Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '08

 
Kategori
Siyaset
 

Bir af kararının anatomisi

ŞİRİN tatil beldemiz Altınoluk'ta ev mahpusluğunu çeken kayıp trilyon davası hükümlüsü Necmettin Erbakan, aynı davadan yargılanan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 'af' kararıyla özgürlüğüne kavuştu.

Milli Görüş'ün doğal lideri Erbakan Hoca, bu ülkenin siyasi tarihine öyle veya böyle damgasını vurmuş bir siyasi lider.

Devlet adamlığı gömleğini birkaç kez giyen bir lider aynı zamanda.

Yıllarca sürüp giden kayıp trilyon davasında tüm hukuk kapıları yüzüne kapanan Erbakan, hapse mahkum oldu. Tabi, bilmem hangi tipteki cezaevlerinden birinde, tek kişilik hücre veya koğuşlarda cezasını çekmek de söz konusu olabilirdi ama, 'ev hapsi' uygun görüldü.

Ege Denizi manzaralı villasında, neredeyse 'her şey dahil' uygulamasıyla, yediği önünde, yemediği ardında bir mahpusluktu bu.

Hangi hükümlü istemez ki böylesini?..

Süre yirmisekiz ay; mahpus damında geçmez ama, deniz manzaralı villada zamanın nasıl geçtiğini anlamazsın bile.

Ne ki, Erbakan sıradan bir hükümlü değil; vaktiyle hükümet kurmuş, ülkeyi yönetmiş bir siyasi karakter.

Yaşı hayli ileri.. Seksenüç yaşında, sürekli hastalık mazereti de var.

Dolayısıyla, Cumhurbaşkanı'nın 'af yetkisi'ni kullanmasını gerektirecek nedenler oluşmuş.

Geriye bir imza kalıyor.

O imza da atıldı, Erbakan Hoca özgürlüğüne kavuştu.

Kayıp trilyonun akıbeti meçhul...

ERBAKAN'ın hapse mahkum olmasının nedeni olan kayıp trilyon, mahkumiyet kararı ve uygulanış biçiminin gölgesinde kaldı. Kayıp trilyonu değil, vaktiyle Başbakanlık yapmış bir siyasi liderin hapse mahkumiyetinin doğruluğunu eğriliğini tartıştık hep.

Erbakan Hoca affedilmiş olmakla yargının verdiği mahkumiyet kararı değişmiş olmuyor.. Suçu sabit, ancak yaş ve sağlık nedenleriyle affediliyor.

Affeden Cumhurbaşkanı da aynı davadan yargılanıyor.

Hocasının sağlık nedenlerini, ilerleyen yaşını düşünen Cumhurbaşkanı Gül, af imzasını atıp Erbakan'ın mahkumiyet kararını kaldırıyor.

Peki aynı davadan yargılanan Cumhurbaşkanı, Erbakan'ı affederek, kendisini de bir şekilde temize çıkarmış olmuyor mu?

AKP'lilere sorarsanız, "bundan önceki cumhurbaşkanları da af yetkilerini kullandı..." Yani doğal bir şey bu.

Ama o cumhurbaşkanlarının hangisi, affettikleri şahıslarla aynı davadan yargılanıyorlardı?

"Ahmet Necdet Sezer de zamanında bazı mahkumları affetmişti" türü savunmalar, Gül'ün af kararıyla benzeşir türden değil.

Sezer, affettiği mahkumla aynı davadan yargılanmıyordu ki...

ERBAKAN Hoca yaşına, hastalığına, resmi siyasi sıfatlarından arınmışlığına karşın, Milli Görüş'ün doğal lideri.

Lider olmak farklı bir şey.

Yargı mahkumiyet kararı vermişse, tüm hukuk kapıları yüzüne kapanmışsa, mahpusluktan kaçış yoksa..

"Babalar gibi yatarım" deme cesaretini gösterendir lider.

Erbakan, Milli Görüş'ün değişmez doğal lideridir, hapse mahkum olması ya da affedilmesi, Milli Görüşçüler'in gözünde Erbakan'ı küçültmez; aksine yüceltir; çünkü biat mekanizması sağlamdır.

Ama mantıklı bir Milli Görüşçü, bir zamanlar Hoca'nın çırağı, sonra Brütüs'ü olmuş bir Cumhurbaşkanı'nın "seni affettim" demesini içine sindirebilir mi?

Mantıklı bir Milli Görüşçü, Cumhurbaşkanı'nın da aynı davadan yargılanıyor olmasını falan hiç sorgulamadan, af kararının 'Milli Görüş tabanına mesaj' anlamı taşıdığını düşünür.

Erbakan Hoca'nın içi içini yiyor mudur şimdi?..

Önce çırağı, sonra Brütüs'ü durumundaki Gül'ün O'nu affetmesini, "neydik, ne olduk, ne günlere kaldık" diye mi yorumluyordur, yoksa bacağındaki kelepçeden kurtulduğuna mı seviniyordur?

Sanırım kurtulduğuna seviniyordur; çünkü af dileyen kendisidir.

Ayrıca yargı kararına karşın, böyle bir suçu işlemediğini, bunun bir 28 Şubat komplosu olduğunu, gelecekte bunun daha iyi anlaşılacağını söylüyordur, etrafını saran Milli Görüşçüler'e.

Bir de 28 Şubat'ın rövanşı olarak görüyorlarsa bugünkü gelişmeleri..

Erbakan Hoca iki kere mutludur o vakit...

ERGENEKON

SOLU BÖLMÜŞ!

Ergenekon davası solu ikiye bölmüş.. Liberal solcular, hükümetin tavrını destekliyormuş.. Ulusalcı cephe ise 'hesaplaşma' olarak bakıyormuş. Bir de, tarafsız kalmayı uygun bulanlar varmış...

Bizim sol, bölünmek için mutlaka bir neden bulur, çünkü aslolan 'bölünmektir', Ergenekon veya benzer benzemez nedenler sadece bahanedir.

 
Toplam blog
: 17
: 1020
Kayıt tarihi
: 02.04.08
 
 

Şehr-i Balıkesir'de mevkutesel işlerle iştigal ediyorum; yirmi küsur yıldır yazıp çiziyorum... Yaz, ..