Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '10

 
Kategori
Gelenekler
 

Bir anket yapmak istiyorum.

Bir anket yapmak istiyorum.
 

Gelin/Damat


Yüzlerce geleneğimiz var. Bu geleneklerin ne zamandan beri devam ettiğini saptamak çok zor. Sosyologlar ve Tarihçilerin elele verip çok ciddi araştırma yapmaları gerekiyor. Hatta antropologların da katkılarına ihtiyaç var.Zaten hiç kimse herhangi bir geleneğin ne zamandan beri ve niçin uygulandığını araştırmaz. Körü körüne geleneğin şartlarına uyarız. Eğer sorgulamaya kalkarsak, ayıplanırız, suçlanırız, hatta hakarete bile uğrarız. Kimin ne için, nasıl, neden, neye istinaden bu geleneği uydurduğunu bilmeyiz. Böyle gelmiş ve böyle gidecektir deriz. Hatta mantıksız dahi olsa bir mantıki dayanak uydurmaya kalkarız.

Benim üstünde duracağım gelenek , " evlenme eşiğinde olan çiftlerin uymak zorunda kaldığı gelenekler ve kurallar " dan bazıları.

Birincisi, Nişanı kız tarafı yapar kuralı. Neden nişanı kız tarafı yapar? Ben 65 yaşına geldim, bilmiyorum.Cehaletime verin. Bunu, kim ve neden söylemiş ve neden kabul edilmiş. Eğer erkek tarafı kız istemiş ve kabul edilmişse ve nişana karar verilmişse, sevinen taraf erkek tarafı olacağından, nişan merasiminin erkek tarafınca yapılması lazım. Neyse.

İkincisi, neden düğünü Erkek tarafı yapıyor? Bunu neye istinaden kabul etmişler? Nişanı erkek , düğünü kız tarafı yapamaz mıy dı? Yani erkek tarafı Kız alıyoruz diye havalara mı uçuyor, düğün yapıyor. Peki kız tarafı . Onlar kendilerini ağırdan satıyorlar. Kim takar düğünü mü diyorlar? Hayır. Erkek tarafı için düğün ne kadar önemliyse , kız tarafı için de o kadar önemli.

Bir diğer husus, yapılan harcamalar. Gelinlik, takılar, davetiyeler, şekerler, yüzükler, berber, videolar, bahşişler, araba süslemesi ödemeleri, pek önemsenen harcamalar olmasa bile, hep erkek tarafına ait.

Gelelim ev eşyalarına. Yatak odası ve mutfak gereçleri ve edavatları hariç, her şey erkek tarafına ait. Koltuk takımı, yemek takımı, halılar, televizyon, tüm beyaz eşya, perdeler ve benzerleri.

Hani eşitlik. Hani hayat müşterekti. Evlilik müşterek, masraflar hep yek. Her şeyi erkek yüklensin. Bakın Yunanlılara. Drahoma diye bir sosyal düzenek kurmuşlar. Evlenecek kız, oldukça yüksek bir servet veriyor evlenme arifesinde. Bence bu da adaletli değil.

Neyse benim üzerinde durmak istediğim husus şu : Nişan aşamasında ; nişan merasimi giderleri, düğün masrafları, takılar ve tüm masraflar toplansın ve ikiye bölünsün ve evlenme aşamasına gelinsin. Bakın görün o zaman bir çok anlaşmazlıklar ortadan kalkmıyor mu?

Ama isteyen istediğini de yapsın. O başka bir durum. İsteyen tüm servetini ve canını eşinin ayakları altına sersin.Kırk gün kırk gece düğün yapsın. Dedim ya o başka bir şey. ( Yalnız dikkatinizi çekmek isterim. Kırk gün , kırk gece düğünle evlenip, kırk gün sonra boşanan çok çift vardır. Yani önemli olan düğün dernek değil ).

Ama benim söylediğim " evlenme masraflarını ikiye bölme sistemini " Gelenek haline getirmek mantıki olmaz mı? Başlık parası yüzünden köylerde delikanlılar inim inim inliyorlar. Ben bu sorunu, hem köylerde, hem de şehirlerde çözmekten yanayım.

Acaba yanlış mı düşünüyorum? Sizlerin kıymetli görüşleriniz, bu karanlık duruma ışık tutacaktır.

PS. Ben sevdiğim için her şeyi yaparım, erkek adam böyle şeyler düşünmez , biz şuralıyız , biz buralıyız edebiyatını yapmadan cevap verenler makbulümüzdür. Zira konumuz bunlar değil. Konumuz adalet ve eşitlik. Bence, evlilikte, - şeref, haysiyet ve onurlu davranış - evliliğe önem vermek ve devam ettirmektir. Gerisi laf-ı güzaftır. Yani boş laf.

 
Toplam blog
: 472
: 959
Kayıt tarihi
: 26.01.10
 
 

1945 yılında Adana'da doğdum. Galatasaray Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültes..