Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Kuşkayası (Turgut Erbek)

http://blog.milliyet.com.tr/kuskayasi

12 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir bahar havası

Bir bahar havası
 

Dün İzmir'de tam bir bahar havası vardı. Saat 16'dan sonra işyerinden çıkıp, kendimi kırlara atmak geçti içimden. Arkadaşım da benim gibi düşünmüş olmalı ki, “Hadi arabaya atlayıp kırlara gidelim, ” dedi. Bir sevinçle arabaya binip yola koyulduk. Üst üste dizilmiş konserve kutularını andıran binaları geçip, şehrin dışına çıkınca yemyeşil tepelere yöneldik...

Tam o anda bize doğru yaklaşan bir koyun sürüsüne rastladık. Koyunların arasında yeni doğmuş kuzuları görünce yüreğim bir hoş oldu. Yalpalayarak yürüyen yeni doğmuş kuzulara sarılmak, bağrıma basmak istedim. O manzarayı en son ne zaman gördüğümü düşünmeye başladım. Belleğim beni yanıltmıyorsa on yaşındaydım.

O yıl yaylada rahat, kırlarda özgürdüm. Çiçeklerle bezenmiş yeşilliklere sırtüstü uzanıp, temiz havayı ve mis gibi kokuları içime çekiyordum. Bazen de bulutlara yaklaşan tepelere çıkarak kocaman taşların arasına uzanır, o tarif edilmez sıcaklığa bedenimi yayarak gevşeyip kendimden geçerdim. Yüzümü okşayan güneşe bakarken, gözlerimin kamaşması bile hoşuna giderdi.

Taşlara tırmanan kertenkeleler beni görünce otların arasına dalar, uğurböcekleri gelip elime konardı. Çiçeklere konan arılar, otların arasında dolaşan diğer canlılar farklı güzellikler, doyulmaz melodiler yaratırdı.

Üstüme kapanan sonsuz maviliğe bayılırdım. Pamuk bulutların oluşturduğu farklı şekiller, akıllara durgunluk verecek kadar güzeldi. Karşılıklı gelen beyaz bulutlar, birbirlerini toslamak için koşan koçlar gibiydiler. Çarpışmalarından, birbirlerinin üstünden aşıp uzaklaşmalarından büyük zevk duyardım.

Burnuma dolan çiçek kokuları, etrafımda dans eden kelebeklerin güzellikleri doyumsuz bir tattı. Yanımı yöremi saran sarı ve beyaz papatyalar başlarını, günebakan gibi güneşe çevirmişlerdi. Yeşilliklerin arasında gül gibi yükselen gelincikler, halı deseni menekşeler, kırları doyumsuz bir renge bürümüştü... Hafif bir esintide kokularını yayarak, nazlı nazlı sallanışlarına can dayanmaz.

Kuzuları emzirmek, en çok sevdiğim işlerden biriydi. Kuzusunu arayan koyunun melemesi, insan ağlamasına benzer. Annesini bulmak için oradan oraya koşan kuzuların gözünden yaş geldiğini gördünüz mü bilmiyorum? Bir yanda kuzuların, diğer yanda ise koyunları sesi ortalığı çınlatırdı.

Bütün koyunlar yavrularını bulduktan sonra, kulakları sağır eden meleme sesleri bir anda bıçak gibi kesilir ve kuşların cıvıltılarından başka ses duyulmaz olurdu...

Düşlere öylesine dalmıştım ki, kolumu dürten arkadaşım kuzulara bakarak iç çekip:
"Ne köylü olabilirdik, ne de şehirli, " dedi inleyen bir sesle.

Koyunların yanımızdan geçip uzaklaşmalarını seyrettikten sonra yeşilliklere uzanıp, hayal dünyamıza daldık...

10.03.07. Saat: 02.30

 
Toplam blog
: 72
: 1492
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

Edebiyata ortaokul yıllarında şiirle merhaba dedim. O yıllarda şiirlerim ve yazılarım yöresel gezete..