- Kategori
- Aşk - Evlilik
Bir Annenin Hikayesi
Yıllar önceydi tanıştığımızda. Analığın ne demek olduğunu anlattı bana.
Uzun yıllar önce evlendirmişler o çok istemesede. Ama sonraları sevmiş o adamı garip adammış, ona sevmeyi kimse öğretmemiş. O sokaklarda büyümüş gün çalışıp gün yemiş. Aslında hep de öyle kalmış. Kadın emek etmiş ona sevmeyi öğretmiş en başta.
Artık o da birileri tarafından seviliyormuş. O asi genç gitmiş yerine sevecen bir adam gelmiş. İlk çocukları olmuş sonra, adını kaybetmiş olduğu annesinin adını koymuş adam. Onda yaşayacakmış o tatmadığı ana sevgisini.... Artık alışıyormuş sevmeye çok sevdiği karısı ve kızıyla birlikte. Kadınsa ailesi için vargücüyle çalışıyormuş... Evlerinide yapmışlar iki oda onlar için bu sanki bir şatoymuş ne de olsa kendilerininmiş. Biryıl sonra ikinci kızları gelmiş dünyaya onunda adını bir dağ adı koymuşlar. Çünkü artık onlarda bir dağ kadar ihtişamlıymış kendilerince. Aradan üç yıl geçmiş birde oğulları olmuş onun da adını kurban verilecek bir oğlun adını koymuşlar. Artık oğlu da vardı adamın sırtı yere gelirmiydi ki. Artık o da dünyayı ve hayatı seviyordu çünkü onu da sevenler vardı bu dünyada. Çocuklarına ve karısına koşuyordu hergün eve gelirken.
Yine birgün işten gelmesini beklerken bir haber geldi kadına. Kocan kaza geçirdi ama birşeyi yok dediler. Ama kadın bunu hissediyordu kocası artık yoktu. Aldılar götürdüler kadını kocasına baktı uzun uzun elinde hiç düşürmediği sigarası hala duruyordu, yüzündeyse o tebessüm hiç silinmemişti.
Daha hayatın baharında kocası yoktu yanında ama o kadar güçlüydü ki çocukları için çalıştı hayatını gençliğini feda etti ve onları büyüttü anlatırken hala kocasını gözleri dolar hiç bir ayrıntıyıda atlamaz anlatırken.