Biz, Türk Milleti hiçbir dış güç ile idare edilemeyiz. Hür doğduk! Hür yaşarız!

Unutmamalıyız ki; bağımsızlığını hala kazanamamış pek çok ülkeye, Atatürk devrimleri günümüzde de örnek olmaya devam etmektedir. Nice ülke hala O’nu anıyor, O’nun için yas tutuyor, O’nu örnek ve önder gösteriyor. Bu da Atatürk’ün evrensel lider kimliğinin göstergesidir. Her 10 Kasım günü sadece yas değil, bu bilincin yerleştirilmesi ve ülkemizi daha ileriye nasıl götürmemiz gerektiğini hatırlatan bir gün olmalıdır. O’nun evlatları olarak onurlu, özgür, adaletli yaşama ve yaşatmayı kendimize hedef seçmeliyiz.

Atatürk’ü anlamak ve anlatmak hepimizin görevidir. Atatürk’ü anlamak O’nun gösterdiği yolda, gösterdiği hedefe, hiç yılmadan, birlik ve beraberlik içinde yürümemizdir. Şehitlerimizin kanları ile sulanmış topraklarımıza, bayrağımıza sahip çıkmalıyız. Ata’mın dediği gibi, dış ve iç düşmanlara karşı uyanık ve hazırlıklı olmalıyız. Bu gün aslında bize nereden gelip nereye gittiğimizin anlamını anlatan bir gündür. Türk güçlüdür! Türk Asildir! Varsın eleştirsinler beni Türk yazdığım için. Amerika’da yaşayan Çinli nasıl da Amerikalıyım diyor. Biz Türkiye’de yaşayıp Türküm demekten utanıyoruz. Dünyanın her yerinde Türk olmaktan gurur duyuyorum!

Ata’m seni hiç unutmayacağız! Ata’m senin gösterdiğin yolda, gösterdiğin hedefte yürüyeceğiz! Türk gençliği senin ilkelerini anlayıp, yaşatacaktır. Ata’m sen hiç ölmedin, yüreğimizde ve aklımızda yaşıyorsun!

Şunu da eklemeden bitiremeyeceğim bu yazıyı; benim soyadım ER. Farkındayım, farkında olduğunuzu. Ama neden bu soyadını taşıdığımın hikayesini biliyor musunuz? Tiritoğullarından Hamdi Bey böyle istemiş. Yıllarca o cephe senin bu cephe benim gitmiş gelmiş dedem. Kendisi aslında bir savaş tercümanı, bitlenmiş, aç kalmış, çocuklarından, sevdiğinden uzak kalmış, Balkan Harbi, İstiklal Harbi... hep ATA'mın yanında kalmış. Alışmış savaşa soyunun lakabına yabancı kalmış, bazı kitaplarda satır aralarında yaşayan bir isim olarak kalmış. Ve kara vermiş Hamdi Çavuş, biz bu ülkenin kurtuluşuna hep bağlı kalalım, hep özgür kalalım, ATA'mın çizdiği yoldan ayrılmayalım diye ER soyadını almış. Dedem seni hiç tanımadım, görmedim yüzünü. Ama benim aklımda, gönlümde senin ATATÜRK'ü anlatan, yaşatan genlerin kalmış. 

Unutmamalı, unutturmamalı! Gerekiyorsa da bu uğurda imzalarımızı yan yana Mustafa Kemal Atatürk diye atmalıyız! Yan yana bu uğurda tek yürek olarak yaşamalıyız! Çünkü biz Atatürk çocuklarıyız! Allaha Şükür, Atatürk’e teşekkür ederim!


NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..