Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Bir aşk hikâyesini son anları

Bir aşk hikâyesini son anları
 

Benim bir arkadaşım var, hayatı gözlerinden görmeyi becerebildiğim bir dostum, benim için başka bir beden neredeyse, ruhum ruhuyla yer değiştirebiliyor, hissettiklerini onunla beraber hissedebiliyorum.

Bana ruhum kadar yakın olan bu arkadaş ne zamandır eline kalem almıyordu, ta ki bu gün onu görene kadar, senelerce beklediği bal rengi gözler şimdi karşısında ki koltukta oturuyordu. Elinde bir bira şişesi gözlerinin ondan kaçırırcasına bakmamaya çalışıyordu. O an arkadaşımın ne hissettiğini fark ettim. Gözlerine hücum eden su yığınlarını gözlerinin arkasında tutmak için sarf ettiği çabaya bir el attım.

Yıllarca kendisine bakması için beklediği o gözler karşısında duruyordu ama çevredeki her şeye takılabilirken kendisi yokmuş gibi bir an bile dönmüyordu ona. Canını yakıyordu, suskunlaşıyordu git gide. Konuşacak oluyordu, söyleyecek söz yokmuş gibi -oysa seneler vardı anlatılacak koskoca seneler- susuyordu.

Elinden sigara düşmüyordu, liseli âşıklar gibi içinde konuşmasını engelleyen garip bir heyecan vardı. Bal rengi gözlere bakıp anlatamıyordu istediğini. Bende anlatsın istemiyordum. Bunca seneden sonra ne olacağını gayet iyi biliyordum. Bir yandan içinde ki heyecan bir yandan ben bastırdıkça konuşamadı. Sustu, daha da sustu. Aradan yıllar geçmişti ama benim arkadaşım hâla o bal rengi gözlerin etkisindeydi, koca bir tablo çizse tek kullanacağı renkti belki.

Arkadaşımın içinden geçen her şeyi sanki benmişim gibi hissediyordum. Bakışlarında ki yorgunluk benim üstüme çökmüştü. Anlık bir yorgunluk değildi, dinlenince geçecek cinsten hiç değildi onun yorgunluğu. Onu bal rengi gözlerin peşinden koştuğu yıllar yormuştu, genç yaşında yaşlılar gibi soluk soluğa kalıyordu iki adımda.

Dinlediği şarkı kulaklarımda çınlıyordu o an, o an yorgunluğundan şikâyet etmek istiyordu, artık bunun bitmesini, artık o bal rengi gözlerin sahibi olmak istediğini söyleyecekti ki bal rengi gözler bir tokat attı. Şakayla karışıktı belki ama o tokatla ayıktı. O bal rengi gözlere hiçbir zaman sahip olamayacağı gerçeği bir şimşek gibi parladı, bir anda kayboldu sonra.

Sustu kaldı gene. Dakikalardır susuyordu belki de. İçtiği onca sigara yetmemiş gibi bir sigara daha yaktı. Bal rengi gözler söndürmesini söyledi, son gücüyle bir nefes çekip söndürdü sigarayı.

Aradan birkaç saat geçti, bal rengi gözler gitmişti, arkadaşım içinden geçenleri söylememişti. Hep diyordum ona “artık beklediğin yeter” diye laf dinlemiyordu, “seviyorum” diyordu ama sonuçta o tokatla ayıktı, zararın neresinden dönersen kârdır. Arkadaşımla baş başa kalmıştık ve bana neden engel olduğumu soruyordu durmadan, durmadan söyleseydim bir şeyler değişirdi diyordu. O an arkadaşımın telefonu çaldı, başka bir arkadaşımız arıyordu, bir şeyler konuştu, anladığım ama paylaşmak istemediğim bir şeyler. Sonra gözlerini kapadı bir sigara daha yaktı ve bana dönüp haklıymışsın diyerek “Benden rahatsız olanlar, rahatsız etmeyin lütfen” diye bir şarkıya başladı.

Blog Not: Bu bir aşk hikâyesinin son günü, son anlarının özeti. “Arkadaşım” seven bir kalbi simgelemekte, “ben” zihni, kalbin yaptığı hatanın farkında olan bir mantığı

 
Toplam blog
: 28
: 637
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

Adana'da lise öğrencisiyim, yazılarımı amatör olarak canım istediği günlerde yazıyorum. Genelde habe..