Bir başkadır ev cafem

Nedense uykularıma bir şeyler oldu buralara geldim geleli, yastığı göster uyuyordum.

Sonrasında rahatsızlanışım ve İzmir günleri...

Ağrılar sızılar derken, çok şükür bugünüme diyorum kendimizce bir düzen kuruyoruz. Alışılmışın dışına bir çık, anında tepetaklak oluyorsun...

Uyku... Ne güzel şey öyle hele de kafanda seni yoracak bir düşüncen yoksa...

Oooohhh at kendini uykunun koyu sıcak karanlığına, dedim ya düzenim bozuldu sanki biri beni dürtüyor kalk diyor..

Yahu önceleri annem babam sonra eşim, sonra çocuklarım uyandırdı. Eeee şimdi beni kim uyandırıyor hıı? Yat değil mi? İşe gidecek olsam herhalde bir gözümle uyur bir gözümle uyanır, işe gider cumartesi pazarı sayıklarım...

İşte bugün uyanıverdim karga karga karga gak demeden, kaptım battaniyemi geçtim televizyon karşısına, açtım dalmışım bir şarkı duydum inceden, Emel söylüyor billur gibi insanın ruhuna dokunan bir şarkı... İçim ısındı diyor ki;

Yağmurlar yağıyor çöllenmiş yüreğime

Birde kavak yelleri esiyor yalnız gönlümde…

Ne güzel bir söz.. Benimde sanki yüzüme kadar geldi o yağmurun buğusu, baktım pencere açık bir bulut geçmiş üstümüzden....

Bekliyorum kahvaltımı getirsinler diye...

Heyhatttt ne gelen var ne giden kalktım, çayımı koydum biliyorum ki birazdan neşeli sesler çıkarmaya başlayacak.

Bugünnnn tost yapmalıyım dedim kendime bol peynirli domatesli ve de çıtır biberli, yanına siyah zeytinin eşliği ile muhteşem bir kahvaltı hazırladım...

Benim arabesk günlerim olur bazen, işte şimdi o günümdeyim sanki hoş gelir bana tüm acılı şarkılar, herhalde duygusallığı en had safhada yaşadığım içindir

Hayatın sonbaharına doğru gidişin ayak seslerini duymaktan mıdır bizi bunca duygusallığa iten aynalara bakmasam hep kendimi yirmi bir yaşın o pembesinde hissediyorum garip değil mi? Ruh her dem taze...

Birde neyi fark ettim biliyor musunuz, önceleri bana abla denince sinir oluyordum, bana bunu söyleyeni evire çevire…

Şimdilerde ise abla dediler mi mutluluktan uçuyorum... gülmeyin er geç başınıza gelecek önce abla, sonra teyze ve anne yada ağabey, amca, bey amca...

Çok işim var çokkkk önce ortalığı toplamalıyım çocuk gibi dağıttığım sonra giyinip dışarı çıkmalı önce banka, alışveriş... Sonra gönlünce sahilde gelişini iyice belli eden yaz günlerinin günleri’nin tadını çıkarmak gerek sahil boyunca oturmalı banklara... Şarja takmalı ruhu.

Akşama ne yapmalı acep, şımartmak istiyorum kendimi en sevdiğim yemek, yemekte değil ama bolca biber patates kızartmalı üzerine bol domates sosu, ve üstüne sarımsaklı bir yoğurt yanına da kaşık salatası

Ohh ohh akşamı da kurtardık...

Akşam şöyle ağız tadı ile neyi izleyebilirim...

Hımmm bugün yabancı damat var, en heyecanlı yerinde kaldı, rahatsızlanan evin güzel kızı Nazlı için kemik iliği aranıyordu, geril semde izliyorum oda hayatın bir gerçeği.

Akşam oldu hüzünlendim ben yineeee....

Hüzünlenecek miyim? Yo zevkle tepsimi hazırlayıp, televizyon karşısına geçeceğim keyifle gamı kasaveti bir kenara atıp, sevgili kuşum Ciminin yeni öğrendiği ci mi ci mi şakımaları arasında onun bana eşliği ile yemeğimi yiyeceğim.

Yemek sonrası, ufak ufak şekerlemeler başlayacak elbet ama yooo hemen uyumak olur mu? Sevgili kelebeğimden tembihliyim, yemek sonrası öyle hemen tok karnına uyumak yok.

Akşam keyfi için çay yapıp günü çayla başlayıp çayla kapanışını yapacağım sonrasında mevsim meyvelerini bir tabağa doldurup afiyetle yiyeceğim...

Ve uyku..... Savulun, uykum ve ben yatıyoruz, seviyeli hoş bir birlikteliğimiz var uykumla.

Ve gece, iyi geceler…

Evlerin ışıkları bir bir sönerken, bendeki aydınlığı birde bana sorrrrrrr............