Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '16

 
Kategori
Söyleşi
 

Bir başka yürekle yaşamak…1

Bir başka yürekle yaşamak…1
 

“Her şeye karşın , /“Masmavi göküyle /…hiç Bodrum’a benzemez Bodrum” (HB)


Söyleşi : Prof. Dr. Ayhan ÇIKIN[1]

(BODRUM MAVİ DERGİSİ, Sayı 82, Ocak 2017)

Bodrum için ne düşünüyorsunuz? Buranın sağlığa etkisi nasıl sizce?

Bodrum için çok şey  söyleyenler oldu. Olacaktır da. Çünkü, geçmişin bir sürgün yeri olan Bodrum’u , ülkemizde 20. yüzyılın ikinci yarısında gelişen bacasız sanayii turizmin başkenti haline getiren çok özel bir süreç yaşanmıştır.

Ben Bodrum’u ilk kez ortaokul ikinci sınıfta iken ziyaret etmiştim. Yıl 1956 veya 57 olabilir. Yatağan Ortaokulu öğrencileri olarak Bodrum ortaokullu arkadaşlarımızın misafiri olmuştuk . O yıllarda Bodrum küçük bir kasaba idi. O günkü Bodrum ile bugünkü Bodrum arasında , rahmetli Ömer Aras’ın deyimiyle, ‘gece ile gündüz’ kadar fark var.  Sanırım Halikarnas Balıkçısı’nın da kitaplarını bu gezi sonrasında keşfettim. Bodrum ve çevresini onun kitapları ile, yazıları ile tanıdım diyebilirim.  Yıllar sonra  (2008-2010) Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi'nde idarecilik görevinde bulundum.

Bodrum artık metropol görünümlü bir kent. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın önemli turizm merkezlerinden biri. Ayrıca çok hızlı büyümenin yarattığı bir çok alt yapı sorunlarını yaşıyor.  Çok farklı insan kümelerinden oluşan sosyolojik yapısı tam oturmamış. Bodrum dışında üretilmiş gelirleri ile yaşayanların yarattığı ekonomik bir ortam oluşmuş. Bu durum ayrıca toplumun sosyo-ekonomik yapısını da farklı kılıyor. Bir ilçe düzeyinde oluşan metropol görünümlü kentte farklı sosyo-ekonomik yerleşim “cepcik”leri oluşmuş. Ve Bodrum dışından gelen likit sermayenin etkisiyle oluşan yapılaşma Bodrum’un o güzel oksijen kaynaklarını  giderek yok ediyor. Üretilmemiş “rant” kökenli gelirlerle, normal  üretilmiş mal ve hizmetlerin fiyatları, çevre kentlere göre sürekli yükseliyor. Süratle artan nüfus ile artan arsa/arazi fiyatları nedeniyle, Bodrum’un sağlık üreten doğal oksijen kaynakları hızla yok oluyor. Bugünkü yapılaşması ile, alt yapı sorunları ile il merkezi nüfusunu 10-15’e katlayan Bodrum, daha ne kadar ülkemiz turizminin başkentliğini sürdürebilir ?

Halikarnas Balıkçısı’nın söylemiyle :

“Sevinçli bir anıdır tüm Bodrum

Bir mimoza takmak için Bodrumlu esmer kızın saçlarına

Paris’den tohumlar getirip ektim sokaklarına

Bir tören sırasında yıllar sonra

Bodrumlu kızların saçlarında mimoza çiçekleri…

Haykırdım yürekten . “yaşayın  çocuklar!..” (taç)

Her şeye karşın ,

“Masmavi göküyle /…hiç Bodrum’a benzemez  Bodrum” (HB)

Organ nakli hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ne mi düşünüyorum?

Eğer, 2000 Eylül'ünde kalp bir gün daha bulunmasaydı, şu anda bu röportajı sizinle yapmam mümkün değildi. 1999 Ocak ayında üniversiteden ayrılış dilekçemi verirken,"dönüşü olmayan bir süreç" içinde olduğumun farkındaydım. Doğadaki tüm canlıların yaşam dinamiği incelendiğinde, "muhteşem bir yaşam döngüsü"nün var olduğu görülür. Doğada aslında hiçbir şey kaybolmuyor. Yeni canlıların yaşam sürecinde farklı biçimlerde, şöyle veya böyle, yer alıyorlar. İnsan, bu doğal süreçleri katılabilen, onu yeniden biçimlendirebilen en muhteşem canlı. İşte böyle bir süreç içinde, birileri zorunlu bir nedenle yaşamdan ayrılırken, yaşayabilen organlarını, ihtiyacı olan bir başkasına bağışlayabilmesi, kanımca tanrısal bir erdemliliktir. Bana kalbini veren Cem ve ailesi bu erdemliliği gösterebilmiş nadir insanlardır. Cem, bana bir yürek bağışlarken, elimden geldiğince, bu ödenemeyecek borcu, "topluma nasıl katkıda bulunarak, "Cem"leri nasıl çoğaltabilirim diye düşündüm hep. 

Eğer bu kalp bulunmasaydı, son 16 yıldır yaşadıklarımı yaşamayacaktım.

Neler mi yaşadım ?

İki torunumun büyüdüklerini gördüm. Muğla Üniversitesi'nde görev aldım. Milas MYO müdürlüğü, Bodrum GSF Dekanlığı görevlerinde bulundum. Örneğin Bodrum GSF’nin bugünkü binalarını tamamlamak ve hizmete açmak bana nasip oldu. Hem Milas MYO’nda ve hem de GSF’de öğretim elemanları, çalışanları ve öğrencileri arasında güzel ilişkiler oluştu. Benim dönemimde her iki okulda da disiplinlik hiçbir olay olmamıştır. Yine Bodrum GSF olarak Türkiye üniversiteleri GSF Dekanlarını Bodrumda bir araya getirdik. 120’den fazla sanatçı-akademisyenlerin resimleri ile “Büyük Buluşma” adlı bir sergi açtık. Ayrıca yüzlerce şiir yazdım. Üç şiir kitabı çıkardım. Mesleğimle ilgili onlarca konferans  verdim, yüzlerce yazı yazdım. Küreselleşen bir  dünya ekonomisinde  “Yerel kaynakları koruma ve geliştirme”  konusunu gündemde tutmaya çalışıyorum .

Özetle organ nakli, bir insan için “bağışlanmış ikinci hayat demektir.”

Kalp nakli ile hayata yeniden döndünüz ve bu süreçte iyimserliğinizi korudunuz, sizi hayata bağlayan ne oldu?

 “Konjestif kalp yetmezliği” nedeniyle kalbim yaşamımı sürdürmeye olanak veremez bir duruma gelmişti. 1980’li yılların ortalarında başlayan hastalık süreci çeşitli evrelerden geçerek 2000’li yıllara kadar oldukça sıkıntılı anlar yaşattı. Bir öğrencim ile kızımın hazırladıkları (sevgili hemşerim Prof. Dr. Şadan Gökovalı’nın rehberliğinde) bir kitabı Mayıs 2000’de hastanedeki odama getirdiler. Bu benim dosyalarımdan derlenmiş şiirlerimden oluşan bir kitapçıktı : Zaman Çiçeği.

Kitabı o zor koşullarımda okuduğumda şaşırmıştım : bu şiirleri ben mi yazmıştım ?  Bir gece yarısı, şimdi adını anımsayamadığım eski bir şair arkadaşım, “Yürüyüş” şiirini telefondan okuyarak , “bu şiir yazılalı otuz yıl olmuş, bunu saklamağa  hakkın yoktu” gibi sözlerle beni adeta azarlamıştı.

Bu şiir kitabı çalışma gücü kalmamış kalbimi adeta kamçıladı. Bu kitap, hem şiir hayatımın, hem de bilim hayatımın yarım kaldığını, bunların tamamlanması gerektiğini fark ettirdi.Yaşama yeniden bağlanmama, dört elle sarılmama neden oldu. O günlerde beş defa dünya değiştirme durumuna gelmeme rağmen, diyebilirim ki şiirin bana verdiği moral gücü ile yaşama tutunabildim, yeni bir kalbin bulunuşuna kadar yaşamayı sürdürebildim.

Ayni durumu akademik kariyerim içinde söyleyebilirim. Bilim yapmak özünde, bilgi toplama, bilgi  üretme ve analiz etme süreçlerinde uygulanabilecek bir metodoloji arayışıdır. Bu metodoloji aracılığı ile ulaştığınız bilgiyi analiz safhasından sonra düşünceye, ulaştığınız düşünceden hareketle bilimsel bulguları insanın, toplumun, ulusun,vb.. sorunlarına çözüm getirebilecek projelere dönüştürülmesi ve bu projelerin uygulamaya aktarılması süreci gelir. Sosyal bilimlerde bu süreç çok daha uzundur.Benim için bilimsel çalışma bulguların analiz sürecinde kalmıştı.

Gerek şiirde, gerekse akademik alanımda tamamlayamadığım eksikleri tamamlama isteği, ayrıca ailemin, çocuklarımın ve torunlarımın hastalığım süresinde çektiği sıkıntıları yeni yaşamımda giderme arzusu, özellikle organlarını bağışlayan insanların “bağış nedenlerini” haklı çıkarma güdüsü, sanırım hayata sımsıkı sarılmamın önemli nedenleri. (Tabii, ‘Yüce’yi unutmamak kaydıyla).

(Devam edecek)

 

 



[1] Bodrum MAVİ, Bodrum İş Dünyası ve Yaşam Dergisi, Yıl 11, sayı 82, Ocak 2017, Bodrum Ticaret Odası Yayını, s. 57-59

 
Toplam blog
: 174
: 482
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Şair ve bilim insanı (Tarım Ekonomisi). 1 Ocak 1946, Muğla doğumlu. 1968'de asistan olarak girdiğ..