Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir ateşim, yanarım

Bir ateşim, yanarım
 

Müthiş sıcak bir pazar, kuşların bile nefesini kesmiş olmalı, minik haykırışlarla acele acele bir yere yetişecekmişcesine uçuşlarını görmüyorum penceremden.

Yatılı okuldan kalma bir duygu belki de pazar günlerini oldum olası çok sevmem zaten...Evci çıktığım hafta sonlarında , evden tekrar ayrılışın getirdiği o buruk akşam üstlerininin adıdır sanki pazar.

Hiç olmazsa haftanın ilk günleri işten döndüğümde rahat edeyim diye bir kaç çeşit yemek yaptım bugün. Yemekler pişerken elim radyoya gidiyor, müzik kanallarından birini çeviriyorum...

''Bir ateşim yanarım , külüm yok dumanım yok,'' diyor şarkı.

İçli ezgilerinde,sözlerin peşine takılıyorum notalara tutunarak.

''Sen yoksan mekanım belli değil, zamanım yok ! "

Ahh zaman ! İçime işleyen ne çok şeyi içine alıyor bu beş harfli sözcük...Doğup büyüdüğüm Çubuklu'ya...o eski konağa ve ev sahibimiz Murat amcaya gidiyoruz şarkıyla birlikte.

1980 darbesinin olduğu o sabah,her şeyden habersiz Boğaz vapuruna yetişmek için ablamla alelacele evden koşarak çıkışımızı,bahçe kapısından bir kaç adım uzaklaşmışken Murat amcanın seslenişini :

''Durun gitmeyin, darbe oldu, sokağa çıkma yasağı var,''deyişini hatırlıyorum.

Yoldan dönüp kitaplarla dolu odasına girmiştik... Aslında odası demek doğru değildi, evin tamamı kitaplarla doluydu.

O, Tarihçi'ydi.

Beyaz sakallarından aşağıya hızla süzülen yaşlara aldırmadan hıçkıra hıçkıra ağlamıştı Murat amca. Ülkesinde gördüğü kaçıncı acıydı bu, aydınlık ,özgürlükçü, barıştan yana bir ülke özlemi ve umuduyla geçen onca yıl sonra, yeni bir darbe ile dört bir yana savrulmuştu umutları.

Belki de şarkının sözleri gibi, içinden :'' Zamanım yok,''diyordu yeni güzel günleri görebilmek için...

O sabahı ve Murat amcanın gözyaşlarını hiç unutamadım. Gözyaşlarındaki duyguları düşündüm her aklıma gelişte. Şimdi nedenini daha iyi anlıyorum...

Özgür, demokratik, barış dolu bir ülke hayal ettikçe, güzel bir dünya istedikleri için asılan, işkencelere maruz kalan , gaz bombalarıyla ciğerleri perişan edilen bu ülkenin gençlerini, yakılan aydınlarını, yazdıkları çizdikleri düşündükleri için güneşten uzak o kara zindanlarda çürüyen barış sevdalılarını, siyaset uğruna birbirine düşman edilen gençleri, baskıyı, korkutmayı, sindirmeyi gördü hep bu gözler.

ve şimdi o gencecik bedenler, savaş yangınında yakılmak isteniyor.

Bunca yıl sonunda ülkemin geldiği noktaya baktıkça Murat amcanın gözyaşları ıslatıyor yanaklarımı...

Şarkı:

''Fırtanalar içinde beni yalnız bırakma / benim senden başka sığanacak limanım yok,'' diye devam ediyor tüm hüznüyle . Fırtınaları dinmiş midir o yitirilenlerin yakınlarının ? Anaların, babaların , sevdalıların...

Bu hoyrat dünyanın hırs ve doyumsuzlukla dolu kötü ruhlu insanlarından yorulmuş yüreklerimiz onları tam olarak anlayabilir mi acaba ?..

Oysa biz, barış içinde yaşamak, sevmek ,güzel şeyler yazmak, güzel şarkılar söylemek istedik hep...

Bunları umut ederek ama hep uzağına düşerek geçen koca bir hayatımız oldu. Artık fırtınalardan yıpranmış yüreklerimizin sığınacağı limanlar da tek tek azalıyor, analarımızı, babalarımızı, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı,sevdalılarımızı bir bir yitiriyoruz her geçen gün.

Omzuma biri dokunuyor sanki, dönüyor, aynaya yansıyan yüzümde Murat amcanın yaşlı gözlerini görüyorum...

Şarkıdaki dizeler gözyaşlarımıza karışıyor...

Bir ateşim yanarım külüm yok, dumanım yok
Sen yoksan mekanım belli değil, zamanım yok
Fırtınalar içinde beni yalnız bırakma !
Benim senden başka sığınacak limanım yok...

http://www.izlevideo.net/nesrin-sipahi-bir-atesim-yanarim-k…

Aysun Irmak Borteçin
26.Temmuz.2015

 
Toplam blog
: 17
: 709
Kayıt tarihi
: 12.01.14
 
 

Merhaba ! Milliyet Blog ailesine dahil olarak duygularımı , şiirlerimi ve fotoğraflarımı sizl..