Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '09

 
Kategori
Müzik
 

Bir Başka Paşa

Bir Başka Paşa
 

Unutulmadı


Onüç yıl olmuş!

O muhteşem sesin ebediyen susmasından bu yana tam onüç yıl geçmiş.

8 Nisan1951 tarihinde İstanbul radyosunda bir canlı yayında ilk şarkısını okuyarak başlattığı benzersiz kariyerini, 1996’nın 24 Eylül’ ünde, elinde bu şarkıyı okuduğu, kendisine hediye edilen 12 numaralı mikrofon olduğu halde, TRT İzmir Televizyonundaki canlı yayında son nefesini vererek noktaladığında, ardında ölümüne inanamıyan milyonlarca sevenini bırakmıştı.

Sıra dışıydı. Sesi ve stili kimselere benzemezdi. Kimseleri taklit etmemişti. Birçokları onun izinden yürüdüler, onu taklit etmeye çalıştılar.

Söylediği her şarkıyı dinlenmeye değer hale getiren kendine has muazzam sesi, Türkçe’yi heceleri tane tane söylerek kullanışındaki ayrıcalığı, onu meslekdaşları içinde en yüksek yerlere taşırken; belli bir nesle ve sonradan gelenlere Türk müziğini yeniden sevdirmeye vesile olmuş, kendisine layık görülen “Sanat Güneşi” payesini hak ettiğini de herkese itirazsız kabul ettirmişti.

Yenilikçiydi. Türkiye’de saz heyetinin kıyafetlerini tek tip hale getiren, sahneye renkli ışığı ve dekoru kazandıran, sahnede ilk kez vokalist kullanan o’ydu. Kordonlu mikrofonu. T biçimindeki podyumu da ilk defa sahnelere getirmişti. Kendi kostümleri ise dillere destandı. Klasik ceket ve pantalonları bırakıp, ışıltılı, payetli, işlemeli rengarenk kıyafetler giymeye başladığında önce herkesi şaşırtmış, ama yaptığı her işte olduğu gibi bunları da dinleyicisine, seyircisine kabul ettirmişti. Kıyafetlerine isimler de verir, basın günlerce “Sabah Yıldızı” nı veya “ “Göz Boncuğu”nu konuşurdu. Kıyafetleri konusunda, gözalıcı kostümlerle sahneye çıkan Amerikalı piyanist Liberace’den esinlendiği söylenir.

Özel hayatının ve cinsel tercihlerinin, alışılagelmişin dışında olduğu da bilinirdi ama bütün bunlar halkın onu baş tacı etmesine engel teşkil etmezdi. Zaten o da özel hayatını gözler önüne saçıp sermez, halkın önüne ustaca yalnızca mikrofonların ve sahnelerin Zeki Müren’ini sunar, gerisini kendisine saklamasını bilirdi.

Kibarlığı ve efendiliği kişiliğinin simgesiydi. Özellikle seyircisi karşısında. Son senelerinde inzivaya çekilmesi, çok şişmanlamış ve hasta haliyle seyircisi önüne çıkmak istememesindendi.

Altıyüzü aşkın plak ve kaset doldurdu. İkiyüz dolayında şarkı besteledi. İlk bestesi onyedi yaşında iken yaptığı acemkürdi makamındaki “Zehretme hayatı bana cananım” şarkısıydı. Türkiye’nin en fazla konser vermiş sanatçısıdır. Müziklerini çokça kendi bestelediği onsekiz de filmde oynadı. 1955 senesinde “Çay ve Sempati” adlı tiyatro oyununda baş roldeydi. Şiirlerini “Bıldırcın Yağmuru” adlı bir kitapta topladı. Bütün bunların yanısıra, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezunu olarak, resim de yapıyordu.

Ellili senelerden doksanlı senelere kadar tüm müzikseverlerin gönüllerinde kurduğu tahttan inmedi. Bu zamanlar zarfında yaşamış olan yetişkinlerin, gençlerin, yaşlıların ve yeni yetişenlerin hayatlarında onun sesinin, onun şarkılarının önemli bir yeri olmuştur. “Gözlerinin içine başka hayal girmesin..” mısralarıyla başlayan şarkısını, “Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar..” dan bahseden ezgilerini, “Benim güzel manolyam” diyen o muhteşem sesi duymuş olan kim, onları bir daha unutabilir?

Kendisini kısa bir zaman diliminde yakından tanıma şansına erişmiş biri olarak, onun şahsında; ulaştığı şöhreti gerektiği gibi taşıyabilen, bu şöhretin altında ezilmemiş, çıldırmamış, müstesna karakterinden ve tevazuundan birşey kaybetmemiş, neşeli, esprili, sevecen ve çok zeki bir insanla karşılaşıldığını, hiç duraksamadan söyleyebilirim.

Bodrum’daki evi müze haline getirilmiş.

Ebedi uykusunu, doğum yeri olan Bursa’da, Emirsultan mezarlığında uyuyormuş.

Hatırası gönüllerimizde ebedileşti.

Gün ışığında yola koyuldum

Elimde kandil, gözümde mendil

Vefa arıyorum, dost arıyorum

Şefkat arıyorum, aşk arıyorum

Vefa uzaklarda kalan bir his

Dost eski şarkılardan bir iz

Şefkatse bardaki sarışın kız

Dizlerimde derman

Kandilimde yağ bitti

Bulamadım gitti......”

Diyen Zeki Müren ’i sevgiyle, saygıyla, vefa ile anıyoruz.


 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..