Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir Bilene Sordum-5

Bir Bilene Sordum-5
 

Değerli okuyucular !...

Geçenlerde bir TV kanalında Tasavvuf ile ilgili konular konuşuluyordu. 

Ben de bu konuyla ilgileniyorum ilim üzerine ve takdir edersiniz ki öğrenmenin de bir sınırı yok, olmamalı da. 

Aklımdan geçen bazı soruları, o ortamdaki kişilere sormayı çok  isterdim, ama böyle bir imkanım söz konusu değil. 

Faydası olabilir düşüncesiyle, sorularımı sizlerle de (düşünen beyinlerle) paylaşmak istedim.

Hatalarım olmuş ise peşinen sizlerden özür dilerim.

Soru -1 Hz. Resulullah’a (sav) Cebrail (as) ilk seferinde suretli olarak geliyor. Daha sonra suretsiz olarak görüşmeyi istiyor. Bunun yanında bu konuyu bilenlerin söylediğine göre Efendimiz’in dı?ındaki tüm Nebiler v Resuller, Cebrail’i hep suretli olarak görüyor. Hz. Resulullah’ın, Cebrail’i suretsiz olarak görmesi HİÇlik noktasından mı kaynaklanıyor? Bir başka husus ise; diğer Nebiler v Resuller otomatikman Mardiye bilincine sahip oldukları için, o Mardiye  Bilinç de suretsizliği  kabul ettiğine göre buradaki durum nasıl gerçekleşiyor? Neden onların Cebrail’i suretli olarak görmesi söz konusu oluyor?

Soru-2 ‘E?hedu’ den sonra ‘Abdu hu’ diyor. Buna göre Mehdi için de “Resul’dür, Allah’ın kuludur."  manasına gelir mi?

Soru-3 Zatî ilmi âmâda olduğu için - kendi boyutu itibariyle söylüyorum- O ilimden düşmüştür, cehildir. Bu takdirde 'ilmini esma  yönlü ilimle seyrediyor.' manası mı çıkar?

Soru-4 'Rab' kelimesi aslında, Esma'ül Hüsna'ya tekabül eden  bir isim değil midir? Yani tüm isimleri ihtiva eden HAK kelimesi gibi, RAB kelimesi bu anlama gelmiyor mu?

Soru-5 O isimler âmâ' da olsun veyahut da açığa çıksın, beyinde var olan özellikler değil mi?  Var olan özellikler olduğunu dikkate alırsak, RAB kelimesi için' beyin' tabiri kullanılması daha mantıklı olmaz mı?

Biz farkında olmadan Rabbimize yönlendiğimizde bu bilinçte değilsek, eski şartlar ve koşullarla gidiyorsak, o zaman ister istemez bir şirk havası oluşuyor. Peki 'beynimize yönlenmek' daha doğru bir yaklaşım değil mi?

Soru-6 İlahi isimlerin varlığının kaynağının sende olduğunu Kur'an ifade etmektedir.. Buna göre, isimlerin hologramik şekilde açığa çıktığı dikkate alındığında benlik sahibi olmakla, olmamak arasında bir fark da olmuyor. Yani ikisi de beynin yarattığı bir özellik olarak kabul edilmez mi?

Soru-7  Bir insana 'bilmiyorsun' dediğin zaman, kendi adıma söylüyorum, müthiş bir tepki alıyorsun. Bana söylendiğinde ise müthiş bir keyif alıyorum. Zira kim 'biliyorum' diyorsa, 'biliyorumla' kayıtlanıyor. Bu yüzden acemi olmak her zaman iyidir. Ta ki sana 'usta' deninceye kadar.

Ahmed F. Yüksel

 facebook.com/ahmedfevzi.yuksel
instagram.com/sufafy
twitter.com/sufafy

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..