- Kategori
- Söyleşi
Bir başka yürekle yaşamak 2
“Hayata yeniden başlatan o soyluluk / Ağaçlardan dökülürken göçmen mevsimler / Ne güzel yeniden yaşama soyunmuşluk “/ taç/
Söyleşi : Prof. Dr. Ayhan ÇIKN[1]
(BODRUM MAVİ DERGİSİ, Sayı 82, Ocak 2017)
Sağlığınızı nasıl koruyorsunuz? Aynı zamanda bir bilim adamı olarak insanlara öneriniz ne olur?
İnsan sağlığı için onun yaşadığı ortam çok önemli. Doğal hayatı çok severim. Kemalpaşa- Nif dağı eteklerinde aldığım bir bahçede yaptığım küçük bir kulübede 28 yıl yaşadım. Hafta sonlarımı İzmir yerine, Nif Dağı’nda geçirdim.
Sağlık açısından ikinci önemli konu da beslenme biçimi. Dünya beslenme literatürüne “Akdeniz beslenme tarzı” adıyla giren beslenme tarzı. Ben kendi açımdan nakil sonrası ilk 5 yıl için uyguladığım beslenme biçimini şöylece özetleyebilirim : Genellikle üç öğün yemek yerim. Kahvaltıda kibrit kutusu büyüklüğünde peynir parçası, 4-5 adet zeytin, bol miktarda domates,salatalık,vb.., 1 çorba kaşığı zeytinyağı ve 1 dilim kepek ekmeği alıyorum. Öğle ve akşam yemeklerinde 30-40 gr. civarında et (genellikle tavuk ve balık eti), 4 kaşık sebze yemeği, 2 kaşık makarna veya pilav, bol yeşillik, 1-2 dilim kepek ekmeği alıyorum. Tatlı yerine 1 adet incir ve 1 adet ceviz yiyorum. Saat 11, 16 ve 22 civarlarında mutlaka bir meyve yerim. Ayrıca günde 1 fincan kahve ve 2-3 bardak çay içerim. Sigara, alkol kullanmam.
Nakil sonrası üç yıl içtiğim tüm suları kaynatıp soğutarak içtim. İki yıl eve hiç yatılı misafir almadık. Bir yıl maske ile dolaştım.
Çok yönlü bir kişisiniz, akademisyen, şair, düşünür… Hepsine nasıl yetişiyorsunuz?
Sanırım bu özellik geldiğim ve yaşadığım hayat ortamından kaynaklanıyor. Ailemde, köyümde ilk üniversite bitiren kişiyim. Ve ilk akademisyenim. Bu özelliğim hala sürüyor. Okullu yıllarımda (1950-60’lı yıllar) , 5 çocuklu hanemize yılda bir kez para (tütün aracılığı ile) girerdi . O nedenle kentlerde okumak , köy çocukları için hayaldi. Tütün ve çobancılık işlerinden nasıl kurtulacağım sorusu hep içimde yankılanan bir soruydu. Büyük zorluklarla bulduğum okuma şansını çok iyi değerlendirmem gerekiyordu. İlkokulu, ortaokulu tam notla, liseyi üçüncülükle bitirdikten sonra , çabuk, yüksek düzeyde burs veren ziraat fakültesine kaydoldum. Okul harçlıklarımı hep kitaba yatırmışımdır. Daha ortaokulda iken yerli yazarlar dışında, Tolstoy’dan, Pasternak’dan, Maksim Gorki’den, Hugo’dan vb.. kitaplar okumuştum. Tatillerimde haftada 2-3 kitap bitirdiğimi anımsarım. Üniversiteli yıllarımda zamanımı üçe ayırdım : önceliklerim dersler olmak kaydıyla, zamanımın ikinci dilimini şiire, edebiyata; üçüncü dilimini de ülkenin ve dünyanın sosyo-ekonomik ve politik sorunlarla ilgili yayınlara izlemeye ayırırdım. Fırsat buldukça şiir yazar, üniversitemdeki sosyal ve sanat etkinliklerine katılırdım.
Türkiye’de akademisyen olmak pek de zor bir şey değil. Önemli olan seçtiğiniz alanla ilgili üretilmiş bilgileri toplamak, gerektiğinde eksik gördüğünüz bilgileri üretmek için araştırma projeleri hazırlayıp uygulamaktır. (Tabii , üniversitelerimizde fincancı katırlarını biraz ürkütenler bu payelere ulaşmakta bir hayli engellerle karşılaşabilir).
Düşünmek ise, topladığınız, ürettiğiniz bilgileri, dil ve akıl aracılığı ile yeniden kurgulayarak , ayni bilgilerden farklı üst düzeyde yeni bilgiler (düşünceler) üretmektir. Bir insanın bilgi ve dil alt yapısı ne kadar güçlü olursa, yeni ve farklı bilgi üretmesi düşünceyi çoğullaştırır. Bunu yaparken yeni bir beyinsel faaliyet devreye girer : sorgulamak.
İşte bir toplumun eğitim sistemi, verdiği bilgileri öğrencisini sorgulatmayı da öğretebiliyorsa, o toplumun “düşünen adamları” da çoğalacaktır.
Şiir, benim için bir yol arkadaşıdır. Özellikle akademisyenlik yıllarımda karşılaştığım engelleri aşarken; 12 Mart, 12 Eylül gibi siyasal baskıları göğüslerken; kalp nakli sürecini yaşarken , vb… en büyük gücü şiirden almışımdır.
Son soru olarak, hayat felsefeniz nedir?
Hayat felsefemi şu sözcüklerle özetleyebilirim :
“Güzellikler üretirsen, güzelliklerle ödüllendirilirsin”
Ama ben yaşantımı şu 6 yaklaşım üzerinden kurguladım :
a) “sev seni seveni / yer ile yeksan olsa/ sevme seni sevmeyeni / Mısır’a sultan olsa”;
b) “istenmediğin ülkede imparator da olsan kalma”;
c) “silahını her yerde ortaya çıkarıp durma/ silahını çektiğin zaman ateşle, ateşlediğin zaman vur/ vurduğun zaman haklı çık[2]”;
d) Kim olursa olsun “haktan ve haklıdan yana ol”;
e) Yanlış yaptığında özür dilemesini bil;
f) Her akşam yatarken kendini sorgula :
“Bugün ben kendim için ne yaptım ? Ailem için ne yaptım ? Ülkem veinsanlık için ne yaptım ?”.
Ve son olarak :
“Üretirken öğrenir insan kimliğini
Bilgi üretmekle başlar uygarlığın abece’si
Doğmalarla kararmış şarkın ufuklarında
Yanlış değildir karanlığı sorgulamak
En yüce ışıktır vahiylere
Aydınlatacaktır
Bilim.”
T. Ayhan ÇIKIN
Hoşça kalın
Mavi Dergisi olarak Sayın ÇIKIN’a şiirle dolu nice sağlıklı günler diliyoruz.